22 Kasım 2016 Salı

CEZANIN YERİNE KULLANILABİLECEK ÇÖZÜMLER


İlgili resim
CEZANIN YERİNE KULLANILABİLECEK ÇÖZÜMLER
Önleyici Açıklamalar Yapmak : Tekrarlanmasını istemediğiniz davranışı açıkça belirterek hangi davranışı yapabileceği hangi davranışı neden yapamayacağı konusunda bilgi verebilirsiniz.
Yaptığı Davranışın Nedenini Düşünmek : Neden olumsuz davranışı tekrarladığını düşündüğünüzde çözüme ulaşmak için farklı fikirler üretebilirsiniz.
Ortamı Değiştirerek Önlem Almak : Davranışı neden yaptığını bulduktan sonra tekrarlanmaması için, ortamı değiştirerek önlemler alabilirsiniz.
Dikkatini Başka Yere Çekmek : Görmezden gelebileceğiniz davranışı gözardı edip, istediğiniz gibi davrandığında takdir edebilirsiniz. Böylece, olumsuz davranışına ilgi göstererek istemeden yapılan pekiştirme yöntemini bırakmış olursunuz.
Beklentiyi Belirtip Seçme Hakkı Verme : Olumsuz davranış üzerinde durmaktansa “Tv izlemeye devam etmektense ya puzzle yapalım ya da basketbol oynayalım” gibi onun da kabul edeceği iki seçenek sunabilirsiniz.
Davranışının Sonucunu Yaşamasını Sağlamak : Bütün bu davranış değiştirme yaklaşımlarını defalarca denemenize rağmen çocuğun olumsuz davranışları devam ederse artık çocuğun davranışlarının sonuçlarını yaşama vakti gelmiştir. Yani, iki çocuğunuz da tv kanalları konusunda sık sık kavga ediyorlar ve bunun olmaması için bu davranışlarının yanlış olduğunu anlatıyorsunuz, neden bu şekilde oluyor diye düşünüp farklı saatlerde izlemeleri için destek oluyorsunuz, dikkatlerini başka bir yöne çekiyorsunuz, tv izlemek dışında yapabilecek aktiviteler konusunda önerilerde bulunuyorsunuz vs. fakat onlar aynı saatlerde farklı kanalları izlemek konusunda sürekli kavga etmeye devam ediyorlar. Böyle bir durumda o saatte tv’yi tamamen kapatırsanız davranışlarının sonuçlarını yaşamalarını sağlamış olursunuz.
Davranışının sonucunu yaşatmak yöntemi ceza ile karıştırılabilir fakat farklıdır ;
  • Sonucunu yaşatmadan önce diğer yöntemler denenir, sonuç alınamadığında bu yöntem denenir. Ceza ise başka yöntem kullanmadan çocuğu üzecek birşey yapmaktır.
  • Sonuç yaşatırken çocuğun mahrum edildiği şey onun olumsuz davranışı ile ilgilidir. Cezada ise çocuğu en çok üzecek şey gerçekleştirilir.
  • Sonucunu yaşatmanın mantığı “ her olumsuz davranışın bir bedeli vardır”, cezanın mantığı ise “sen beni üzdün ben de seni üzüyorum” dur.
Sonuç olarak; yetişkinlerin amacı çocukların olumsuz davranışlarını azaltıp, olumlu davranışlarını artırmak ve hayata hazır hale getirmektir. Çocukların doğru ve yanlışı ayırt edebilen ve herhangi bir dış denetim olmadığı halde tercihini doğrudan yana kullanan bireyler olmasını istiyorsak onların içsel ödül ve men etme mekanizmalarını geliştirmemiz gerekir.

ÇOCUKLAR NEDEN DİRENİRLER?

direnen çocuk ile ilgili görsel sonucu

ÇOCUKLAR NEDEN DİRENİRLER?
Çocuklar ebeveynlerine direndiklerinde çoğunlukla başka bir şey istemektedirler. Çoğu kez direnişleri başka bir şeyi yeğlediklerini size anlatma çabalarıdır.
Çocuklar ne istediklerini ve bunun kendileri için ne denli önemli olduğunu anladığınız mesajını aldıklarında, seslerini duyurduklarını ya da varlıklarının farkına varıldığından emin olduklarında dirençleri azalır. Dinlemeye zaman ayırır ve bunu doğru bir şekilde yaparsanız çocuğunuz bir dahaki sefere daha az direnirler ve işbirliğine daha gönüllü olurlar.
Direnci kırmak için dinlemekten sonraki aşama ise çocuğun duygularının sakin ve sevecen bir şekilde tanımlanmasıdır. Çocuğa duygularının derinlerine inmesi konusunda fırsat tanındığında en gerçek ihtiyaçlarının karşılandığını hissederler ve kapattıkları kapılar açılır.

