Günümüzde hem yetişkinlerde hem de çocuklarda en sık karşılaşılan hiperaktivite ve dikkat eksikliğinde ilaçlı tedaviyle kimyasalları bozulan hastaların imdadına, saf ve doğal bir tedavi yöntemi yetişiyor.
Yetişkinlerde; işleri bitirmeden bırakma, görevleri erken terk etme, sakin olmayı gerektiren durumlarda aşırı huzursuzluk, içten içe acelecilik, yaşamı altüst edici davranışlar, fevrilik, sosyal ilişki zorluklarıyla kendini gösteren hiperaktivite ve dikkat eksikliği, çocuklarda; aşırı hareketlilik, dikkatsizlik, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, yerinde duramama, davranışlarda kontrol zorluğu, daima hareketli parmaklar, eller, kollar ve bacaklar, derslerde zorlanma olarak kendini gösterir. Dikkat eksiliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocukluk çağının sık karşılaşılan nörodavranışsal bozukluklardan biridir. 4-5 yaşlarında fark edilebilir, çocukluk döneminde başlar, ergenlikte şekil değiştirerek devam eder.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Pediatri Uzmanlığının yanı sıra Kombine Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarıyla birçok hastalığın tedavisinde olumlu sonuçlar alan Dr. Kamil Teker; uygulanan mevcut tedaviler hakkında bilgi verdi: “Hiperaktivite ve dikkat eksikliğinde en yaygın tedavi şekli iki sınıf psikotrop ilaç kullanımıdır. DEHB belirtilerini kontrol etmek için popüler bir yaklaşım düzenli dozlarda, en bilenen adıyla Ritalin kullanımı öneriliyor. Yapılan II kontrollü madde araştırmasına göre Ritalin’in amfetamin ve kokaine benzer etkilerinin yanı sıra farklı kişilik özellikleri, beyinde kalıcı değişiklikler de dahil olmak üzere bir çok yan etkisi var. Bunun yanında DEHB bozukluğuna sebep olan sorun çözülmediği zaman kişide öğrenim kusuru ve sosyal uyum sorunlarının yanında gelişim sürecinin durması ve yetişkin yaşları ile beraber kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları ile beraber kronik hastalıklar gelişebilmektedir. Bütün bu sorunların çözümü için aileler alternatif tedaviler aramaktadır” dedi.
Alternatif tedavi yöntemleri arayan ailelere seslenen Dr. Kamil TEKER yeni ve etkili tedavi seçeneğinin sebebe yönelik özelliği nedeniyle kombine tamamlayıcı tıp tekniği olduğunu ifade etti. Kombine Tamamlayıcı Tıp tekniğinin, manuel terapi teknikleri ve yenileyici enjeksiyon terapisinin kombine uygulanmasından ibaret olduğunu söyledi. Hiperaktivite bozukluğunun tedavisinde ilaçlarla şikâyetlerin üstünü örtmek yerine, çocukta sinir sistemi işlevlerini bozan sebeplerin saptanması gerektiğini vurguladı. Dr. Teker; “Sorun, baş-boyun eklemindeki düzen ve uyum bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Omurlar arası dizilim kusurları nedeniyle baş - omurga eklem ilişkisi deforme olmaktadır. Beyin sapında gerilim ve beyin içi sıvısında (BOS) dolaşım aksamaları yaşanmaktadır.
Bunun altındaki en sık sebep ev kazalarıdır. Yüksekten düşme, kafasını sert zemine çarpmak vb. travmalar kranio-servikal bileşkede deformasyonlara zemin hazırlamaktadır. Bunun yanında bebeğin yataktan alınması ve yatağına konması sırasında kollarından tutup kaldırmak cranio - servikal bileşkede tekrarlayan kamçı darbesi travmalarına yol açmaktadır. Kamçı darbelerinin toplam sonucu olarak cranio - servikal bileşke esnemekte, omurlar arası eklemlerde hizalanma kusurları gelişmektedir. Ailelere tavsiyemiz bebeğin yerden kucağa alırken ya da kucaktan yatağa bırakılırken bir elimizle başını diğer elimizle leğen kemiğini tutacak veya destekleyecek vaziyette taşımalıyız” dedi.
DEHB’da kendi tecrübelerini aktaran Dr. Kamil Teker; ”Biz DEHB’u olan çocuklarda omurgada baş-boyun ekleminde hizalanma kusurları olduğunu saptadık. Zaten, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu da cranio-servikal sendromun bir parçasıdır. Cranio-servikal sendromunda, omurga ile kafatası arasındaki bağlantı kusurları, beyin sapında fonksiyon kusurlarına sebep olmaktadır. Beyin sapında fonksiyon aksamalarına sebep olan boyun üst eklemi-baş bileşkesindeki sorun merkezi sinir sistemi fonksiyonlarını da olumsuz etkilemektedir. DEHB vb. klinik sorunlar cranio-servikal sendromun bir parçasıdır.”
Cranio-servikal sendromun doğru teşhis edilmesi ve tam tedavi edilmesi ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun kalıcı olarak ortadan kalktığını belirten Dr. Kamil Teker: “Detaylı postür (duruş) analizi, manuel muayene ve çeşitli görüntüleme teknikleriyle (röntgen, MR, vb) normal boynun eğriliğinin değiştiğini ortaya çıkarabiliriz. Manuel terapi teknikleri ile omurlar arası hizalanma kusurlarını düzeltmek suretiyle işe başlayabiliriz. Cranio-servikal bileşkeyi normal anatomik uyuma kavuşturarak sinir dalları üzerindeki gerilimi ve parazitik etkileri ortadan kaldırmak mümkündür.
Yenileyici enjeksiyon tedavisi ile boyun bölgesindeki yumuşak dokuyu yenilemek suretiyle beyin-vücut arasındaki sinyal iletimini aksatan sorunları kalıcı çözmek mümkündür. Kafatası ile boyun ekleminin normal ve sağlam düzene kavuşturulması ile DEHB tedavisini sağlayabiliriz. Ayrıca beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri yaparak tedaviyi desteklemekte ve geliştirmektedir. Vücudun kimyasal zararlı maddeler ile kirlenmesine, zehirlenmesine izin vermemek lazım. Vücuttaki kimyasal kirlenmeyi immün-toksikoloji yöntemleriyle temizlemek mümkündür” dedi.
Kombine Tamamlayıcı Tıp tekniğini geliştiren ve uygulayan Dr. Kamil Teker, manuel terapi tekniklerinden (kayropraktik, osteopati, kuru iğne tedavisi, kas enerji tekniği, kinezyoloji, balneoterapi, fototerapi, proloterapi, nöroproloterapi, ozon tedavi, aplikatör terapi ve konnektif doku masajı, posturuloji, trombositten zengin plazma(PRP) ve konsantre büyüme faktörleri (CGF) uygulamaları, kök hücre terapisi, immün toksikoloji ve detox) ve yenileyici enjeksiyon terapisi uygulamalarından (proloterapi, nöroproloterapi, nöral terapi, mezoterapi, kuru iğne terapisi, detoks terapi) ile PRP-CGF-kök hücre tedavilerini içerdiğini söyledi ve ekledi: “Tedavi başarısı için bu alternatif tıp tekniklerinin uygun doz ve sürede kombine edilerek uygulanması gerekir. Aksi takdirde DEHB’da sonuç almak mümkün olmaz.”
http://www.milliyet.com.tr/dikkat-eksikligi-ve-hiperaktivite
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder