31 Mayıs 2016 Salı

SPORLA UĞRAŞAN ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL BECERİLERİ ARTIYOR



YAPILAN ARAŞTIRMA SPORUN HAFIZAYI GÜÇLENDİRDİĞİNİ ORTAYA KOYDU.



Yapılan araştırmayla düzenli olarak sporla uğraşan çocukların hafızasının daha güçlü olduğu belirlendi. ABD'deki Illinois Üniversitesi'nden bilim adamlarının araştırması, ilk kez spor ve beyindeki beyaz madde arasında bağlantı bulunduğunu ortaya koydu. 9-10 yaşındaki bazı çocukların beyin görüntülerini inceleyen bilim adamları, spor yapanların beynindeki beyaz maddenin daha fazla ve yoğun olduğunu saptadı. Beyaz maddenin beynin farklı bölgelerindeki bağlantıların güçlenmesini, dolayısıyla bilişsel becerilerin artmasını sağladığını vurgulayan bilim adamları, bir sonraki aşamada düzenli olarak yeni bir spor dalıyla uğraşmaya başlayan çocukların beynindeki beyaz maddenin artıp artmadığını inceleyecek. 
AA

Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/cocuk/cocuk-sagligi/sporla-ugrasan-cocuklarin-bilissel-becerileri-artiyor_16026.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url

23 Mayıs 2016 Pazartesi

HİPERLEKSİ



5 yaşından önce okuma yazma öğrendiyse...

Anne - babalar dikkat! Çocuğunuz 5 yaşından önce okuma yazma öğrendiyse ‘Hiperleksi’ hastası olma riski taşıyor.

Konuyla ilgili bilgiler veren Psikolojik Danışma Birimi Psikoloğu Yrd. Doç. Dr. Mesud Yalçın Güzel, 5 yaşından önce okumayı öğrenen ve sayı saymayı beceren çocukların ‘Hiperleksi’ hastası olma riski taşıdığını söyledi.

‘Hiperleksi’nin erken gelişen okuma becerisi ve bunun yanında dil problemleri, öğrenme ve sosyalleşme yeteneğinde sorunları olan çocuklara verilen genel bir ad olduğunu kaydeden Güzel “Bu tip çocuklar çeşitli şikayetlerle kliniklere ve danışma merkezlerine geldiklerinde genelde otizm, asperger davranış bozuklukları ile karıştırılır. Hatta bu çocuklar arasında üstün yetenekli çocuklar bile bulunmaktadır.

Erken okuma yeteneği genelde görsel öğrenme tarzındadır. Başlangıçta okuduklarını anlamadıkları halde anlamanın daha sonra oluştuğu görülür. Bir eğitim almadan 5 yaşından önce okumayı öğrenebilirler fakat dilde ve sosyal ilişkilerde güçlükleri vardır. Bu çocuklar cümle içindeki yapısal ve anlamaya ilişkin ipuçlarını yakalamakta güçlük yaşarlar” dedi.

Hiperleksik olan çocukların bazı ipuçları ile kendilerini ele verdiğini kaydeden Güzel “En başta okumaya erken başlarlar. 3 yaşında okumayı öğrenirler. Yazılı kelimeler çok dikkatini çeker. Televizyondaki Çarkıfelek veya kelime bulma tipi Yarışma programlarındaki kelimeleri anında öğrenir başka zaman aynı kelimeyi okurlar. Ebeveynlerini şaşırtırlar. Anne ve babası onu üstün zekalı zannederler. Dil öğrenme bozuklukları baş gösterir. İlk konuşmaları ‘Ekolali’ şeklinde yansıtmalıdır.

Harflere, sayılara ve şarkı sözlerine karşı iyi bir işitsel hafızaları olduğu gibi iyi bir görsel hafızaları da vardır. Tek kelimeleri anlamaları cümleyi anlamalarına göre daha iyidir Tekrarlayıcı ve kendilerine has kelime ve cümlecikler kullanırlar. Konuşması normal bile olsa konuşmayı başlatma ve sürdürmede sorunları vardır.

Sosyalleşmede yaşanan problemler ise gruba uyumda zorlanma, yaşıtlarıyla arkadaşlık kuramama, yüksek sesli makinelere karşı duyarlılıktır. Dilde gelişme oldukça bu davranış gecikmeleri de azalmaktadır. Bu çocukların bir kısmı ilk başlarda otistik bozukluğa benzer davranışlar gösterebilir, ritüalistik tekrarlanan davranışlarda bulunurlar. Aşırı ısrar, bir duygusal durumdan diğerine geçiş de zorlanmalar, öfke nöbetleri gibi” ifadelerini kullandı.

“HİPERLEKSİLİ ÇOCUKLAR ÇOĞUNLUKLA ERKEKTİR”



Yrd. Doç. Dr. Mesud Yalçın Güzel, Hiperleksili çocukların çoğunlukla erkeklerden oluştuğuna dikkat çekerek “Davranışsal ve sosyal anormallikleri vardır. Dili anlamada iletişim sorunu yaşarlar. 5 yaşından önce okurlar ve kelimeler karşısında büyülenmiş gibi bir davranış gösterirler.

Tüm hiperleksik çocuklar kelimeleri bütün olarak tanır. Bazı hiperleksik çocuklar kelimeyi daha önce bir yerde görmeseler de okuyabilirler. Bazıları logolara aşırı ilgi duyar. Hiperleksi özelliği olan çocuklar genelde ilk kelimelerini 12. ayda söylerler ve bu kelimeler genellikle tren, kamyon, araba vb. gibi ilgi duydukları kelimelerdir.

Harfler ve sayılarla çok ilgilendikleri hatta bunlar karşısında büyülenmiş gibi davranırlar. Sayıları ve alfabenin harflerini sayabilirler, kolayca şarkıları ezberleyebilirler. Dilde 18. aya doğru bir gerileme olmakta ve bu 24. aya kadar sürebilmektedir. Dil gelişimi normal yaşıtlarına göre daha geç gerçekleşir” diye konuştu.

“Bu çocuklar görsel mekanik Oyuncakları severler. Özellikle tren araba gibi oyuncaklara ilgi fazladır” diyen Güzel “Televizyonda özellikle Çarkıfelek gibi programlara kilitlenirler. Bu programlar gibi içinde çok fazla sayıda harf, sayı ve kelime görselleri okumalarını artırır. Evdeki eşyaların aynı yerlerde kalması konusunda ısrarcı davranırlar. Yine bir yere giderken hep aynı yolu kullanmak isterler başka bir yoldan gitme konusunda direnirler. Öfke patlamalarında sözel olarak sakinleşmezler, bir şekilde dikkatleri ilgi duyduğu başka bir tarafa çekilmeye çalışılmalı ya da müzik kullanılmalıdır. Genellikle arkadaşlık ilişkileri kurmada zorluk çekerler.

Oyun oynayan yaşıtlarının yanına gitse bile nadiren bir konuşma veya ilişki başlatabilirler. Dinlemede seçicilik gösterirler. Yanındaki bir şeyi dinlemiyorken diğer odada ilgilerini çekebilecek hafif bir sesi işitebilirler. Dinlemedeki bu seçicilik önemlidir.

Zeki ve sevimli bir görünümleri vardır. Oyuncaklarla oynarken mekanik olanları yada puzzle’ı tercih edeceklerdir. Bu çocukların ince motor becerilerinde herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Okuduğunu anlama sözel dil ile ilişkilidir. Erken yaşlarda yazılı soruları ve bilgileri daha iyi anlarlar. Erken okuma, yüksek işlevli otistik bozuklukta da görülebilmektedir. Pek çok hiperleksi özelliği olan çocuk 4,5-5 yaşlarında dil gelişimlerinde ilerleme gösterirlerken sosyal iletişimdeki bozukluk bazen kalıcı haldedir” şeklinde konuştu.

Hiperleksik çocukların erken yaşlarda, otizme benzer pek çok tipik davranış gösterebildiğini de vurgulayan Güzel “Bunlar tekrarlanan, ritüalistik davranışlar, duyusal hassasiyet (gürültü, dokunma ve koku gibi) artmış duyarlılık, öfke patlamaları, yaygın anksiyete ve anormal korkulardır. Bu davranış anormallikleri 4,5-5 yaşında dilin gelişimi ile azalır.

Bu çocuklar sevecen, sıcak çocuklardır ve yetişkinler ile daha iyi bir iletişim kurarlar. 5 yaşından itibaren eğitici oyunlara katılabilirler. Her ne kadar normal bir okula gidebilseler de eğitimlerinde küçük değişikliklerle anne-babalar uzman bir psikolog tarafından yönlendirilirse özel eğitimle çok iyi netice alabilirler” tavsiyesinde bulundu.

Epidermolozis Bülloza Nedir? (Kelebek Çocuk Hastalığı Belirtileri)


Epidermolozis bülloza (Epidermolysis bullosa) veya kelebek hastalığı olarak bilinen deride ve mukozada (ağız içi, genital bölge, anal bölge, göz, burun, nefes yolu, yemek borusu) gibi vücut bölgelerinde içi su dolu kabarcıklar (bül) oluşumu ile kendini gösteren bir hastalıktır.
İçi su dolu kabarcıklar (büller) çoğunlukla o bölgeye uygulanan (bası, çarpma, dokunma gibi benzer durumlardan) sonra ortaya çıkar. Epidermolozis bülloza genellikle genetik bir hastalıktır. Bu hastalık bazen akraba evliliği ya da diğer nedenlere bağlı ve benzer hastalıklar şeklinde de görülür.
Hastalık deriyi deri altına bağlayan yapıları oluşturan liflerdeki maddelerin bazılarının eksik yapımına bağlı gelişir. Bu bağlar çok hafif bir darbe ile kopar ve deri altında oluşan boşluğa çevre dokulardan sıvı sızarak bül gelişimine sebep olur. Hastalık kalıtsal olduğu için kişinin yaşamı boyunca devam eder. Epidermolozis bülloza tedavisinde henüz kalıcı bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.

EPİDERMOLOZİS BÜLLOZA TÜRLERİ

Epidermolozis bülloza genellikle 3 ana grupta değerlendirilir. Bunlar epidermolozis simpleks (EBS), jonksiyonel epidermolozis bülloza (JEB), distrofik epidermolozis bülloza (DEB)'dir.
Epidermolozis simpleks nedir? : Epidermolozis simpleks görülme sıklığı yaklaşık 1 milyon canlı doğumda 6 ile 30 arasında olduğu tahmin edilmektedir. EBS'nin tüm formları mekanik sürtünme ve travma sonrası büllerin oluşumu ile karakterizedir. Bu durumda deri ayrışması daha yüzeyseldir.
Jonksiyonel epidermolozis bülloza (JEB) nedir? : Dermo-epidermal bileşkenin lamina lusidasında ayrışma ile karakterize otozomal resesif kalıtılan mekanobülloz bozukluktur. Epidermolozisin bu tipinde deri ayrışması üst deri ile alt derinin birleşme yerinde meydana gelir.
Distrofik epidermolozis bülloza nedir? : Dominant ve resesif olmak üzere iki formu vardır. Dominant formda belirtiler resesif forma göre daha hafif seyreder. Hastalıktan etkilenen bireyler genellikle sağlıklı ve normal yapıdadır ve bül oluşumu sınırlıdır. Epidermolozisin bu tipinde deri ayrışması üst derinin altında alt derinin içinde olur ve yaralar derin olur ve iz bırakır.

EPİDERMOLOZİS BÜLLOZA BELİRTİLERİ

Epidermolozis bülloza belirtileri hastalığın tipine ve yerleşim yerine göre değişiklik gösterebilir. Çocuğun her tarafında dokunmakla bile yaraya dönüşen büller oluşabilir. Bu çocuklarda küçük bir temas bile büyük yaralara yol açabilir.
Bu çocuklar güneşe çıkamaz. Bu rahatsızlık bazı hastalarda iç organları da etkilemektedir. Epidermolozis bülloza hastalığı hem hastaların hemde hastanın yakınlarının yaşamını olumsuz etkiler.
Bu hastaların dillerinde yapışıklık meydana gelebilir ve beslenme sondası ile beslenmek zorunda kalabilirler. Bazı epidermolozis büllozalı çocuklarda kaşıntı olur ve kaşıdıkça vücudunda daha fazla yara oluşur. Tırnaklar zamanla kalmayabilir. Ayaklar birbirine yapışabilir.

EPİDERMOLOZİS BÜLLOZA TEŞHİSİ

Epidermolozis teşhisinde çocukta görülen büller oldukça yardımcıdır. Teşhiste klinik muayene, çocukta görülen
Epidermolozis tanısı konulan hastanın tedavisinde yara bakımı beslenmesi, gelişebilecek enfeksiyonların tedavisi, tümör ve kanser gelişiminin takibi ve tedavisi, ağız ve yemek borusunda oluşan yaraların tedavisi, göz lezyonlarının takip ve tedavisi, hastaların bakımı ve takibi, gereken durumlarda cerrahi tedavi yöntemleri gibi yöntemler vardır.
Yaralar her zaman temiz tutulmalı ve yara içinde toz, krem, iplik ve benzeri yabancı maddeler bırakılmamalıdır.
Hastalarda derideki mikrop üreyebilecek alanlar temiz tutulmalı ve gereken durumlarda deriye sürülen antibiyotik kremler kullanılmalı ve yara örtüleri ile yaraların üzeri örtülmelidir.
Uzun süreli yaralarda tümör veya kanser gelişebilir. Bu tümörlerin çevre dokulara yayılma riski çok yüksek değildir.
Ağız içinde sık sık pamukçuk oluşabilir. Bu tür lezyonların oluşmasını azda olsa önlemek için ağız bakımı önemlidir. Gereken durumlarda ağız bakımı için salin solüsyonu ya da karbonatlı su ile ıslatılmış pamuklar ile çocuğun ağzının içi sakince silinebilir. Yumuşak diş fırçaları kullanılmalıdır. Ağız ve diş bakımı için sık muayene gereklidir. Yutma güçlüğü ve diğer şikayetler için cerrahi tedavi ya da ilaç tedavisi uygulanabilir.
Göz ve göz kapağı enfeksiyonları gelişebilir. Göz yaşı damlaları, göz damlaları kullanılabilir. Bazı durumlarda göz kapağı estetik cerrahisi uygulanabilir. Göz korneasında ülserler oluşabilir. Göz sorunları için antibiyotik göz merhemleri ve sikloplejik ilaçlar kullanılabilir. Göz yaşı kanallarında tıkanmalar oluşabilir.
Hastaların beslenmesinde kalori ve protein ihtiyacı yeterli oranda karşılanmalıdır.
Yaygın yaraları olan hastalar hastane koşullarında takip ve tedavi edilir. Evde bakılacak hastalar için ailenin eğitim alması önemlidir.
Yemek borusu tıkanmış, daralmış hastalarda yemek borusu ameliyatı gerekebilir. Beslenme sorunu olan çocuklarda bazen beslenme sondası takılabilir. Ellerde gelişebilecek yapışıklıklar için plastik çocuk cerrahisi uygulanabilir.
Deri kanseri gelişen hastalarda cerrahi tedaviler uygulanabilir. Bazı hastalarda yapay deri tedavileri uygulanır. Son yıllarda protein ve gen tedavileri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.
Kısacası epidermolozis bülloza (kelebek çocuk hastalığı) tedavisinde takip ve tedavi ömür boyu devam eder. Tedavi sürecinde ailenin bilinçli olması, doktorların deneyimi ve ekip uyumu çok ama çok önemlidir.
Epidermolozis tanısı konulan hastanın tedavisinde yara bakımı beslenmesi, gelişebilecek enfeksiyonların tedavisi, tümör ve kanser gelişiminin takibi ve tedavisi, ağız ve yemek borusunda oluşan yaraların tedavisi, göz lezyonlarının takip ve tedavisi, hastaların bakımı ve takibi, gereken durumlarda cerrahi tedavi yöntemleri gibi yöntemler vardır.
Yaralar her zaman temiz tutulmalı ve yara içinde toz, krem, iplik ve benzeri yabancı maddeler bırakılmamalıdır.
Hastalarda derideki mikrop üreyebilecek alanlar temiz tutulmalı ve gereken durumlarda deriye sürülen antibiyotik kremler kullanılmalı ve yara örtüleri ile yaraların üzeri örtülmelidir.
Uzun süreli yaralarda tümör veya kanser gelişebilir. Bu tümörlerin çevre dokulara yayılma riski çok yüksek değildir.