20 Kasım 2016 Pazar

DOĞRU EBEVEYN OLMAK İÇİN BU TAVSİYELERE KULAK VERİN!

İlgili resim

ÇOCUĞUNUZA SÜREKLİ SEN HARİKASIN DEMEMELİSİNİZ.

Her ebeveyn çocuğunu mükemmel yetiştirmek ister fakat bazen küçük hatalar büyük sorunlara yol açar. İşte ebeveynlerin yaptığı hatalar... “Çocuklarımızın gelecekte mutlu bireyler olmaları için onlara en doğru biçimde yaklaşmayı öğrenmemiz gerekiyor” diyen Ebeveyn Koçu Talyaa Vardar, doğrulayıcı dil kullanmanın önemine dikkat çekti. Vardar, çocuk yetiştirirken ebeveynlerin en sık yaptığı hataları sıraladı. 
ÇOCUKLARINIZIN İLERİDE BAŞARILI BİREYLER OLMASINI İSTER MİSİNİZ? 
Talyaa Vardar, “Tüm çocuklar kendi getirdikleri özellikleri erkenden bize anlatmaya başlıyorlar. Daha bir yaşına basmamış bir bebek bile karakter özellikleri hakkında bize ciddi ipuçları verebiliyor. İşte bu noktada klasik olmayan bakış açıları ve farklı yaklaşımlarla ebeveynlere çocuklarının ileride nasıl daha başarılı bireyler olabileceklerini anlatıyoruz. Ebeveyn koçluğu programı, ebeveynlere dört ana karakter özelliğinin anlatılması ile başlıyor. Programda ebeveynlere doğru dinleme, gözleme, soru sorma, takdir edici sorgulama ve doğrulayıcı dil kullanma gibi farklı teknikleri öğretiyoruz. Farklı karakterlerdeki her çocuğun doğuştan gelen özelliklerini mercek altına alarak ebeveynlere doğru davranış modellerini gösteriyoruz” diyor.

ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN EBEVEYNLERİN EN SIK YAPTIĞI HATALAR NELERDİR? 
Özellikle anneler çocuklarından ayrışamıyor, söylemleri ‘biz’ oluyor. Bu söylem çok yanlış; sınava girdik, babamız gelecek, ders çalıştık gibi… Çocuğa sürekli ‘sen harikasın’ demek. Bu yaklaşım çocuklarda narsizm gelişmesine zemin hazırlıyor. Çocukları cinsiyet ayrımıyla geliştirmek. Kız çocukların fazla korunarak, erkek çocukların ise dışa dönük ve egosu yüksek olarak yetiştirilmesi. Elinde kaşıkla çocuğun peşinden koşmak, bu durum çocuğun kendi ihtiyaçlarını belirleme yetkinliğine sahip olmadığı mesajını veriyor. Yanlış cümleler kurulması, ‘giymezsen üşürsün, düşersin’ gibi. Bu cümleler çok erken yaşta bilinç altında koşullandırma yapıyor. Doğru cümle: ‘Dışarısı soğuk, üşür müsün acaba?’ Aileler hırslarını çocuklarına yansıtıyorlar, herkes başaran lider yetiştirmek istiyor. Teknoloji kullanımının sınırlandırılmaması çocuklarda odaklanamayan dijital beyinler yaratıyor, hiperaktiviteyi de besliyor.

Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/cocuk/cocuk-psikolojisi/dogru-ebeveyn-olmak-icin-bu-tavsiyelere-kulak-verin_19646.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url

7 Kasım 2016 Pazartesi

Öğrenme kapasitesini arttırıyor

tarçın ile ilgili görsel sonucu

Yapılan araştırmalarda, tarçının hafızayı kuvvetlendirdiği ve öğrenme kapasitesini artırdığı ortaya çıktı.


