19 Ocak 2019 Cumartesi

MEB ve İŞKUR zihinsel engellilerin istihdamı için çalışacak

MEB ve İŞKUR zihinsel engellilerin istihdamı için çalışacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Türkiye genelinde zihinsel engelli öğrencilere istihdam sağlanması amacıyla Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile ortak çalışmalar başlatacak.

MEB yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Bakanlık, özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin mesleki gelişim süreçlerini güçlendirmek, mezuniyet sonrası istihdam imkanlarını artırmak, onlara iş ve mesleğe yönelik beceriler kazandırmak amacıyla çalışma yürütüyor.     
Özel eğitim mesleki eğitim merkezlerinde eğitim gören hafif düzeyde zihinsel yetersizliği bulunan öğrencileri aktif iş gücü piyasası programlarına yönlendirmek için proje geliştiren Bakanlık, çeşitli kamu kuruluşlarıyla iş birliğine gitti. Bu kapsamda MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) arasında 5 Mayıs 2017'de özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin mezuniyet sonrası istihdam imkanlarını artırmaya yönelik iş birliği protokolü imzalandı.     
Protokol ile öğrencilerin iş yerlerinde beceri eğitimi alarak hem mesleki becerilerini geliştirmeleri hem de sosyal hayat içerisindeki varlıklarını sürdürmeleri için özel eğitim mesleki eğitim merkezlerinde iş ve meslek danışmanlığı uygulaması başlatıldı.     
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/meb-ve-iskur-zihinsel-engellilerin-istihdami-icin-calisacak-41069617

9 Eylül 2018 Pazar

Uykudaki Beyin Stimülasyonu İle Hafıza Geliştirildi

 Ä°lgili resim

Uykudaki Beyin Stimülasyonu İle Hafıza Geliştirildi

 Yeni bir araştırmaya göre uyku halinde, beyne yapılacak non-invazif(kansız müdahale) stimülasyonlar sayesinde hafıza geliştirme potansiyeli olduğunu gösterdi. ABD savunma bakanlığı fonuyla desteklenen projede hasta ve sağlıklı kişilerde hafızanın iyileştirilmesi amaçlanıyor. New Mexico Üniversitesi’nden Nicholas Ketz, Praveen Pilly ve meslektaşları gece boyunca yeniden aktivasyon doğal prosesinin geliştirilmesi veya closed-loop transkraniyal değişken akım stimülasyonu ile uyku süresince yavaş dalga salınım frekans ve fazlarını eşledi. Katılımcılar, potansiyel olarak tehdit edici gizli nesneler ; patlayıcı aletler ve keskin nişancıları gibi unsurları tespit etmek zorunda oldukları gerçekçi bir görsel ayrımcılık görevinde eğitildiler ve test ettiler. Araştırmacılar gece boyunca stimülasyon alan katılımcıların ;almayan katılımcılara göre, ertesi gün hedefleri tespit etmede eşsiz performans sergilediğini buldu. Bu da önceki tecrübelerin entegrasyonun daha sağlam ve hafızayı güçlendirici yönde olduğunu gösterdi. Stimülasyon indüksiyonu ile gecelik hafızanın korelasyonu gelecekte farklı uygulama alanları bulabilir. Ayrıca bu bulgular sayesinde uykuyu bozmadan hafıza geliştirilebileceği anlaşıldı. Uyku halinde hafızamızı güçlendirebilirsek, bilgilerimizi daha iyi koruyarak pek çok alanda kullanabiliriz. Kaynak:https://www.sciencedaily.com/releases/2018/07/180723142907.htm
 

https://www.gercekbilim.com/uykudaki-beyin-stimulasyonu-ile-hafiza-gelistirildi/ .
Uykudaki Beyin Stimülasyonu İle Hafıza Geliştirildi

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, https://www.gercekbilim.com/uykudaki-beyin-stimulasyonu-ile-hafiza-gelistirildi/ .
Uykudaki Beyin Stimülasyonu İle Hafıza Geliştirildi

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, https://www.gercekbilim.com/uykudaki-beyin-stimulasyonu-ile-hafiza-gelistirildi/ .

8 Temmuz 2018 Pazar

Otizm Tedavisi İçin Anahtar Uyku İlacı Suramin Olabilir

Suramin 1916’da uyku hastalığı tedavisi için geliştirilen bir ilaç olsa da, 2014’den beri otizm tedavisi üzerine yapılan bir çalışmada işe yarayabileceği gösterilmişti. Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim adamı Robert Naviaux’un üç yıl önce yayınladığı araştırmada farelerde otizm benzeri davranışları geri çevirebileceği gösterilmişti. Yapılan son araştırmada ise ilacın insanlarda da aynı etkiyi yaratabileceğine işaret ediyor. Annals of Clinical and Translational Neurology dergisinde yayınlanan erken aşama klinik denemelerinde yaşları 5 ila 14 arasında değişen 20 otizmli çocuk yer aldı. Sübjelerin yarısına kontrollü dozda suramin verilirken, diğerine plasebo(ilaç olmayan madde) verildi. 45 gün sonrasında ilacı alan katılımcıların dil kabiliyeti, sosyal etkileşim ve tekrarlı davranış testlerinde daha iyi performans gösterdiği, suramin alımının kesilmesiyle gelişimlerin kaybolduğu görüldü.