Ağız içinde sık sık pamukçuk oluşabilir. Bu tür lezyonların oluşmasını azda olsa önlemek için ağız bakımı önemlidir. Gereken durumlarda ağız bakımı için salin solüsyonu ya da karbonatlı su ile ıslatılmış pamuklar ile çocuğun ağzının içi sakince silinebilir. Yumuşak diş fırçaları kullanılmalıdır. Ağız ve diş bakımı için sık muayene gereklidir. Yutma güçlüğü ve diğer şikayetler için cerrahi tedavi ya da ilaç tedavisi uygulanabilir.
Göz ve göz kapağı enfeksiyonları gelişebilir. Göz yaşı damlaları, göz damlaları kullanılabilir. Bazı durumlarda göz kapağı estetik cerrahisi uygulanabilir. Göz korneasında ülserler oluşabilir. Göz sorunları için antibiyotik göz merhemleri ve sikloplejik ilaçlar kullanılabilir. Göz yaşı kanallarında tıkanmalar oluşabilir.
Hastaların beslenmesinde kalori ve protein ihtiyacı yeterli oranda karşılanmalıdır.
Yaygın yaraları olan hastalar hastane koşullarında takip ve tedavi edilir. Evde bakılacak hastalar için ailenin eğitim alması önemlidir.
Yemek borusu tıkanmış, daralmış hastalarda yemek borusu ameliyatı gerekebilir. Beslenme sorunu olan çocuklarda bazen beslenme sondası takılabilir. Ellerde gelişebilecek yapışıklıklar için plastik çocuk cerrahisi uygulanabilir.
Deri kanseri gelişen hastalarda cerrahi tedaviler uygulanabilir. Bazı hastalarda yapay deri tedavileri uygulanır. Son yıllarda protein ve gen tedavileri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.
Kısacası epidermolozis bülloza (kelebek çocuk hastalığı) tedavisinde takip ve tedavi ömür boyu devam eder. Tedavi sürecinde ailenin bilinçli olması, doktorların deneyimi ve ekip uyumu çok ama çok önemlidir.
 belirtiler, aile öyküsü, deri biyopsisi, kan tahlilleri, enfeksiyon şüphesi olan yaralı bölgelerden bakteri kültürü, görüntüleme yöntemleri, hastanın genetik bozukluğunun saptanması gibi teşhis yöntemleri kullanılır.
Epidermolozis bülloza teşhisinde deri biyopsisi : Deri biyopsisi içi üç ayrı biyopsi örneği alınır. Bu örnekler, ışık mikroskopik incelemede, elektron mikroskopik incelemede, immüflorasan incelemelerde kullanılır.
Epidermolozis bülloza teşhisinde kan testleri : Kan tahlillerinde tam kan sayımı anemi gelişimini takibi ve enfeksiyon riskleri için yapılır. Bunların yanı sıra kanda bulunan demir depoları da değerlendirilir.
Epidermolozis bülloza teşhisinde bakteri kültürü : Yaralardan ve şüpheli alanlardan (boğaz, burun, idrar ve benzeri) alınan örneklerden bakteri kültürü ve antibiyogram (hangi antibiyotiğin üreyen mikroba karşı etkili olduğunun belirlenmesi) işlemi yapılır. Çocukta yüksek ateş (38 derece) iken kan örneklerinden de kültür ve antibiyogram alınır.
Epidermolozis bülloza teşhisinde görüntüleme yöntemleri : Yemek ya da soluk borusunun tutulumuna bağlı bulgular (öksürük, yutma güçlüğü, solunum güçlüğü gibi) var ise üst sindirim sistemi endoskopisi ve solunum yolları bronkoskopi yapılır. Akciğer enfeksiyonu riski var ise akciğer grafisi de çekilebilir.
Epidermolozis bülloza teşhisinde beslenmenin değerlendirilmesi : Serum albumin, protein düzeyleri takip edilebilir. Çocuğun boyu, kilosu, gelişimi takip edilir.
Epidermolozis bülloza teşhisinde genetik bozukluğun saptanması : Genetik bozukluğun ortaya konulması için hastadan ve hastanın birinci derece yakınlarından kan örnekleri alınarak genetik testler yapılır. Yapılan tetkiklerden sonra hastalığın genetik olup olmadığı, ailenin hangi çocuklarında hastalığı taşıma riskinin olup olmadığı anne ya da babada hastalık genlerinin varlığı, daha sonra yapacakları çocuk veya çocuklarda hastalığın olup olmayacağı meydana çıkarılır.
Epidermolozis bülloza hastalığının doğum öncesi teşhisi : Irsi (genetik) bozukluk meydana çıkarıldıktan sonra yeniden hamile kalınır ise hamileliğin ilk iki ayı içinde (9'uncu haftada) rahim içinden alınacak örnekler ile doğacak çocuğun hasta olup olmayacağı tahmin edilebilir. Bebeğin hastalıklı doğacağı göz önünde bulundurularak ailenin de isteği doğrultusunda bebek tıbbi yöntemler ile alınır.

EPİDERMOLOZİS BÜLLOZA TEDAVİSİ

Epidermolozis tanısı konulan hastanın tedavisinde yara bakımı beslenmesi, gelişebilecek enfeksiyonların tedavisi, tümör ve kanser gelişiminin takibi ve tedavisi, ağız ve yemek borusunda oluşan yaraların tedavisi, göz lezyonlarının takip ve tedavisi, hastaların bakımı ve takibi, gereken durumlarda cerrahi tedavi yöntemleri gibi yöntemler vardır.

