20 Ekim 2013 Pazar

DEHB ve Göz Hareketleri

DEHB g�z hareketleri

DEHB ve Göz Hareketleri

Aşağıdaki yazı tıbbi paylaşım platformu Medscape'den çevirilmiştir. Okuyucular yazının altındaki bağlantıdan orjinal metne ulaşabilirler.

Amerikan Psikiyatri birliği 2013 yıllık toplantısında Medscape, Magali Seassau, PhD ile dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tedavisinde tedavi belirteci olarak göz hareketlerinin kullanılması ile ilgili posteri konusunda konuşuyor:
Medscape: Okulomotor hareketler, diğer bir deyişle göz hareketleri ve DEHB arasındaki ilişki ve çalışmanızın amacı nedir?
Dr. Seassau: çalışmamızın amacı DEHB si olan hastalarda metifenidatın göz hareketleri üzerine etkisini saptamaktı. Bu bizim 9 DEHB hastasında yürüttüğümüz pilot bir çalışma.
Otomatik ve istemli dikkat görevleri olarak uyguladığımız iki farklı test oldu. Otomatik dikkat testinde hastanın bilgisayar ekranındaki bir noktaya odaklanmasını istiyoruz; sonrasında ekranın her hangi bir yerinde başka bir hedef beliriyor ve hasta bu süreçte çok hızlı bir şekilde refleks olarak gözünü yeni uyarana doğru hareket ettiriyor. İstemli dikkat görevinde ise hasta yine merkezdeki noktaya bakıyor ancak burada hastadan istemli bir şekilde yeni uyarana doğru gözlerini kaydırmasını istiyoruz.. diğer yönde bu test sırasında hastanın bu yeni uyarana refleksif bakışını inhibe etme becerisinin değerlendirilebilmesi için yeni uyaran görüldüğünde gözlerini diğer yöne doğru çevirmesini istediğimiz ek bir görevimizde var.
Çalışmada bu uygulama çocuklara hem tedavi öncesinde hem de tedavi sonrasında ayrı ayrı uygulandı.
Medscape: Peki bulgularınız nelerdi?
Dr. Seassau: kontrol grupları ile karşılaştırdığımızda, metilfenidat tedavisi alan çocukların otomatik dikkat görevlerinde normal sonuçlara daha yaklaştığını saptadık. Bu kişilerin yönelimsel hatalarının daha az olduğunu, daha doğru ve daha iyi bir zamanlama ile görevleri bitirdiklerini bulduk. Buna rağmen DEHB tanısı alan çocukların istemli dikkat görevlerinde tedavi alsa da almasa da normal grupla daha başarısız olduğunu saptadık.
Bu sonuçlar bize metilfenidatın dikkat süreçleri üzerine farklı etkileri olduğunu göstermektedir. Metilfenidat, günlük yaşamda önemli olan otomatik hareketler üzerine olumlu etkilere sahipken, dikkatin farklı alanlara kaydırılabilmesi süreçlerinde (attentional disengagement process) etkisi saptanmadı.
Medscape: Acaba bu fikir tedavinin etkinliğinin değerlendirilebilmesinde kullanılabilir mi?
Dr. Seassau: Kesinlikle hastaların tedaviye yanıt verip vermediklerinin değerlendirilebilmesinde kullanılabilir. Halen bu çalışmamızı daha çok katılımcı ile tekrar etmeyi düşünüyoruz.
Medscape: Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri veya başka her hangi bir ülkede DEHB tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde göz hareketleri kullanılıyor mu? Siz veya çalışma arkadaşlarınız bu değerlendirme yöntemini klinik değerlendirmelerinizde kullanıyor musunuz, yoksa bu yöntemin sadece klinik araştırmalar ile sınırlı olduğu söylenebilir mi?
Dr. Seassau: Avrupada benim bildiğim 2 hastanede göz hareketleri DEHB değerlendirmelerinde kullanılıyor. Bunlardan birisi Rouffach, Alsace; bizim çalışmamızı yaptığımız hastane. DEHB tanısı alan tüm hastalar (yetişkin veya çocuk) tedavi sürecinde ve tedavi sonrasında göz hareketideğerlendirmesin tabi tutulmaktadır. Ayrıca Paris’te, Robert Debre Hastanesinde göz hareketlerini DEHB tanısı alan çocukların takibinde kullanmaktayız.
Görüşmeyi yapan:
Bret S. Stetka, MD
Editorial Director, Medscape Psychiatry
Görüşülen:
Magali Seassau, PhD
Chief Scientific Officer, Neurosciences, eyeBRAIN Company, Ivry-sur-Seine, France
  Okuyucular "http://www.medscape.com/viewarticle/805471?nlid=31767_425&src=wnl_edit_medp_psyc&spon=12" adresinden yazının orijinal haline ulaşabilirler. Ayrıca dikkatin farklı alanlara kaydırılabilmesi (attentional disengagement process)süreçlerin için    
“ http://en.wikipedia.org/wiki/Attentional_shift ”adresinden ek bilgi alabilirler.