Renklendirilmiş TEM mikroskopuyla alınan mitokondri görüntüsü. Mitokondrilerin ürettiği ATP hücre içinde olunca enerji ortaya çıksa da, hücre dışında üretilince tehlike sinyali verebiliyor. Suramin bu sinyali inhibe ederek, otizmle ilişkili tehlike tepkisini engelleyebiliyor.
Araştırmaya Değer Ulusal Otizm Topluluğu’ndan(National Autistic Society) araştırma görüntüleme ve değerlendirme şefi Ian Dale The Independent’a verdiği demeçte; bu yeni bulguların suramin ilacı için, potansiyel otizm tedavisi için daha ileri araştırmaya değer olduğunu söyledi. “Suramin’e ilişkin bu bulgular oldukça enteresan,fakat bu çok küçük bir araştırma. Sonuçlar ilacın daha ileri araştırmaya değer olduğunu gösterse de, sadece bu ilacın otizmli çocuklar üzerindeki faydasını ele almada, araştırmayı dayanak alırken oldukça tedbirli olmalıyız,” diyor Ian Dale. Dr Naviaux araştırmasına dair anektotları raporladı. Bunlardan biri 14 yaşında sözle olarak konuşmayan bir çocuğun ilk dozdan sonra babasına , “ Cips yemek istiyorum “ demesi oldu. Otizmin bugün bilinen bir tedavisi ve bu nörolojik duruma neyin neden olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte, sadece Birleşik Krallık’ta her 100 kişiden birinin otizmden etkilendiği ortaya kondu. San Diego ekibi bu bozukluğa hücre zararı tepkisinin neden olabileceği hipotezini kurdular. Vücut hücreleri kalıcı olarak viral saldırılara karşı savunma durumunda kalarak, normal hücresel aktiviteyi engelliyor. Suramin pürinler adı verilen hücreyi tetikleyen bileşiklerden korumaya yarıyor. Dr. Naviaux, otizmin tedavi edilebilecek bir metabolik sendromdan kaynaklandığını söyleyebilecek kadar ihtiyatlı bir optimizme sahip. Hatta beyninde yapısal değişimler olan çocuklarda bile gelişim yaratabileceğini düşünüyor. Doktor Naviaux şimdi 40 çocuk içeren biraz daha büyük bir grupla çalışıyor. Pek çok başlangıç aşamasındaki ilaç gibi bu ilaç da testlerde kalırsa bilse, suramin gibi işleyen bir ilacın bulunmasıyla ilaç geliştirmede rönesans yaşanabileceğini umut ediyor. Araştırmanın 2014’deki versiyonu için Kaynak: http://www.independent.co.uk/news/health/suramin-autism-experts-drug-research-100-year-old-symptoms-reverse-treatment-key-breakthrough-a7766516.html Referansı : Robert K. Naviaux, Brooke Curtis, Kefeng Li, Jane C. Naviaux, A. Taylor Bright, Gail E. Reiner, Marissa Westerfield, Suzanne Goh, William A. Alaynick, Lin Wang, Edmund V. Capparelli, Cynthia Adams, Ji Sun, Sonia Jain, Feng He, Deyna A. Arellano, Lisa E. Mash, Leanne Chukoskie, Alan Lincoln, Jeanne Townsend. Low-dose suramin in autism spectrum disorder: a small, phase I/II, randomized clinical trial. Annals of Clinical and Translational Neurology, 2017; DOI: 10.1002/acn3.424

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, http://www.gercekbilim.com/otizm-tedavisi-icin-anahtar-uyku-ilaci-suramin-olabilir/ .

http://www.gercekbilim.com/otizm-tedavisi-icin-anahtar-uyku-ilaci-suramin-olabilir/

Suramin otizmin tedavisi için onaylanmamıştır. Birçok intravenöz ilaç gibi, eğitimsiz personel tarafından uygunsuz şekilde uygulandığında, yanlış dozda ve programda, ilaç seviyelerinin dikkatli bir şekilde ölçülmemesi ve toksisite izlenmesi olmadan, suramin zarar verebilir. Düşük doz suramin otizmde güvenle nasıl kullanılacağını ve ilaç-ilaç etkileşimlerini ve şu anda tahmin edilemeyen nadir yan etkileri tanımlamak için birkaç yıl boyunca birkaç yıl boyunca dikkatli klinik araştırmalara ihtiyaç duyulacaktır.