Amerikalı bilim adamları, tarçının hafızayı kuvvetlendirdiğini ve öğrenme kapasitesi artırdığını ortaya çıkardı. 
Chicago kentindeki Rush Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları,  laboratuvar ortamında fareler üzerinde yaptıkları deneylerde düzenli olarak  tarçın verilen farelerin öğrenme kapasitesinin arttığını gözlemledi.
Araştırmayı yöneten Dr. Kalipada Pahan, CREB adlı proteinin hafıza ve  öğrenmede büyük rol oynadığına ve öğrenme güçlüğü yaşayanlarda söz konusu proteinin düşük düzeyde bulunduğuna dikkati çekti.
Metabolizmanın tarçındaki sodyum benzoatı işlediğine ve sodyum  benzoatın da CREB proteini seviyesinin yükselmesine neden olduğunu vurgulayan  Pahan, çalışmanın öğrenme kapasitesini artırmada en kolay ve güvenilir  metotlardan birini ortaya çıkardığını söyledi.
Pahan, “Tarçının, öğrenme kapasitesi düşük öğrenciler üzerinde de benzer sonuçlar vereceğini düşünüyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor.”  dedi.
Araştırma, "Journal of Neuroimmune Pharmacology" dergisinde yayımlandı.

Neurodevelopmental disorders ile ilgili görsel sonucu

Nörogelişimsel bozukluklar
Nörogelişimsel bozukluk, beyin veya merkezi sinir sistemi hasarıyla karakterize, büyümekte olan çocuğun duygu durumunu, öğrenme kabiliyetini ve hafızasını etkileyen anormal beyin fonksiyonu durumudur. İnsan zihni ardışık düzenleme, sosyal düşünme, çevresel düzenleme, motor sistem, dikkat kontrolü, dil, hafıza ve yüksek düşünme olmak üzere sekiz nörogelişimsel sistemden oluşmaktadır.
Nörogelişimsel bozukluklar, bu sistemlerin bir veya daha fazlasının etkilendiği durumları ifade etmektedir. Serebral Palsi, Down Sendromu, otizm, epilepsi,Fragile X Sendromu, Turner Sendromu, fetal alkol sendromu, Rett Sendromu, tüberoz skleroz, nörofibromatozis tip 1, Marfan Sendromu, Williams sendromu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, velokardiofasiyal
sendromu nörogelişimsel bozukluk gösteren durumlardır.

Beyin gelişim bozukluklarının sebepleri hala bilinmemekle birlikte pek çok araştırmacı tarafından öne sürülen sebepler şunlardır: Genetik geçiş, immün bozukluklar, beslenme bozukluğu, fiziksel travma, çevresel toksisite, ilaçlar, bulaşıcı hastalıklar (kızamık, toksoplazma, menenjit, ensefalit) ve şiddetli yoksunluktur.
Bu bozukluklarda hastalığın teşhisine göre farklı semptomlar görülmekle birlikte, genellikle sosyal gelişimde gecikme, iletişim bozukluğu, tekrarlayıcı davranış, anormal yeme alışkanlığı, uyku bozukluğu, seslere hassasiyet ve kas tonusuyla alakalı motor problemler görülmektedir