Yaralar her zaman temiz tutulmalı ve yara içinde toz, krem, iplik ve benzeri yabancı maddeler bırakılmamalıdır.

Hastalarda derideki mikrop üreyebilecek alanlar temiz tutulmalı ve gereken durumlarda deriye sürülen antibiyotik kremler kullanılmalı ve yara örtüleri ile yaraların üzeri örtülmelidir.

Uzun süreli yaralarda tümör veya kanser gelişebilir. Bu tümörlerin çevre dokulara yayılma riski çok yüksek değildir.

Ağız içinde sık sık pamukçuk oluşabilir. Bu tür lezyonların oluşmasını azda olsa önlemek için ağız bakımı önemlidir. Gereken durumlarda ağız bakımı için salin solüsyonu ya da karbonatlı su ile ıslatılmış pamuklar ile çocuğun ağzının içi sakince silinebilir. Yumuşak diş fırçaları kullanılmalıdır. Ağız ve diş bakımı için sık muayene gereklidir. Yutma güçlüğü ve diğer şikayetler için cerrahi tedavi ya da ilaç tedavisi uygulanabilir.

Göz ve göz kapağı enfeksiyonları gelişebilir. Göz yaşı damlaları, göz damlaları kullanılabilir. Bazı durumlarda göz kapağı estetik cerrahisi uygulanabilir. Göz korneasında ülserler oluşabilir. Göz sorunları için antibiyotik göz merhemleri ve sikloplejik ilaçlar kullanılabilir. Göz yaşı kanallarında tıkanmalar oluşabilir.

Hastaların beslenmesinde kalori ve protein ihtiyacı yeterli oranda karşılanmalıdır.

Yaygın yaraları olan hastalar hastane koşullarında takip ve tedavi edilir. Evde bakılacak hastalar için ailenin eğitim alması önemlidir.

Yemek borusu tıkanmış, daralmış hastalarda yemek borusu ameliyatı gerekebilir. Beslenme sorunu olan çocuklarda bazen beslenme sondası takılabilir. Ellerde gelişebilecek yapışıklıklar için plastik çocuk cerrahisi uygulanabilir.

Deri kanseri gelişen hastalarda cerrahi tedaviler uygulanabilir. Bazı hastalarda yapay deri tedavileri uygulanır. Son yıllarda protein ve gen tedavileri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.

Kısacası epidermolozis bülloza (kelebek çocuk hastalığı) tedavisinde takip ve tedavi ömür boyu devam eder. Tedavi sürecinde ailenin bilinçli olması, doktorların deneyimi ve ekip uyumu çok ama çok önemlidir.


20 Mayıs 2016 Cuma

Babetteki büyük tehlike!



Özellikle gelişme çağındaki çocukların ayaklarında, dizlerde ve kalçada bozukluklara neden olan babet hakkında açıklama yapıldı.


Çocuklar arasında kullanımı giderek yaygınlaşan babet tipi  ayakkabıların ileriki yaşlarda dizlerde aks, kalçalarda eklem bozuklukları ve  topuk dikeni gibi hastalıklara neden olabileceği belirtildi .
Ayak  sağlığı uzmanı Çırak: "Topukları kavramayan babet tipi ayakkabılar,  yeni neslin patolojik sorunlarının artmasına neden oluyor"

Çocuklar arasında kullanımı yaygın olan  babet tipi ayakkabıların ilerleyen yaşlarda dizlerde aks, kalçalarda eklem  bozuklukları ve topuk dikenine neden olabileceği belirtildi.

Fransa'da Podoloji eğitimini tamamlayan, Türkiye'nin ilk ayak sağlığı  uzmanlarından Mehmet Çırak, çocuklar için doğru ayakkabı seçiminin püf  noktalarını AA muhabirine anlattı.

Çocuklarda ayakkabı seçiminde yetişkinlere büyük görev düştüğünü,  ayakları esnek olduğu için birçok çocuğun ayakkabının küçük geldiğini fark  etmediğini söyleyen Çırak, ebeveynlerin düzenli olarak ayakkabının içini kontrol  etmesi gerektiğine dikkati çekti.

Çırak, özellikle kırık tırnak uçlarının "ayakkabıların küçük  geldiğini" gösteren bir ipucu olduğuna işaret ederek çocuk ayakkabılarının  mutlaka topuk etrafını sarması gerektiğinin altını çizdi.

Mehmet Çırak, "Ayakkabı, çocuğun ayağına gerçekten uygun olmalı. Topuk  etrafını saran bölüm sert olmalı. Bağcıklı ya da cırt cırtlı ayakkabı  kullanılabilir, önemli olan bileğin iyi tutulmasıdır. Topuğun etrafı sert olmalı,  ayak parmakları ise rahat etmelidir" dedi.

Havaların soğuk olduğu günlerde botların tercih edilebileceğini, spor  ayakkabısında ise kauçuklu, havalı olanların seçilebileceğini belirten Çırak,  ayakkabının amacına uygun kullanılması gerektiğini söyledi.

"Ucuz ama sağlıksız"
Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kullanımı yaygın olan babet  türü ince ayakkabıların topukları sarmadığını vurgulayan Mehmet Çırak, bu nedenle  ortaya çıkacak bir sorunun diz ve kalçada da bozukluklara neden olabileceğine  işaret etti.