1970’lerden Beri IQ Skorlarında Düşüş Belirlendi

 IQ ile ilgili görsel sonucu
Norveç’te bilim insanları tarafından yapılan bir araştırmada geçtiğimiz 30-40 yıl içinde nesilden nesile IQ’nün düştüğünü gösterdi. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan araştırmada, Bernt Bratsberg ve Ole Rogeberg bulguları yayınladılar. Ayrıca çalışmada bulgulara etken muhtemel açıklamalar da yapılmaya başladılar. Yapılan önceki araştırmalarda geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında yaşayan insanların, zeka seviyelerinin yani IQ (intelligence quotient) seviyelerinin giderek arttığı belirtilmişti. Bu etkiye Flynn etkisi deniyordu. İnsan zekasında görülen bu parlamanın nedeni araştırıldığında, daha iyi beslenme,sağlık, eğitim vb. faktörlerin daha zeki olmasına neden olduğu düşünülmekteydi. Fakat yeni yapılan Norveç araştırmasına göre bu trend bitti.Yeni araştırmaya göre insanlar gittikçe daha zeki olmak yerine, artık daha zeki olmak yerine daha aptal olmaya başladılar. Norveç askeri servisinde genç erkekler arasında 1970 -2009 arasında yapılan IQ testleri göz önünde bulundurdu. 730,000 test sonucu değerlendirildiğinde , araştırmacılar her yeni nesil 7 puana kadar düşüş görüldü, bu test sonuçları yaklaşık 70 yıla kadar geri gidiyor. İngiliz ve ABD Araştırmaları Paralellik Gösteriyor Yine de haberler o kadar da kötü değil, araştırmacılar bazı aile gruplarındaki düşüşlerin çevresel faktörlere bağlı olabileceğini gösterdi.Ayrıca hayat tarzındaki bazı değişimlerin bu düşüşe neden olabileceğini gösterildi. Eğitim sistemi, daha az kitap okuma, giderek daha fazla bilgisayar oyunu oynama gibi faktörleri IQ’nün nesilden nesile düşmesine neden olabileceği düşünülüyor. Üzülerek söylüyoruz ki, diğer araştırmacılar da benzer sonuçlar elde etti. İngiliz ekibi ikinci dünya savaşından sonra, her on yılda bir IQ skorlarında 2,5 ila 4.3 puan düşüş tespit etmişti. Geçtiğimiz aralık ayında diğer bir ABD araştırma grubu, daha çok balık yiyen çocukların daha yüksek IQ’ye sahip olma eğiliminde olduğu, daha iyi uyudukları ve bunun yetişkin IQ seviyelerinde önemli bir etkisi olduğunu ortaya koymuştu. Fakat günümüzde çoğu ülkede çocuklar daha az balık tüketiyor. Daha fazla bilgi için: Bernt Bratsberg et al. Flynn effect and its reversal are both environmentally caused, Proceedings of the National Academy of Sciences (2018). DOI: 10.1073/pnas.1718793115 Abstrakt Population intelligence quotients increased throughout the 20th century—a phenomenon known as the Flynn effect—although recent years have seen a slowdown or reversal of this trend in several countries. To distinguish between the large set of proposed explanations, we categorize hypothesized causal factors by whether they accommodate the existence of within-family Flynn effects. Using administrative register data and cognitive ability scores from military conscription data covering three decades of Norwegian birth cohorts (1962–1991), we show that the observed Flynn effect, its turning point, and subsequent decline can all be fully recovered from within-family variation. The analysis controls for all factors shared by siblings and finds no evidence for prominent causal hypotheses of the decline implicating genes and environmental factors that vary between, but not within, families.

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, http://www.gercekbilim.com/1970lerden-beri-iq-skorlarinda-dusus-belirlendi/ .