DEHB Görülme Sıklığı


Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu artıyor mu?
Geçtiğimiz günlerde New York Times’da çıkan bir makalede Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile ilgili Amerika Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi epidemiyolojik verilerine yer verildi. Amerika Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından yürütülen bu kapsamlı çalışmada şubat 2011 – haziran 2012 yılları arasında, 0- 17 yaş aralığında, 95, 677 çocuk ile ilgili aileler ile görüşme yapılarak (telefon ile yapılandırılmış anket formu kullanılarak) bilgi toplandı. Bu çalışmanın sonuçlarına göre Amerika birleşik devletlerinde DEHB sıklığı %11 olarak saptanmıştır. Diğer yönden çalışmanın en ilgin yönü ise ergenlik döneminde her 5 ergenden 1 tanesinde DEHB tanısı konulabilecek kritelerin saptanması olmuştur. Diğer bir ilginç nokta ise bu çalışmanın verileri 2007 tarihli çalışma ile kıyaslandığında 4- 17 yaşları arasında çocuklarda DEHB sıklığı %16, geçtiğimiz 10 yıl ile kıyaslandığında ise %41 artış olduğu saptanmıştır. Bu ilginç veriler toplumun %20 sinde görülebilen bir sorunun, gerçek anlamda görülen bir sorun mu yoksa günümüz toplumsal değerlerinin beraberinde getirdiği bir farklılık mı sorusunu da beraberinde getirmektedir. Diğer bir deyişle her 5 ergenden 1 inde görülen bir sorun, normalin dışında olma kavramı ile açıklanabilir mi? Bu süreçte her ne kadar resmi epidemiyolojik rakamlar oranlar ile ilgili net bir veri sağlamasına rağmen veri toplanması sürecinde yalnızca anne ve baba geri bildirimlerinin kullanılması ve anket formu üzerinden tek bir tarama değerlendirme yapılması bu çalışmanın gerçek verileri yansıtmadığı yönündeki kuşkuları güçlendirmektedir. Diğer yönden bu verilerin etkili olduğu bir süreç içerisinde DSM – V ile birlikte DEHB tanısı yaş kesme değerlerinin değişmesi üzerinde bu verilerin etkisinin olduğu söylenebilir.
Bu çalışmada her ne kadar anne ve baba değerlendirme merkezli uygulamalar konusunda değerli bilgiler sunulmasına karşın, DEHB ’nin çok boyutlu ve heterojen yapısı dikkate alınmamıştır. Özellikle yapılan diğer çalışmalarda ortaya konulan ebeveyn geri bildirimleri merkezli değerlendirmelerde orta ve orta üst sınıf ailelerin aşırı tanılamaya maruz kalma olasılıklarının daha yüksek olması gibi bir sonuç değerlendirildiğinde, ebeveynlerin değerlendirmelerinde çocuklarından beklentilerinin de önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Bu süreçte yetersiz bilgi kaynakları ile birlikte tanıya yön vermek, görülme sıklığında doğal olarak artışla sonuçlanacaktır. Belki de bu yapılan çalışmanın en önemli eksikliğinin öğretmen değerlendirmelerinin ve çocuklar ile yapılacak özel görüşmelerin uygulanmaması oluşturmaktadır. Özellikle bireysel görüşmelerin en önemli olduğu popülasyonu oluşturan ergen grubunda bu oranın bu kadar yüksek olması bu durum ile açıklanabilir. Zira uzaktan bakan bir göz bazen ergenlik döneminde görülebilecek gelişimsel pek çok sorunu bir bozukluğun parçası olarak değerlendirme eğiliminde olabilir.
Yapılan çalışmalarda DEHB ’nin ortalama sıklığı % 5- 10 arasında değişmektedir. Ortalama sıklığının % 7 civarında olduğu söylenebilir. Yukarıda bahsedildiği gibi yapılan epidemiyolojik değerlendirmelerde klinik olarak değerlendirme yapılan popülasyondaki verilerin tercih edilmesi DEHB nini sınırları daha net çizilebilen bir sorun olarak algılanmasına katkı sağlayacaktır. Zira DSM – V ile birlikte tanılamanın da daha kolay yapılabileceği de göz önüne alınacak olursa gelecek bir zaman içerisinde benzer çalışmanın tekrarında, çalışmacıların ergen popülasyonunda çok daha yüksek verilere ulaşabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. 

Okuyucular;

     Amerikan Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezinde ki ilgili çalışmaya;http://www.cdc.gov/nchs/slaits/nsch.htm
Medscape tıbbi paylaşım platformundaki ilgili eleştirel nitelikteki video ve makaleye;http://www.medscape.com/viewarticle/782295 bağlantılarından ulaşabilirler.
Dr. Genco USTA
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı
www.cocukpsikiyatri.org - Ankara
Çocuk psikolojisi ve psikiyatrisi ile ilgili herşey....