Otizm Bozukluğu Mitokondriyal DNA’daki Zararlı Mutasyonlarla İlişkilendirildi

autism dna ile ilgili görsel sonucu

Otizm Bozukluğu Mitokondriyal DNA’daki Zararlı Mutasyonlarla İlişkilendirildi
Cornell Üniversitesi’nden Zhenglong Gu’nun raporuna göre, otizm teşhisi konulan çocuklarda zararlı mitokondriyal mutasyon daha fazla gerçekleşiyor. Son yapılan araştırmalar hücrenin enerji santrali konumunda bulunan mitokondrilerdeki bozukluğun otizme neden belirtilse de , bu ilişkinin biyolojik tabanı halen belli değil. Mitokondri bozukluğu ve otizm spektrum bozukluğu arasındaki genetik ilişkiyi görmek isteyen araştırmacılar, otizmli 903 çocuğun mitokondriyal DNA dizilimlerini ve etkilenmeyen anne ve çocukları da inceledi. Araştırmacılar eşsiz bir heteroplazmik mutasyon şablonu keşfettiler. Hem mutant , hem de normal mitokondriyal DNA dizinleri tek bir hücrede bulunuyordu. Otizmli çocuklar, diğer süt kardeşlerine oranla 2 kat daha fazla zararlı mutasyon içeriyordu ve de proteinlerin değişmesine neden olan 1,5 kat daha fazla mutasyon içeriyordu.  Araştırmacılar bu mutasyonlarun anneden ırsi olarak geçebileceğini veya gelişim esnasında  kendiliğinde gerçekleşen mutasyonların bir sonucu olabileceğini belirtiyor. Bilim insanları bu riskin çoğunlukla otizmli çocuklarda , süt kardeşlerine göre daha düşük IQ ve zayıf sosyal davranışlarla olarak kendini gösterdiğini not ediyor. Mitokondriyal DNA’da zararlı mutasyonların taşınması , otizmli çocuklarda nörolojik ve gelişimsel problemlerin çıkmasıyla ilişkilendiriliyor. Çünkü mitokondri metabolizmada merkezi rol oynuyor, bu bulgular çoğunlukla otizmle ve nörogelişim ile ilişkili metabolik bozuklukların anlaşılmasına yardımcı olabilir. Mitokondriyal DNA mutasyon riski yüksek olan aileler değerlendirilerek, bu hastalıkların teşhis ve tedavisi geliştirilebilir. Daha önce otizm teşhis konulan çocuklarda bir veya birden fazla eşlik eden hastalık(co-morbit) ile mitokondriyal fonksiyon bozukluğu ile alakalı araştırmayla oldukça paralele ilerliyor. Gelecekteki araştırmalarda mitokondriyal DNA hasarlarına dair anormallikleri anlamak ve nöro gelişimsel bozukluklara değerlendirmek açısından bu araştırma önem taşıyor. Böylece otizm ve diğer nöro gelişimsel bozuklar için yeni tedaviler ve önleyici stratejiler geliştirilebilir. Kaynak : https://www.sciencedaily.com/releases/2016/10/161028161729.htm Araştırma Referansı : D A Rossignol, R E Frye. Mitochondrial dysfunction in autism spectrum disorders: a systematic review and meta-analysis. Molecular Psychiatry, 2011; 17 (3): 290 DOI: 10.1038/mp.2010.136 Suzanne Goh, Zhengchao Dong, Yudong Zhang, Salvatore DiMauro, Bradley S. Peterson. Mitochondrial Dysfunction as a Neurobiological Subtype of Autism Spectrum Disorder. JAMA Psychiatry, 2014; 71 (6): 665 DOI: 10.1001/jamapsychiatry.2014.179

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, http://www.gercekbilim.com/otizm-bozuklugu-mitokondriyal-dnadaki-zararli-mutasyonlarla-iliskilendirildi/ .

http://www.gercekbilim.com/otizm-bozuklugu-mitokondriyal-dnadaki-zararli-mutasyonlarla-iliskilendirildi/

6 Kasım 2016 Pazar

Çocuklara Lütfen, Teşekkürler ve Günaydın Demeyi Öğretmenin Değeri



Çocuklarımıza "lütfen" ve "teşekkür ederim" sözlerinin pek çok kapı açabileceğini ve saygı görmek için önce etraflarındaki insanlara saygı göstermeleri gerektiğini öğretmeliyiz.

“Teşekkür ederim” demek, karşımızdaki kişiye saygılı davranmak, ve bir şey istediğimizde “lütfen” demek; çocuklarımıza öğretmeye değen asil davranışlardır.
Belki siz de genç neslin bir parçasısınız ve anne babanız çoktan size başkalarına saygı duymayı ve ilgiyle davranmayı öğretti, böylece siz de insanlardan benzer davranışı görüyorsunuz.
Çocuklara bu alışkanlıkları öğretmek çok önemlidir. Böylece gündelik olarak iyi örnek olarak yarınları hepimiz için daha güzel yapacak saygılı toplumsal davranışlar geliştirebilirler.

Çünkü ister inanın ister inanmayın, en küçük jestler evreni duygularla doldurur. Bugün sizleri bu konu hakkında düşünmeye davet ediyoruz. 

Teşekkür ederim demenin gücü çocuklara öğretilmeye değer

Teşekkür ederim, günaydın ve lütfen demek bir kibarlık göstergesinden ötedir.
Aslında, bunlar çocuklara sıradanın ötesinde düşünmeyi ve diğer insanları ve onların ihtiyaçlarını göz önüne almayı öğretir. Bu en fazla 6 yaşına geldiğinde öğrenilmesi gereken bir şeydir.