http://www.gercekbilim.com/1970lerden-beri-iq-skorlarinda-dusus-belirlendi/

7 Temmuz 2018 Cumartesi

DEĞERLENDİRME TÜRLERİ

 Ä°lgili resim
DEĞERLENDİRME TÜRLERİ
Özel gereksinimi olan çocukların farkına varılmasında, tanılanmasında, uygun eğitim ortamlarına yerleştirilmesinde, programların hazırlanmasında ve ilerlemelerin izlenmesinde çeşitli değerlendirme teknik ve araçlarından yararlanılmaktadır. Bu araçlar çeşitli seviyelerde uzmanlık bilgisini ve deneyimini gerektirir. Bu yaklaşımların birçoğu eğitsel değerlendirmeyi gerçekleştirmek için kullanılır. Bu tekniklerin bazıları ise ilk değerlendirmede ya da programdaki başarıyı izlemek için, bazıları da tanılama ya da bir kuruma yerleştirme amacıyla kullanılır. Değerlendirme teknik ve araçları formal değerlendirme ve informal değerlendirme olmak üzere iki grupta toplanmaktadır (Alper, Ryndak ve Schloss, 2001).
Formal Değerlendirme ve Türleri
Formal değerlendirme, öğrencilerin çeşitli öğretim alanlarındaki durumlarının aynı yaş grubundaki diğer öğrencilere göre nasıl olduğunu belirlemek için kullanılır. Okullardaki formal değerlendirmenin amacı öğrencilerin okul programlarındaki düzeyini ve akademik ilerlemelerini, akranlarına göre karşılaştırmaktır. Bu tür değerlendirmeden elde edilen bilgilere dayalı olarak öğrenciler başarı durumlarına göre sınıflandırılır, okul ve programlara yerleştirilir ve ilerlemeleri izlenir. Formal testlerin hazırlanması, uygulanması, puanlanması ve sonuçlarının yorumlanması belirli kuralları uygulamayı gerektirir. Bu araçların uygulanmasında test kitapçıklarından yararlanılmaktadır. Testi uygulayan ve teste tabi tutulan bireylerin davranışları test kitapçıklarında yer alan kurallara uyularak gerçekleştirilir. Formal testler, daha çok çoktan seçmeli sorulardan oluşan, aynı anda çok sayıda kişiye uygulanabilen standartlaştırılmış araçlardır.
Standartlaştırılmış Başarı Testleri
Öğrenciler için eğitsel kararlar vermede en yaygın kullanılan araçlardan biri standartlaştırılmış başarı testleridir. Bu testler öğrencilerin akademik yeterliklerini ya da programdaki ilerlemelerini ölçmek için desenlenmiştir. Standartlaştırılmış testler norma dayalıdır, nicelikseldir ve karşılaştırmaya yöneliktir. Normu esas alan testler bir öğrencinin performansını aynı yaşta ya da aynı sınıf düzeyinde diğer öğrencilerin performans ortalaması ile karşılaştırır. Örneğin bir matematik testinde öğrencinin matematik performansı aynı yaşta ya da aynı sınıftaki öğrencilerin matematik performansı ile karşılaştırılır. Performans sonuçlarında yaş puanları, sınıf puanları, standart puanlar ve yüzdeler gibi sayısal değerler elde edilir. Örneğin, standartlaştırılmış bir matematik başarı testi sonucu, sekiz yaşındaki bir çocuğun, beş yaş altı
aylık bir çocuğun matematik becerilerine sahip olduğunu gösterilebilir. Standartlaştırılmış başarı testlerinin iki türü vardır. Bunlardan biri grup başarı testleri ve diğeri de bireysel başarı testleridir (Gürsel, 2007).
Grup Başarı Testleri: Standartlaştırılmış grup başarı testleri aynı anda büyük bir gruba uygulanabilen testlerdir. Öğretmenler tarafından sınıfa ya da programa girmesi gereken öğrencileri belirlemek istendiğinde uygulanan testlerdir. Bu testlerle öğrenciler programın ayrıntılarına girmeden sadece temel özellikleri dikkate alınarak değerlendirilir. Bu nedenle bu testler sadece tarama ölçümlerini gerçekleştirmek için uygulanır. Grup başarı testleri bilgi verici olsa da, öğrencinin eğitimi ile ilgili her türlü kararı vermek için uygun olmayabilir. Grup başarı testleri daha çok tarama amaçlı olarak kullanılabilmektedir.
Bireysel Başarı Testleri: Bireysel testlerde test veren ile alan yüz yüze ilişki içindedir. Bu nedenle bireysel testler bir uygulayıcı tarafından bir defada yalnız bir kişiye uygulanabilen testlerdir. Özel gereksinimi olan öğrencilerin değerlendirilmesinde daha çok bireysel başarı testlerinden yararlanılmaktadır. Örneğin, bireysel tanılayıcı matematik testi; sayılar ve sayılarla yapılan işlemler, geometri, ölçme ve veri öğrenme alanlarını içeren alt testlerden oluşur. Bu tür matematik testinde öğrencinin her öğrenme alanındaki performans düzeyini görmek mümkün olabilmektedir. Öğrencinin güçlü ve zayıf yönleri belirlenebilir. Bu nedenle bireysel başarı testleri genelde eğitsel kararlar vermek için kullanılabilir. Bireysel başarı testleri grup başarı testlerinden çok daha yararlı olmasına rağmen, yine de benzer konularda sorunları bulunmaktadır.
Psikolojik Testler