Çırak, çocuk ayakkabı seçiminde yapılmaması gerekenleri de şöyle  anlattı:
"Babetlerden uzak durulmalı. Bu tür ayakkabılar ucuz ve çok yaygın.  Çocuklar da diğer arkadaşlarından etkileniyor ve onlar gibi görünmek, babet  giymek istiyor. Topukları kavramayan ve son 7-8 yıldır çok Moda olan babetler bir  jenerasyonda patolojik sorunların artmasına neden oluyor. Yetişkin dönemde  dizlerdeki aks bozukluğu, kalçalardaki eklem bozukluğu, topuk dikeninin de nedeni  budur. "

Mehmet Çırak, parmak arası terlik ve yalın ayak dolaşmanın da benzer  sorunlara yol açabileceğini sözlerine ekledi.
http://www.milliyet.com.tr/

16 Mayıs 2016 Pazartesi

ÇOCUKLARDA DİL GELİŞİMİ İÇİN DOĞRU EBEVEYN TUTUMLARI



PEK ÇOK FARKLI STRATEJİ KULLANILARAK ÇOCUĞUN DİL GELİŞİMİ DESTEKLENEBİLİR.

Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Çağdaş Karsan

Çocuklarda dil gelişiminin desteklenmesinde farklı stratejilerin kullanabileceğini söyleyen Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Çağdaş Karsan, bu stratejileri örneklendiriyor. Çocuklarda dil gelişimi pek çok farklı strateji kullanılarak desteklenebilir. Bunlardan bazıları anne babalar tarafından doğal olarak uygulanmaktadır. Şimdi sizlerle bu stratejilerden çok faydalı olduğunu düşündüğüm 6 tanesini paylaşmak istiyorum: 

İYİ BİR İLETİŞİM PARTNERİ OLUN 
Değer verdiğimiz bir insanla iletişim kurmak isteriz. Bir bebek kendini güvende hissedip sevildiğini gördüğünde iletişim kurmak ister. Bebekler iletişim kurmaktan keyif aldıklarında, kurulan iletişim sevgi dolu ve samimi olduğunda daha çok etkileşim kurmak isterler. 

CEVAP VERİN VE SIRA ALIN 
Bebeğiniz ses çıkardığında veya çocuğunuz bir sözcük kullandığında ona cevap verip onun tekrar sıra alarak sözel iletişim kurması için bekleyin. Çok konuşarak ve çocuğa sözel tepkiler verme fırsatı tanımayarak sohbeti kendi kontrolünüz altına almaya çalışmayın. Aksine, etkileşiminizde eşit olarak sıra almaya özen gösterin, çocuğun temposuna ayak uydurmaya çalışın. 

SÖZEL OLMAYAN İLETİŞİME DE ÖNEM VERİN 
Konuşamayan bir bebek de size bir şeyler anlatmaya çalışabilir. Bir mırıldanma, bebeğin yorulduğu ya da sıkıldığı anlamına gelebilir. Bazen bebeğin kafasını çevirmesi, etkileşimi sonlandırma isteğini belirtebilir. Ebeveynler çocuklarının sözel olmayan bu gibi tepkilerini anlayıp uygun tepkiler verdiklerinde çocukları onların iletişimsel partnerleri olduğunu daha iyi anlar. 

ÖZ KONUŞMA VE PARALEL KONUŞMA YAPIN 
Öz konuşma, yetişkinlerin o anda ne yaptıklarını çocuklarının yanında dile dökmeleri anlamına gelir. Örneğin; kıyafet değiştirme sırasında anne “Şimdi üstünü değiştiriyorum, kollarını kaldırıyorum, kazağını giydiriyorum, işte giyindin” şeklinde kendi eylemlerini dile dökebilir. Bunun gibi paralel konuşma, ebeveyn çocuğun yaptıklarını dile döktüğünde gerçekleşir. Örneğin; “Sen şimdi tostunu yiyorsun, yanında da sütünü içiyorsun” gibi çocuğun yaptığı aktiviteler dile dökülür. Bu teknikler sözcüklerin çocuğun yaşantısına girmesi ve bir anlam ifade etmesi için faydalıdır. ORTAK 

DİKKATİ SÜRDÜRÜN
 Ortak dikkat, hem yetişkin hem de çocuk aynı anda aynı şeye odaklandıklarında gerçekleşir. Bu nedenle etkileşim kurarken çocuğun ilgisinin anlatım yapılacak nesne veya aktivitenin üzerine gelmesini beklemek ya da o noktaya işaret ederek çocuğun ilgisini çekmeye çalışmak gerekebilir. Bu tarz bir ortak dikkatin dil gelişimini desteklediği yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. 

ÇOCUK ODAKLI KONUŞUN 
Öğretmenler ve ebeveynler genellikle çocuklarla iletişim kurarken yetişkinlerle konuştuklarından daha farklı, daha basit ve daha vurgulu bir biçimde iletişim kurarlar. Özellikle yaşlı insanların torunlarıyla sohbeti sırasında doğal biçimde kullandıkları bu yönteme çocuğa yönelik konuşma ya da çocuk odaklı konuşma adı verilir. Bu iletişim biçiminin özelliklerinden bazıları şöyle sıralanabilir: Kısa cümlelerden oluşması ve dilbigisel açıdan sınırlı olması  Abartılı tonlama ve vurgular içermesi Sözcükler ve ifadeler arasında uzun duraklar bırakılması Sürekli sözcük tekrarları içermesi Sözcük içinde yer alan ünlülerin uzatılması Gerçekte olmayan bazı uydurma sözcükler içermesi Orada bulunan şeylerle ilgili olmasıdır. Bu ve bunun gibi pek çok strateji bebek-çocukların dil gelişimini desteklemek amacıyla kullanılabilir. Daha farklı stratejiler hakkında bilgi almak için bir dil ve konuşma terapistine başvurabilirsiniz.

Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/cocuk/cocuk-sagligi/cocuklarda-dil-gelisimi-icin-dogru-ebeveyn-tutumlari_22145.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url

ÇOCUĞUNUZUN OYNADIĞI OYUNLARINI ÖNEMSEYİN!

çocuk oyun

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Pedagog Öznur Simav

Günde kaç saatinizi çocuklarınızla oyun oynayarak geçiriyorsunuz? Peki onunla gerçekten oyun oynuyor musunuz yoksa onu ne kadar özleseniz de işten sonra onunla oyun oynamaya yeterince vakit ayıramıyor musunuz? Çocuk gelişiminde oyunun yeri çok önemlidir. Bu yüzden onların oyunlarını önemseyin ve birlikte oyun oynayarak kaliteli zaman geçirin. Oyun oynarken çocuğunuzla bütünleşin. Oyun oynamak yavrunuz için en önemli “iş” tir. Sizler nasıl işinizi önemsiyorsanız o da “iş”ini önemsiyor. Önce kendi bedenini keşfeden ve bedenini oyuncak yapan bebek, kendini ve çevresini tanımak için büyük bir ihtiyaç içindedir. 

PARMAK OYUNLARI İLETİŞİMİ KUVVETLENDİRİYOR

Ellerini gözlemleyen çocuk, zaman geçince bakıyorsunuz ki, ‘’parmak oyunları ‘’ oynamaya başlıyor. Çocuk için büyük faydaları olan parmak oyunları için ekstra bir oyuncağa veya malzemeye ihtiyaç yok. Zaman, mekan sınırı yok. Çocuklarda duygusal problemlerde rahatça uygulanabilen, iletişimi kuvvetlendiren bir oyun çeşidi. ÇOK ÇALIŞIYORUZ, 

ÇOCUKLARIMIZA AZ ZAMAN AYIRIYORUZ

Çocuklar, eskisi gibi sokaklarda rahatça oynayamadıkları için, evlerde anne- babaların çocuklarıyla iletişimi desteklemeleri açısından oyun önemsenmelidir. Ayrıca ailelerde çocuk sayısının az olması da çocuğun ebeveynleriyle oyun gereksinimini artırmakta. Bunun yanında iş saatlerinin ve ulaşımın zaman alması, çocuklarla geçirilen zamanı kısıtlamakta.. Çocuğumuz bizim için çok önemli ve her şeyimizi onların geleceği için düzenlemeye çalışıyoruz. Daha çok çalışıyoruz, daha çok kazanmaya çalışıyoruz. Günlük işlerimiz bizim çocuklarla zaman geçirmemizi azaltmamalı ve olabildiğince değerli zaman geçirmeliyiz. Belki ebeveynler, gün boyunca çalışıp, akşam eve geldiklerinde çocukların isteklerinden bunalıyor olabilirler. Özlüyorlar, ancak, tahammül sınırları düşük kalıyor. İşten dönüşte çocuklar da kendi ‘’iş’’leri ile ilgilenilmesini istiyorlar. Bu da onlar için çok önemli; yani 

OYUN... ÇOCUĞUNUZLA OYUN OYNAMAYI KÜLFET OLARAK ALGILAMAYIN
O zaman çocuğumuz bizim için değerliyse onunla oyun oynamalıyız. Hem bu iletişimimizi destekleyecek, hem çocuğumuz kendini rahatça ifade edebilecek, hem de biz TERAPİ olacağız. Yeter ki, bu durumu külfet olarak algılamayalım. Zaten çocuğumuzla oynayacağımız süre kısıtlı olduğuna göre bunu güzel değerlendirmeli ve kıymetini bilmelidir. Büyüdüğünde, ergenlik dönemine geldiğinde zaten sizi yanında çok fazla istemeyecek ve arkadaşlarına yönelecektir. 

BESLENME VE UYKU KADAR ÖNEMLİ...

Oyunun çocuğa katkıları, beslenme ve uyku kadar önemlidir. Çünkü, oyun etkinliği de bunları destekleyen bir faaliyettir. Oyun ile deşarj olan çocuk, acıkır ve beslenmek ister. Metabolizması çalışır. Beslenmesini yapan çocuk da sonrasında dinlenmek ister. Çocuklara çok erken olarak harf yazdırmaya çalışmak, rakamları öğretmeye çalışmak, zamanı gelmeden önce yaptırılmaya çalışıldığında çocuk, oyundan mahrum edilmiş olur. Ayrıca da kaslar yeteri kadar gelişmiş olmadığı ve vücut hazır duruma gelmediği için uğraşımız boşunadır ve çocukta stres yaratır. Erken çocukluk eğitim kurumlarında belki velilerin beklentileri ile bu kaygı göze çarpmaktadır. Çocuğumuzla oyun oynarken, bizler ‘’çok başarılı oyun oynamalıyız’’ gibi bir duruma düşmememiz lazımdır. Burada önemli olan konu çocuğumuzun kendisini ifade etmesine ortam hazırlamak ve aramızdaki iletişimi kuvvetlendirmektir. Çocuğa da zorlama yapıp, örneğin “ Legoların aynı renklerini bir araya takmalısın, ya da örnekteki şekil için bu şekilde takılmaması gerekir “ gibi yönlendirmeler yapılmaması uygun olur. Çocuğun girişimciliğini ve özgünlüğünü yok etmemek gerekir. Çocuklarımızla mutlu oyunlar dileğiyle...

Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/cocuk/oyun-ve-aktiviteler/cocugunuzun-oynadigi-oyunlarini-onemseyin_21770.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url



7 Mayıs 2016 Cumartesi

İnternet beynimizi nasıl etkiliyor?





Modern dünyanın yaşamımıza soktuğu yeni kaygılar var. Artık sadece ruh sağlığımızı ya da kilomuzu düşünmek yetmiyor, beyin sağlığımızı da düşünmek gerekiyor. En azından gazete başlıkları böyle diyor. Mesajlaşma beynimizdeki dikkat merkezlerini yıpratıyor mu? Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya araçları bizi normal insan ilişkilerinden uzaklaştırıyor mu? E-posta kullanımının da kokain gibi bağımlılık yapıcı kimyasallar sağladığı doğru mu?
Bu tür kaygıların artmasından yararlanan bir kesim de var. Kitapçı rafları artık beyin eğitici kitaplar ve oyunlarla da dolu. Bunların hepsi de size beynin algı gücünün bir kas gibi eğitilebileceğini vaat ediyor.
Peki doğru mu bu iddialar? Sudoku bulmacaları insan türünün, dikkat eksikliği çeken, sosyal olarak fonksiyonunu yitirmiş, e-posta bağımlısı yarı insan-yarı akıllı telefona dönüşmesini önleyecek tek şey mi?
Bu konudaki iyi haberleri vermeden önce kötü haberden başlamak en iyisi olacak.
Gerçek şu ki, yaptığımız her şey beynimizde değişime yol açıyor. En ufak bir düşünceden tutun da en büyük deneyime kadar her şey sinir ağlarımızda yeni bağlantılara ve kopmalara neden oluyor. Buna internet de dahil. Ama televizyon seyretmek, çay içmek, temizlik yapmayı düşünmek vb. de. Beynimiz, ne şekilde yaşadığımızın izleriyle doludur.

Yeniye şüpheyle bakmak
İnternet konusundaki endişeler, toplumlarda yeni teknolojiye karşı beliren tepkinin bir parçasıdır. Kitaplar yaygınlaştığında da benzer kaygılar ifade edilmişti. Antik Yunan’da ise Sokrates, gençlerin hatırlama becerisine zarar vereceği gerekçesiyle yazıya karşı kaygılarını dile getirmişti. Televizyon ve telefon ilk ortaya çıktığında da benzer endişeler sıralandı. Bu yeni teknolojiler gerçekten de bizi ve yaşantımızı değiştirdi, ama felaket tellallarının öngördüğü şekilde değil.
Peki, internet beynimizi daha olağanüstü bir şekilde mi değiştiriyor. İnternetin zararlarına işaret eden sağlam veriler yok. Bazıları henüz farkına varmadığımız olumsuzlukların olabileceğine işaret ediyor. Fakat bu konuda kaygılanmıyorum. Neden mi?
Günlük yaşantımızda beynimiz üzerinde derin etkileri olan faaliyetlerde bulunuyoruz: Okumak ya da spor müsabakaları gibi. Bunları yaparken beynimizin sağlığını düşünmüyoruz. Bilim insanları, saatler boyu aynı aktivitede bulunan insanların beynini incelediğinde değişim olduğunu görüyor.
Örneğin taksi şoförlerinin beyninde, yön bulmada işe yarayan hipokampus bölgesi çok daha büyüktür. Müzisyenlerin beyinlerinde enstrüman çalmak için gerekli olan kısım büyümüştür. Öyle ki keman çalanlarda ince motor becerisi bir el için söz konusu olduğundan motor korteksin bir tarafı, piyano çalanlarda ise iki el de aktif kullanıldığından iki tarafında bombe yaratacak bir büyümedir bu.
Yani pratik yapmak beynin yapısında kesinlikle değişime neden oluyor. Peki, interneti kullanırken neyin pratiğini yapıyoruz ve bu beyinde nasıl bir değişiklik yapabilir?
Hayatınızı yaşayın

Elde kesin veriler olmadıktan sonra, internet kullanımının çoğunun bilgi arama ya da iletişim amaçlı olduğunu tahmin ediyoruz. Bunun beyindeki etkisi ise soyut bilgiyi değerlendirmede daha iyi hale gelmek olabilir.
İnternet kullanımı ancak hayatımızda önemli olan başka bir beceriyi kullanmamızın önüne geçiyorsa endişe yaratmalıdır. Örneğin Facebook, arkadaşlarımızla yüz yüze görüşmemize son veriyorsa zararlı etkileri olacaktır. Fakat veriler bunun öyle olmadığını gösteriyor. Çoğumuz interneti iletişimde ek bir araç olarak kullanıyoruz, başka şeylerin yerine geçecek şekilde değil.
Yani internetin yarattığı ekstra bir riskten söz edemeyiz. İnternet öncesi hayatımıza giren televizyon gibi, kitaplar gibi o da bazı şeylerin uygulanmasında bir yol sağlıyor. Bu türden pratikler diğer alışkanlıklar gibi beynimizi değiştirecektir. Ayrıca bizler de bu sürecin bir parçasıyız; yani neyi ne kadar yapacağımız konusunda iradi kararlar verebiliriz. Bütün bunlar beynimiz üzerinde ani bir hasara yol açmayacaktır; ama bunların beynimizin ihtiyacı olan egzersiz yerine geçeceğini düşünmek de ahmaklık olur. İnternetin sunduğu olanaklardan yararlanmamak da.
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.