Çocukların ahlaki gelişimi

Konu çocukların ahlaki gelişimi olduğunda konu hakkında şüphesiz en tanınmış yazar Lawrence Kohlberg‘dir.
Kohlberg, elbette her çocuk arasında sayısız fark olduğunu, hatta kardeşlerin de birbirinden çok farklı olabileceğini; ama çocukların genelde farkındalık, saygı ve diğerlerini tanıma konusunda aynı yolları izlediğini söylüyor.
  • Erken çocukluk dönemi olan 2 ila 5 yaşları arasında, çocuk ödüller ve cezalarla ilerler. Onlar bu dönemde ilgiyi almak ve cezadan kaçınmak için kurallara uymaları gerektiğini öğrenirler.
  • Çocukluğun ikinci döneminde altın çağ başlar. 6 yaş ila 9 yaş arasında bireysel benmerkezcilik oluşur.
  • 8 ila 10 yaşlarına geldiklerinde, çocuklar genelin iyiliği ve diğerlerine saygı duyma sonucunda kendine saygı duymayı öğrenirler.
  • Bu yaşlarda çocukların arkadaşlarına ve kardeşlerine savunmacı bir tavırda yaklaşmaları normaldir, çünkü kendi bireyselliklerinin ötesinde bir farkındalık yaşarlar.
  • Zamanla ergenliğe ulaşacaklardır ve bu süreçte kendini, adaletsizliğin ve saygısızlığın ne olduğunu bilen bireyin oluşması çok önemlidir.

Dünyayla bağlantı kurmayı kolaylaştıran kibarlıklar

Birisi dört yaşındaki bir çocuğa bir hediye verdiğinde, genelde anne ve babalarının sessizce veya arka plandan “Ne diyeceksin?” dediğini duyarız ve sonuçta çocuğun sessiz ve isteksiz cevabı: “Teşekkür ederim”dir.
  • Bunu ne kadar tekrarladığınızın önemi yok: bir süre sonra bu otomatikliğini yitirecek ve çocuk bunun ne anlama geldiğini öğrenecektir.
  • Sınıfta bir şey isterken lütfen dediklerinde arkadaşlarının onlara gülümsediğini görecekler ve teşekkür ettiklerinde, diğer çocuklar da neşeyle karşılık verecektir.
  • Bunların hepsi pozitif duygulardan kaynaklı güçlü bağlantılar kurar.
  • Birisine zorunluluktan teşekkür etmekten spontane bir şekilde isteyerek teşekkür etmeye dönüşen süreç insan hayatını sonuna kadar değiştiren harika bir süreçtir.
  • Pozitif jestler sıcaklık ve ilgi sağlar, ve başkalarına saygı ile yaklaştığınızda her şey çok daha kolay olur. 
Saygıdeğer çocuklar yetiştirmenin gücü
Saygılı ebeveynlik kavramını duymuş olmalısınız. Bu konsept William Sears ve John Bowlby adlı yazarlar tarafından sunuluyor.

Bu enteresan fikir çocuğun çevresine doğal adaptasyonu, empati geliştirmesi ve çevresindeki dünyayı, insanları ve kendilerini daha iyi anlamaları konusuna vurgu yapıyor.
Saygılı ebeveynlik, çocuk ve anne baba arasındaki sağlıklı bağı geliştirmeyi teşvik ediyor, sarılmalar, fiziksel yakınlık, pozitif kelimeler ve sürekli iletişim ile dahası…
Pozitif kelimeler bu tür gelişimin anahtarlarıdır.
Bu yüzden çocuğunuzun eğitimini pozitiflikle doldurmalısınız ve onlara teşekkür ederim, lütfen, günaydın gibi kelimeleri kullanmanın önemini, gücünü ve bilgisini vermelisiniz. 
Saygılı ebeveynler pozitif duyguların negatif duygulardan çok daha etkili olduğunu bilirler. Beyin sürekli hayatta kalmayı öğrenmeye ve daha iyi adapte olmaya yönelik uyarı türleri arar. 

Yani, çocuğunuz ne zaman günaydın, teşekkürler ve lütfen demeyi öğrenirse, pozitif olmayı anlayacak ve bunu yapmayı hiç bir zaman bırakmayacaktır.

Bu kesinlikle hatırlamaya değer.