Psikolojik testler daha çok zeka ve öğrenme yeterliklerinin ölçümü ile ilgili testleri kapsar. Özel gereksinimi olan öğrencilerin başarı ve başarısızlık nedenlerinin zeka ve öğrenme yetersizliği ile ilgisi olup olmadığını tanılamak için kullanılır. Bu testler bu alanda deneyimi olan uzmanlar tarafından uygulanır ve elde edilen sonuçlar yorumlanır. Psikolojik testlerin genel amacı öğretim durumlarında öğrencinin öğrenmesini etkileyen temel yetenekleri ölçebilmektir. Bu yetenekler öğrencilerin test maddelerine verdikleri tepkilere dayalı olarak yorumlanır. Örneğin sözcük bilgisi, sayı bilgisi, anlama, kavrama, ayırt etme, genelleme önemli öğrenme yetenekleridir. Anlamayı test etmek için, öğrencinin verilen bir metni okuması ve okuduğu metin ile ilgili sorulara cevap vermesi beklenir. Daha sonra aynı yaştaki öğrencilerin ortalama
puanı ile karşılaştırılır. Bu karşılaştırma sonucunda öğrencinin performansı hakkında açıklama yapılır. Diğer yeterlikler de yaygın olarak psikolojik testlerle değerlendirilir.
Rehberlik ve araştırma merkezleri özel gereksinimi olan çocukların değerlendirilmesinde daha çok standartlaştırılmış testlerden yararlanmaktadır. Özellikle çocukların zihinsel işlevlerdeki düzeylerini belirlemek için Stanford-Binet Zeka Ölçeği, Wechsler (WISC-R) ve Uyumsal Davranış Ölçeği (ABS) gibi standartlaştırılmış ölçme araçlarını kullanmaktadırlar. Son yıllarda standartlaştırılmış test kullanımı, öğretim ve değerlendirme arasında uygun ilişkilerin kurulamaması nedeniyle eleştirilmektedir. Standartlaştırılmış testlerle elde edilen bilgiler, özel gereksinimi olan öğrencilere ne ve nasıl öğreteceğiz sorusuna yeteri kadar cevap verememektedir. Bu tür testler daha çok tarama, tanılama, yerleştirme ve gelişimin değerlendirilmesi amacı ile kullanılmaktadır.
İnformal Değerlendirme ve Türleri
İnformal değerlendirme, öğrencilerin çeşitli öğretim alanlarındaki işlevde bulunma düzeylerini belirlemek amacıyla gerçekleştirilir. Standartlaştırılmış testlerle elde edilen bilgiler, özel gereksinimi olan öğrencinin öğretimini planlamaya yeteri kadar katkıda bulunmaması nedeniyle pek çok eğitimci, standart testlere alternatif olarak informal değerlendirme ölçümlerini benimsemektedirler. İnformal değerlendirme testleri öğrencinin izlediği programla ya da gerçek dünyadaki görevleriyle ilgili performans ölçümlerini içerir.
İnformal değerlendirme daha çok doğal ortamlarda (örneğin; sınıfta, oyun alanında, spor salonunda, evde) ve rutin etkinlikler içinde (örneğin; grup etkinlikleri, oyun alanlarındaki sosyal etkileşim, kafeterya ve spor etkinliklerinde) gerçekleştirilir. Çeşitli ortamlarda ve rutinlerde belirlenen işlevde bulunma düzeyi bireyselleştirilmiş eğitim programlarının geliştirilmesine hizmet eder. Öğretmenler her gün sınıfta öğrencilerin davranışlarını gözlerken, yaptıkları çalışmaları ve ödevleri incelerken, yazılı kağıtları okurken, öğretim etkinlikleri ile ilgili görüşmeler yaparken, problem çözerken, verilen soruları cevaplandırırken informal değerlendirme tekniklerini kullanırlar.
İnformal değerlendirme teknikleri, öğretim ve değerlendirme arasında doğrudan bağ kurulmasına hizmet eder. İnformal değerlendirme teknikleri öğrencin var olan performansı hakkında bilgi edinilebilir, bu bilgiye dayalı olarak öğretim etkinliklerini planlayabilir. Öğretimin planlanması, uygulamanın etkiliği ve verimliliğine ilişkin veri toplamak amacıyla
çeşitli informal tekniklerden yararlanmak mümkündür. İlgili teknikler ve özellikleri ilgili bölümde tartışılmıştır.
Programı Temel Alan Değerlendirme
Programı temel alan değerlendirme ulusal normları esas alan standartlardan daha çok sınıf ya da okul programlarındaki amaçlara dayalı olarak öğrenci performansının değerlendirmesinde kullanılan bir yöntemdir. Programı temel alan değerlendirme, standart başarı testlerinin sınırlı yararlarına karşılık, alternatif bir yöntemdir. Programı temel alan değerlendirme, sınıfta öğretimi yapılan beceri ve kavramların ölçülmesi üzerinde durur. Bu tür değerlendirme ile öğrenciler, bir sınıfta, okulda akranları arasında öğrenme farklılıkları, normlar kullanılmadan karşılaştırılabilir. Değerlendirme sürecinde programda yer alan bilgi ve becerilerle, öğrencinin var olan bilgi ve becerileri karşılaştırılır ve öğrencinin programın neresinde olduğu belirlenir. Programı temel alan değerlendirme ile herhangi bir ders ile hangi öğrencilerin ne düzeyde desteğe gereksinimi olduğu belirlenebilmektedir.
Programı temel alan değerlendirmenin başka yöntemlere göre çeşitli avantajları vardır. Öğretmen; (a) öğrencinin beceri düzeyini, gönderme öncesi süreçte belirleyebilir, (b) beceri öğretimine nereden başlayacağına karar verebilir, (c) hangi becerilerde yeterli olduğu ve gelecekte hangi eğitim gereksinimlerine yer verilmesi gerektiğini araştırabilir, (d) sınıf öğretimi ile öğrencinin BEP’i arasındaki gelişimi izlemesi mümkün olabilir, (e) programda ve öğretimde gerekli olan değişiklikleri zamanında ve etkili bir şekilde yapabilmek amacıyla öğrencinin öğretimini sürekli olarak değerlendirebilir. Programı temel alan değerlendirme standart ya da ölçüt bağımlı ölçme araçları kullanılarak yapılabilir (Spinelli, 2002).
Ölçüt Bağımlı Değerlendirmeler
Ölçüt bağımlı değerlendirme öğrencinin performansını başka öğrencilerin performansı ile karşılaştırmak yerine, öğrencinin ölçülen alanda listelenen amaçlardaki yeterliliği belirlenmeye çalışılır. Bu nedenle bireyselleştirilmiş eğitim programlarının geliştirilmesi için elverişlidir. Genel eğitim hizmetlerinden yeteri kadar yararlanamayan öğrenciler için ölçüt bağımlı değerlendirme bir alternatif değerlendirme olarak düşünülebilir. Ölçüt bağımlı testler, değerlendirme ve öğretim arasında sıkı bir bağlantı kurulmasına yardımcı olur. Ölçüt bağımlı testler, uzman ya da öğretmen yapımı olabilir. Öğretmen yapımı ölçüt bağımlı testler genelde öğrencilerin programda yer alan önemli beceri ve kavramlara dayandırılır.
Ölçüt bağımlı testlerin pek çok olumlu özellikleri bulunmaktadır. Öncelikle, belirli beceri ve kavramların değerlendirilmesi yapılır. Öğrencinin belirli bir alandaki yeterliklerini ve yetersizlikleri açıklanır. İkinci olarak, bir öğrencinin performansı ile bir başka öğrencinin performansı karşılaştırılmaz. Üçüncü olarak öğrencinin gelişimi devamlı olarak izlenebilir. Öğrencinin öğretim öncesi, öğretim anı ve öğretim sonrasında performansı belirlenebilir. Dördüncü olarak, öğrencinin gereksinimlerine göre belirlenen amaçların ne düzeyde gerçekleştiğinin değerlendirilmesine izin verir. Son olarak test maddeleri ve performans ölçütü doğrudan ölçülebilir ve gözlenebilir olduğundan geçerlik ve güvenirlikleri yüksektir (Gürsel, 2006).
Öğrenci Ürün Dosyasının Değerlendirilmesi
Öğrenci ürün dosyası (portfolyo) öğrencilerin okulda, sınıfta ve evde yaptığı çalışmaları içeren bir gelişim dosyasıdır. Ürün dosyasında yer alan amaçlı işlerin ve çalışmaların incelenmesiyle, öğrencilerin gayretlerini, ilerlemelerini ve başarıların değerlendirmek ve belgelemek mümkün olabilmektedir. Bu ürünler yazılı, görsel ya da işitsel kayıtlar olabilir. Örneğin, öğrencinin resim yapması, resim boyaması, çizgi çizmesi, verilen yazıları kopya etmesi, problem çözmesi, örüntü ve süsleme yapması, çıkardığı seslerin kayıt edilmesi gibi. Bu ürünler öğrencilerin hem öğrenme sürecini hem de öğrenme performansını gösterir.
Bireye özgü ürün dosyaları, öğrencinin yaşına, yeteneğine ve çalışma alanına göre çeşitlilik gösterir. Ürün dosyaları; (a) belli bir zaman içinde toplanmış çalışma örneklerini, (b) çeşitli ortamlar ve koşullar altında geliştirilmiş öğrenme ürünlerini, (c) doğal ortamlarda gerçekleştirilen görevlere ilişkin ürünleri, (d) öğrencinin ürün tercihlerini ve (e) öğretmenin ürünlere ilişkin yaptığı değerlendirmeleri içerir (Taylor, 2009).
Öğrenci ürün dosyası akranlarla, ailelerle, yöneticilerle, öğretmenlerle ve öğrenci ile birlikte sorumlukların paylaşımı ve çalışmaların değerlendirilmesine hizmet eder. Öğrenci ürün dosyası değerlendirilmesi tüm öğrencilerle kullanmak için uygun olduğu gibi özellikle geleneksel araçlarla ölçme ve değerlendirme yapılamayan öğrencilerin değerlendirilmesinde işi kolaylaştırır. Yetersizliği olan öğrenciler için öğretim etkinliklerin planlanmasında ve ilerlemelerin izlenmesinde önemli bir araçtır.
Beceri Analizi
Beceri analizi, bir beceriyi oluşturan temel ve alt becerileri belirlemek için kullanılan bir informal değerlendirme tekniğidir. Beceri analizi, öğretmenin, karmaşık bir becerinin öğrenilmesini kolaylaştırmak amacıyla, öğretimi hedeflenen beceriyi küçük adımlara ayırması yoluyla yapılır. Beceri analizinin öğretim sürecindeki işlevi, karmaşık becerileri öğretilebilir bileşenlerine ayırmaktır. Beceri analizini gerçekleştirebilmek için öncelikle öğretilmesi ve değerlendirilmesi gereken beceri ve kavram belirlenir. Daha sonra bu becerinin önemli bileşenleri ölçülebilir ve gözlenebilir alt basamaklara ayrılır. Son olarak da her bir basamak da yer alan alt becerilerin belirlenmesi ve beceriler arasında aşamalılık ilişkisinin kurulması gerekir.
Beceriler psiko-motor (örneğin, makasla kağıt kesme, çorap giyme vb.) ya da bilişsel nitelikte (örneğin, temel toplama işlemi, harita bilgisi vb.) olabilir. Becerinin niteliğine göre beceri analizinde benimsenecek yaklaşımlar farklılaşabilir. Psikomotor beceriler becerinin yapılışının gözlenmesi yoluyla yapılabilirken, bilişsel becerilerin analizinde deneyimli öğretmenler ya da bu becerilerin çocuklarda gelişimini ortaya koyan araştırma bulguları ve kitaplardan yararlanılmalıdır. Beceri analizi, becerilerin yapılış sırasına (örneğin; çamaşır makinesini kullanma), gelişim aşamalarına (örneğin; yürüme öncesi beceriler, yürüme becerileri) ve güçlük düzeylerine (örneğin; tek basamaklı işlemlerden çok basamaklı işlemlere doğru) göre yapılabilir.