3 Kasım 2016 Perşembe

DİL GELİŞİMİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

konuşma terapisi ile ilgili görsel sonucu

DİL GELİŞİMİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

1. AŞAMA : Nefes kontrolü alıştırmaları
AMAÇ: Nefes kontrolünü sağlayabilme
Davranışlar :
· 3- 5 saniye süreyle nefesini tutar.
· “Nefes al” komutuyla derin nefes alır, nefesini 20 sn tutar.
· Derin nefes alır, nefesini kontrollü biçimde bırakır.
· Ağız hizasında tutulan kağıdı üfleyerek uçurur.
· Verilen flütü duyulacak şekilde çalar.
· Verilen flütü belirlenen süre kadar çalar.
· Ucuna aparat takılmış balona üfler. (Gergin hale ulaşıncaya kadar)
· Ucuna aparat takılmış balonu şişirir.
· Şişirdiği balonu, ağzında, havasını indirmeden tutar.
2. AŞAMA: Sesiletim yolu kasları ile ilgili koordinasyon alıştırmaları
AMAÇ - 1 : Çene kontrolünü sağlayabilme
Davranışlar:
· 3- 5 saniye süreyle yardımla çenesini açık tutar.
· 3 – 5 saniye süreyle çenesini açık tutar.
· Belirtilen sürede çenesini açık tutar.
· Belirtilen sürede çenesini kapalı tutar.
· Sözel yönerge ile çenesini açar.
· Sözel yönerge ile çenesini kapatır.
· Bağımsız olarak çenesini titretmeden açık tutar ve titretmeden kapatır.
· Model alarak çenesini açar, kapatır, açama kapama hızını ve aralığını modele göre ayarlar.
· Verilen uygun büyüklükteki yiyeceği ısırarak koparır. (havuç, elma vb.)
AMAÇ – 2 : Dudaklarını kontrollü biçimde tutabilme
Davranışlar:
· Yardımla dudaklarını kapalı tutar.
· Dudaklarını istenilen süre kadar kapalı tutar.
· Dudaklarını istenilen süre kadar titretmeden kapalı tutar.
· Verilen uygun nesneyi (pipet, kürdan, abesten) istenilen süre kadar dudaklarıyla yardımla tutar.
· Verilen uygun nesneyi (pipet, kürdan, abesten) istenilen süre kadar dudaklarıyla bağımsız olarak tutar.
· Hijyeni sağlanmış yüzeyleri taklidi öper.
· Verilen sıvıyı yardımla bardaktan içer.
· Verilen sıvıyı dökmeden bardaktan bağımsız olarak içer.
· Bardak içinde verilen sıvıyı pipetle dökmeden içer.
· Verilen uygun büyüklükteki katı yiyeceği dökmeden yer.
AMAÇ – 3 : Dilini kontrollü biçimde kullanabilme
Davranışlar:
· Dilini dışarı çıkarır.
· Dilini yardımla 3 – 5 saniye düz biçimde dışarıda tutar.
· Dilini komutla dışarı çıkarır.
· İstenilen süre kadar dilini düz biçimde dışarıda tutar.
· Çene ve dudaklar kapalı biçimde dilini içeride tutar.
· Sözel yönerge ile dilini sağa doğru dışarı çıkarır.
· Sözel yönerge ile 3 – 5 saniye süre ile dilini sağa doğru çıkararak tutar.
· Sözel yönerge ile istenilen süre kadar dilini sağa doğru çıkararak tutar.
· Sağ dudak kenarına konulan yiyecek parçacığını diliyle alır.
· Sözel yönerge ile dilini sola doğru dışarı çıkarır.
· Sözel yönerge ile 3 – 5 saniye süre ile dilini sola doğru çıkararak tutar.
· Sözel yönerge ile istenilen süre kadar dilini sola doğru çıkararak tutar.
· Sol dudak kenarına konulan yiyecek parçacığını diliyle alır.
· Sözel yönerge ile dilini aşağı doğru çıkarır.
· Sözel yönerge ile dilini aşağı doğru çıkarır, 3 – 5 saniye tutar.
· Sözel yönerge ile dilini aşağı doğru çıkarır, istenilen süre kadar tutar.
· Dudak altına konulan yiyecek parçacığını diliyle alır.
· Sözel yönerge ile dilini yukarı doğru çıkarır.
· Sözel yönerge ile dilini yukarı doğru çıkarır, 3 – 5 saniye tutar.
· Sözel yönerge ile dilini yukarı doğru çıkarır, istenilen süre kadar tutar.
· Dudak üstüne konulan yiyecek parçacığını diliyle alır.
3.AŞAMA: Ses perdesi ile ilgili alıştırmalar.
AMAÇ : Sesin gücünü tonunu ve perdesini ayarlayabilme
KISA DÖNEMLİ AMAÇ: Vokal sesleri anlaşılır ve işitilir biçimde çıkarabilme
Davranışlar:
· “A” sesini çıkarmak için; ağız açıklığını dişler arası baş parmak büyüklüğünde ayarlar.
· “A” sesini çıkarmak için; dudaklar arasını iki parmak büyüklüğünde ayarlar.
· “A” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişlere dokundurur.
· “A” sesini çıkarmak için; dilin ortasını hafif çukur vaziyete getirir.
· “A” sesini ağız açıklığını dişler arası bir baş parmak dudaklar arası iki parmak olacak şekilde dil ucu alt dişe dokunmuş ortasının hafif çukur vaziyette tutarak yardımla çıkarır.
· “A” sesini ağız açıklığını dişler arası bir baş parmak dudaklar arası iki parmak olacak şekilde dil ucu alt dişe dokunmuş ortasının hafif çukur vaziyette tutarak bağımsız olarak çıkarır.
· “O” sesini çıkarmak için; dudaklarını muntazam bir daire yuvarlaklığına getirir.
· “O” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişine temas ettirir.
· “O” sesini çıkarmak için; çenesini birbirine yaklaştırır.
· “O” sesini dudaklarını muntazam bir daire yuvarlaklığına getirir, dil ucu alt dişe temas ettirir. Çenesini birbirine yaklaştırarak nefesini serbest bıraktırarak yardımla çıkartır.
· “O” sesini dudaklarını muntazam bir daire yuvarlaklığına getirir, dil ucu alt dişe temas ettirir. Çenesini birbirine yaklaştırarak nefesini serbest bıraktırarak bağımsız olarak çıkartır.
· “U” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişlerin gerisinde tutar.
· “U” sesini çıkarmak için; dilin gerisini yumuşak damağa doğru kaldırır.
· “U” sesini çıkarmak için; dudaklarını yuvarlak ve kırışık tutar.
· “U” sesini çıkarmak için; dudaklarını ileri doğru uzatır.
· “U” sesini çıkarırken; dil ucunu alt dişlerin gerisinde, dil gerisi yumuşak damağa doğru kalkıp, dudaklar yuvarlak kırışık ve ileri doğru uzanmış vaziyette nefesini serbest bırakır.
· “I” sesini çıkarmak için; dilini geriye çeker.
· “I” sesini çıkarmak için; dil kaslarını gergin tutar.
· “I” sesini çıkarmak için; dil gerisini yumuşak damağa doğru kaldırır.
· “I” sesini çıkarmak için; dudaklarını kenarlara doğru çeker.
· “I” sesini çıkarırken; dilini geriye, dil gerisini yumuşak damağa doğru kaldırır, dudakları kenarlara doğru çekerek nefesini serbest bırakır.
· “E” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişlere dokundurur.
· “E” sesini çıkarmak için; dil önünü sert damağa doğru kaldırır.
· “E” sesini çıkarmak için; dudaklarını kenara doğru çeker.
· “E” sesini çıkarmak için; ağız açıklığını bir parmak yüksekliğinde ayarlar.
· “E” sesini çıkarırken; dil ucunu alt dişe, dil önünü sert damağa dokundurur, dudaklarını kenarlara doğru çekerek ağız açıklığını bir parmak yüksekliğinde ayarlar nefesini serbest bırakır.
· “İ” sesini çıkarmak için; ağız ve dil kaslarını gergin tutar.
· “İ” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişlerin gerisine yapıştırır.
· “İ” sesini çıkarmak için; dil önünü sert damağa yapıştırır.
· “İ” sesini çıkarmak için; dudakları yayvan konuma getirir.
· “İ” sesini çıkarmak için; dişlerini kapalı konumda tutar.
· “İ” sesini çıkarırken; ağız-dil kaslarını gergin, dilini alt dişlerinin gerisinde sert damağa yapışmış, dudaklarını yayvan, dişlerini kapalı konumda tutarak nefesini serbest bırakır.
· “Ü” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişlerin gerisine yapıştırır.