Doğrudan Gözlem
Gözlem, öğrenci performansının doğrudan değerlendirilmesinde objektif ve yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Öğretmenler sadece öğrencinin ne yaptığını değil aynı zamanda sınıfta neyi, ne zaman ve niçin yaptığını da gözlemek ihtiyacındadır. Gözlem, belirli bir ortamda ve zamanda öğrencinin hareketlerini ve davranışlarını doğrudan izlemeyi, dinlemeyi ve kaydetmeyi içerir. Gerek okul ortamlarında gerekse daha farklı ortamlarda çocukların temel akademik, günlük yaşam, eğlenme ve boş zaman, iletişim, sosyal, motor ve işlevsel becerilerin ölçülmesinde bu tür değerlendirmeden yararlanılabilmektedir. Gözlemler, ev ve sınıf gibi öğrencinin yaşadığı ve öğrenim gördüğü doğal ortamlarda kullanılabilmektedir.
Öğretmen ya da ekip üyeleri gözlemi gerçekleştirmeden önce, gözlemin amacını, neyi gözlemek istediklerini ve gözlemin ne zaman yapılacağını açıklamalıdır. İlk yapılacak iş gözlenecek davranışın tanımlanmasıdır. Tanım açık, anlaşılır ve ölçülebilir olmalıdır. Örneğin, öğrencinin sınıf içinde dolaşması, verilen bir görevi yerine getirmesi, arkadaşları ile iletişimi
gibi davranışlar farklı gözlemciler tarafından da aynı şekilde anlaşılmalıdır. İkinci iş, hedef davranışın nasıl ölçüleceğidir. Bir davranışın sıklığı ölçülebilir ve gözlenebilir. Örneğin çığlık atma, eşya atma, arkadaşlarının eşyalarına zarar verme davranışlarının sıklığını ölçebiliriz. Eğer bir davranış sık meydana gelmiyor ama meydana geldiği zamanda uzun sürüyorsa, bu davranışların süresini belirlemek daha uygundur.. Ağlama, sınıfta dolaşma, masanın altında oturma gibi davranışların da süresini belirlenir. Üçüncü olarak, hedef davranışı temsil edici bir örnek sağlamak için ne kadar davranışın ne kadar süre gözlenmesi gerektiğine karar verilmelidir. Örneğin, çığlık atma davranışının sayısını ya da ağlama davranışının süresini gözlerken, tek bir gözlem oturumu yeterli bilgi vermeyecektir. Sözkonusu davranış farklı oturumlar da gözlenerek gereken bilgiler kaydedilmelidir.
Görüşmeler
Görüşme yüz yüze yapılan sözel bir etkileşimdir. Genellikle, görüşmeci görüşme yapılan kişiden öğrencinin özgeçmişini, gözlemlerini, deneyimlerini öğrenir. Görüşmeler anne baba, öğretmen ve öğrenci ile yapılabilir. Örneğin anne ile yapılan görüşmede, öğrencinin sağlık durumu, eğitim özgeçmişi, ev içinde karşılaştığı güçlükler öğrenilebilir. Bu teknik, ailenin öğrencinin eğitimine katılımını sağlar.
Hata Analizi
Hata analizi, öğrencilerin okuma yazma ve matematik alanlarında verilen görevlerde yaptıkları hataları ve güçlük alanlarını belirlemek için çalışma örneklerini inceleme tekniğidir. Bu teknik öğrencilerin akademik performans düzeyinin belirlenmesinde ve BEP’in geliştirilmesinde öğretmenlere önemli katkılar sağlar. Hata analizi, öğretmenlerin öğrenciler tarafından yapılan hata örüntülerini ve nedenlerini belirlemelerine ve öğrencinin düzeyine göre öğretimi yeniden planlamalarına yardımcı olmaktadır. Hata analizi dikkatsizlik ya da rasgele hatalardan daha çok, öğretimin yetersizliği nedeniyle, öğrenilemeyen kavram ve kuralların belirlenmesi üzerinde odaklaşır. Örneğin, öğrencilerin matematik işlemlerinde yaptıkları hataları doğru ve yanlış diye iki gruba ayırmak onların performansını belirlemede yeterli değildir. Bu nedenle öğrencilerin yaptığı hatalar analiz edilmeli, hatanın türü ve nedenleri açıkça belirlenmelidir.
Kontrol Listeleri
Kontrol listeleri, öğrencilerin akademik ya da gelişim alanlarındaki becerileri ölçmek için kullanılan informal değerlendirme tekniğidir. Kontrol listeleri programa dayalı olarak hazırlanacağı gibi, bir gelişim alanına ya da bir beceriye yönelik olarak da hazırlanabilir.
Programı temel alarak hazırlanan kontrol listeleri, öğretmene programda bulunan her eğitsel amacı gözden geçirme ve öğrencinin ulaştığı program amacını belirleme olanağını verir (McLoughlin ve Lewis, 1994). Kontrol listeleri ya daha önceden hazırlanmış olan listelerden seçilebilir ya da öğretmen tarafından geliştirilebilir. Öğretmenler kontrol listeleri geliştirirken, öncelikle öğrenciye uygun gelişim alanı ya da beceri seçer. Daha sonra araştırmaya dayalı olarak kontrol listelerinde yer alacak maddeleri açık ve belirgin olarak tanımlar. Son olarak hazırlanan formu kontrol eder ve uygulamaya koyar.

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Günümüzün sorunu: Endokrin Bozucular


Vücudumuzdaki hemen her fonksiyon ve ruh halimizdeki değişimler, iç salgı (endokrin) bezlerinden salgılanan hormonlar sayesinde gerçekleşir. Herhangi bir sebepten bozulan salgı sistemi ise günümüzde giderek daha sık karşılaştığımız metabolizma hastalıklarının başlıca sebebi.

 Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nesibe Andıran, günlük hayatımızda sürekli kullandığımız pek çok üründe, salgı sistemini bozan "endokrin bozucular" bulunduğuna dikkat çekerek, çocuklarını bu zararlılardan korumaları konusunda aileleri uyardı.
Endokrin Sistem Nedir?
İç salgı bezlerinin oluşturduğu sistem, endokrin sistem olarak adlandırılır. İç salgı bezleri üreme, büyüme, gelişme gibi hayati öneme sahip metabolizma olaylarının gerçekleşmesini sağlayan hormonları üretir ve salgılar. Hormonlar vücudumuzdaki biyolojik olaylarla birlikte duygusal ve tepkisel davranışlarımızı, yani psikolojimizi de yönetir. Hipotalamus, hipofiz, tiroid, paratiroid, pankreas, yumurtalıklar, böbrek üstü bezi endokrin sistemi oluşturan salgı bezlerinden bir kısmıdır.  .
Endokrin Bozucular
Salgı bezlerinin işleyişini bozan, hormonlar ve sistemin fonksiyonlarını değiştiren kimyasallar "endokrin bozucu" olarak tanımlanır. Bu kimyasallar çoğunlukla endüstriyel olarak üretilen sentetik ürünlerdir ama doğada da bulunabilirler. Doğal endokrin bozucular dokularda birikmediği ve vücuttan kolayca atıldığı için kalıcı hasara sebep olmazlar. Fakat sentetik endokrin bozucular dokularda birikir, organizmanın gen yapısını bozar, kalıcı ve nesilden nesle aktarılan hasarlara sebep olurlar.
Endokrin bozucuların vücutta yarattığı tahribatın boyutları, onlarla hayatımızın hangi döneminde karşılaştığımızla yakından ilgilidir. En büyük ve kalıcı tahribat, bebek anne karnındayken meydana gelir. Etkilenme süresi ve dozu arttıkça tahribatın boyutları da artar. Yani, bu zararlı sentetik kimyasallarla ne kadar geç karşılaşırsak, endokrin hastalıklardan korunma şansımız o kadar yüksek olur. Günlük hayatımızda sürekli olarak kullandığımız ürünler ve hatta yiyeceklerimiz zararlı kimyasal maddeler içerebilir. Üstelik bunların çoğunu çok sık ve sıradan eşyalar olarak, çocuklarımızın oyuncakları, giysileri, kırtasiye malzemeleri, kişisel (şampuan, parfüm, duş jeli, krem….) ya da çevre temizliğinde ya da mutfaklarımızda kullanıyor, hormonlarla/kimyasallarla yetiştirilen bitkisel ve hayvansal gıdalarla, hatta soluyarak alıyoruz. Çocuklarda gelişme bozukluklarına, erken ergenliğe, obeziteye, kısırlığa, çeşitli kanserlere, diyabete, hiperaktiviteye sebep olabileceği gösterilen endokrin bozucu kimyasallar, maalesef bize ve sevdiklerimize sandığımızdan çok daha yakın. 
Son yıllarda endokrin hastalıklardaki artış ve rastlanma yaşının da giderek küçülmesi mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Eskiden "yaşlı" insanları ilgilendirdiğini düşündüğümüz pek çok hastalık bugün artık küçük çocuklar için de birer tehlike olarak karşımızda duruyor. Şüphesiz bunun en önemli sebebi, beslenme alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımızla doğadan giderek uzaklaşmamız. Bugünden sonra -belki bizim için geç olabilir ama- endokrin bozuculardan uzak durmalarını sağlayarak çocuklarımızın ve torunlarımızın sağlıklı bir hayat yaşamalarını sağlayabiliriz.

http://www.milliyet.com.tr/gunumuzun-sorunu-endokrin-pembenar-detay-cocuksagligi-2626842/
 

12 Mayıs 2018 Cumartesi

ÖZEL EĞİTİM İHTİYACI OLAN ÖĞRENCİLERE YÖNELİK YENİ ÖĞRETİM PROGRAMLARI HAZIRLANDI

http://orgm.meb.gov.tr/dosyalar/progindex.html

Programa yukarıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Erken çocukluk ve okul öncesi dönemi için 2, orta ve ağır zihinsel engeli ve otistik öğrencilere yönelik 29, görme engelli çocuklara özel 3 olmak üzere 34 öğretim programı hazırlandı.


Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile TÜBİTAK Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezince özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere yönelik öğretim programları hazırlandı.

Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör, özel eğitim programlarının tanıtım toplantısında, 2 yıllık bir çalışma sonucunda, bu eğitime ihtiyaç duyan öğrencilere yönelik programlar hazırlandığını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.

Programların uygulanmasının önemine işaret eden Güngör, "Bundan sonra programların uygulanma aşamasını takip etmemiz, öğretmenlerimizin bu konudaki eğitimi ve duyarlılıklarını geliştirmemiz gerekiyor." dedi.

Güngör, özel eğitim öğretmenlerinin yeniliğe açık olduklarını ifade ederek, hazırlanan programların uygulanmasında zorluk çekeceklerini düşünmediğini söyledi.

Programların, özel eğitim okullarındaki eğitim ve öğretimin boyutunu ve niteliğini değiştireceğini belirten Güngör, bu okulların özel eğitim materyallerini de yenilediklerini kaydetti.

TÜBİTAK ULAKBİM Müdürü Mirat Satoğlu da özel eğitim alanında nitelikli, uygun ve erişilebilir eğitim hizmetinin sunulmasının önemine değindi.

Öğretim programının eğitim materyallerini geliştirme çalışmalarını yürüttüklerini söyleyen Satoğlu, programı geliştirme çalışmaları kapsamında, bireysel farklılıklar ve ihtiyaçlar için akademisyenlerden destek aldıklarını anlattı.

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARA YÖNELİK PROGRAMLAR DA HAZIRLANDI

Toplantıda, erken çocukluk (0-36 ay) ve okul öncesi (37-78 ay) için 2, orta ve ağır zihinsel engeli ve otizm spektrum bozukluğu olan öğrencilere yönelik 29 ve görme engelli çocuklara özel 3 olmak üzere hazırlanan 34 öğretim programı tanıtıldı.

Erken çocukluk ve okul öncesi dönemi için hazırlanan programlarda, bilişsel gelişim, alıcı dil gelişim, ifade edici dil gelişim, kaba motor gelişim, ince motor gelişim, sosyal duygusal gelişim ve uyumsal beceriler gelişim alanları bulunuyor.

Orta ve ağır zihinsel engeli ve otistik öğrencilere yönelik hazırlanan programlar, matematik, hayat bilgisi, günlük yaşam becerileri, bağımsız yaşam becerileri, görsel sanatlar ve el becerileri, müzik ve oyun, iletişim ve sosyal beceriler, beslenme, sağlık ve güvenlik, okuma yazma derslerini içeriyor.

Görme engelli öğrenciler için hazırlanan programlar da beden eğitimi ve spor derslerini kapsıyor.
https://www.ntv.com.tr/egitim/ozel-ogrencilere-yonelik-programlar-yenilendi,GJa2PQN7ZEuD5QHjPEvUdw