· “Ü” sesini çıkarmak için; dudaklarını yuvarlak ve kırışık tutar.
· “Ü” sesini çıkarmak için; dilin gerisini yumuşak damağa doğru kaldırır.
· “Ü” sesini çıkarırken; dil ucunu alt dişlerin gerisine yapıştırır, dudaklarını yuvarlak ve kırışık tutar, dilin gerisini yumuşak damağa doğru kaldırarak nefesin serbest tutar.
· “Ö” sesini çıkarmak için; dil ucunu alt dişlere dokundurur.
· “Ö” sesini çıkarmak için; dilini gergin hale getirir.
· “Ö” sesini çıkarmak için; dilini yumuşak damağa doğru kaldırır.
· “Ö” sesini çıkarmak için; ağzını açık tutar.
· “Ö” sesini çıkarmak için; dudaklarını yuvarlak konuma getirir.
· “Ö” sesini çıkarırken; dil ucunu alt dişe dokundurur, gergin hale getirerek yumuşak damağa doğru kaldırarak ağız açık ve dudaklar yuvarlak konumda nefesini serbest bırakır.
SES PERDESİ, ESNEKLİĞİ VE TONLAMA İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALAR:
Konuşmanın Meydana Gelişi:
Konuşmanın meydana gelişi ile ilgili organlar yalnızca dudaklar ve dil değildir. Ses organları; diyafram, akciğerler, nefes borusu, gırtlak (ses telleri dahil) boğaz, burun ve ağızdır. Bütün bu organlar akciğerlerden dudaklara kadar uzan bir tüp biçiminde yer almaktadır. Tüpün gırtlağın üzerindeki yer alan kısmı ses iletim yolu olarak isimlendirir. Gırtlak, burun, ağızdan itibaren ses yolunun şekli dilin, dudakların ve diğer parçaların hareketin sebebiyle çok çeşitli olabilir. Konuşmanın meydana gelebilmesi için gerekli olan enerji kaynağı, nefes verdiğimiz zaman ciğerlerden çıkan hava akımıdır.
Sesin Perdesi İle İlgili Çalışmalar:
Sesin perdesi ile ilgili bozukluklar, konuşma sesini güç ve ton yönünden de etkiler. Bu bakımdan ses perdesi bozuklukları yönünden durması gerekir. Olması gerekenden fazla tiz ses, ses bantlarının rahat kullanılmamasından kaynaklanır. Bu bakımdan konuşma dilimizde hangi sesleri olağan dışı tiz ve pes çıkarıldığını belirleyerek gevşetme çalışmaları yapılması gerekir.
Çocuk Tiz Ses Çıkarıyorsa;
a-) Artikülasyon tekniği ile uzun bir “a” sesi çıkartılır. Böylece tizlik seviyesi bulunur.
b-) Öğretmen kendisi öğrencinin çıkardığı perdeye yakın uzun bir “a” çıkarır, öğrencinin bu sesi duyması sağlanır. Öğrenci dinlerken öğretmen çıkardığı bu sesi pesleştirir. Aradaki fark öğrenciye anlatılır.
c-) Örnek sesi çocuğun taklit etmesi istenir.(tizden pese doğru çıkartılan ses )
d-) Uygun peslikte bir ses çıkarma başarıldığında bu ses esas alınarak diğer seslere bağlama çalışması yapılır.
Çocuk Olağan Dışı Pes Ses Çıkarıyorsa;
a-) Tiz ses çalışmasındaki aşamalar tersine yapılır.
b-) Gırtlağa parmakla iki yandan bastırılarak gergin hale getirilir, böylece gergin durumda çıkarılan ses tiz olur.
Sesin Esnekliğiyle İlgili Çalışmalar:
Konuşma sesi esnekliği üç ayrı yönden ele alınır. Bunlar hız, duraklama ve monotonluktur.
A-HIZ: Olağan dışı hızla yapılan konuşmalar aynı olumsuz etkiyi yapar. Bu nedenle konuşma hızının önemi anlatılıp konuşma alıştırmalarıyla pekiştirilir.
B- DURAKLAMA:Konuşmalardaki olağan dışı duraklamalarda dinleyen üzerinde olumsuz etkiler yapar. Duraklamalar süre bakımından da fazlalık için kullanıldığı gibi yersiz duraklamalar içinde kullanılır. Konuşmalarda duraklamanın önemi de çocuğa anlatılır, pekiştirilir.
C- MONOTONLUK: Monotonluk aynı hızla aynı şiddet aynı perde ve vurgusuz konuşmalar için kullanılan bir terimdir. Kelimelerdeki vurgulara dikkat çekmenin önemi anlatılarak pekiştirilir.