Bilim artık insanı yalnızca biyolojik olarak ele almayıp, onun ruhunun derinliklerine inmeye çalışıyor. İnsan vücudunun ve beyninin en ince noktalarına ulaşılabiliyor. Bunun için birçok araçgeliştirilmiştir. Ancak henüz ruh dünyamıza inebilen, ruhumuzun derinliklerinden haber verebilen araçlar keşfedilememiştir. Bu manada sanatı kullanarak ruhu anlamak, ruhtan haber almak mümkün hale gelebilmiştir. Sanat henüz keşfedemediğimiz birşekilde ruhumuzun derinliklerine inmeyi başarmış ve oralardan birşeyleri alıp ortaya çıkarabilmiştir.
Müzikle açılan pencereler
Bilindiği gibi zeka geriliği, davranış bozuklukları (hiperaktivite vb) ve öğrenme bozukluklarında müzikterapi birçok açıdan kullanılabilmektedir. Müzik bu çocuklarda ruhsal, duygusal, toplumsal gelişime katkıda bulunur. Ayrıca hareket ve duyu sistemleri ile ilgili yetersizliklerin giderilmesine, dikkat-konsantrasyon gibi zihinsel becerilerin kuvvetlendirilmesine ve iletişim yeteneğinin gelişmesine yardımcı olur. Müzikterapi esnasında çocuk, bozulmuş olan fiziksel yeteneklerini yeniden şekillendirebilir.Birtakım davranış kusurları varsa bunları değiştirebilir. Müzikterapi bu değişim ve gelişimleri sağlarken çocuğa iki türlü haz duygusu yaşatır. Bunlardan birincisi sıkıntı verici ortamın dışına çıkabilme hazzıdır. Bu evrensel bir hazdır. Dünyanın neresinde olursanız olun, duyduğunuz müzik sizi önce rahatlatır sonra da içinizde bir güven duygusu uyandırır. Çocuk için bu haz hayata ve öğrenmeye yönlendiren bir ödül etkisi yaratmaktadır. İkincisi ise müziğin farklı dünyalara, farklı duygulara açtığı kapıdan girme hazzıdır. Bu haz sayesinde ise çocuk kendi iç dünyasındaki keşfedilmemiş yerlere ulaşabilme ve bunları çevreye sunabilme imkanını yakalar.
Zeka geriliği olan çocuklarda müzikterapi
Zekanın tanımı tam olarak yapılamamış olsa da biliyoruz ki zeka kişinin plan ve program yapma, muhakeme etme, problem çözme, iletişime girme gibi yüksek entellektüel yeteneklerinin seviyesini belirleyen en önemli unsurdur. Günümüzde zeka gerilikleri birtakım testlerle ve klinik gözlemlerle tespit edilebilmektedir. Zekanın kantitatif (sayılabilen) değerini beyindeki yapısal durum etkilemektedir. Ancak zekanın niteliğini daha çok psikososyal durum belirlemektedir. Yani bu çocuklarda öğrenme güçlüğünün veya öğrenememenin sebebi organik bozukluklara bağlı olduğu kadar psikososyal sebeplere de bağlıdır. Organik durumun tamamen düzeltilmesi henüz mümkün değildir. Ancak organik durumun elverdiği en üst performansı yakalamak mümkündür. îşte bu noktada müzikterapi çok büyük önem arz etmektedir.
Zeka gerilikleri ileri derecede geri, şiddetli, orta ve hafif derecede olmak üzere dört gruba ayrılır. Her kademede değişik derecelerde öğrenme güçlükleri yaşanır. Müzikterapi direkt olarak öğrenmeyi artırıcı etki göstermektedir. Bunun yanında diğer eğitim yöntemlerinin uygulanmasında da katkılar sağlamaktadır.
Öğrenmeyi zevkli hale getirmek için…
Öğrenme zorluğu yaşayan çocuklar, klasik öğrenme yöntemleriyle bir şeyleri öğrenme isterken yoğun bunaltı yaşayabilmektedirler. Öğrenme ortamı bir zaman sonra kendileri için sıkıntı verici ve zorlayıcı bir ortam haline gelebilmektedir. Bu durum çocuğun öğrenmeye olan ilgisini ve isteğini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve çoğu zaman onu öğrenme ortamından tamamen uzaklaştırabilmektedir. Bu yüzden öğrenmeyi zevkli hale getirmek bir zorunluluk haline gelmiştir. İşte müzikterapi en büyük etkisini burada göstermektedir. Çocuklar için öğrenme ortamını eğlenceli bir hale getirmektedir. Öğrenmeye olan ilgi ve isteklerini artırmaktadır.
Müzikterapi çocuğun duygusal ve zihinsel gelişimini hesaba katarak çok karmaşık yöntemlerden uzak durur. Çocuk müzikle uğraşırken çoğu zaman başka bir öğrenme performansına ihtiyaç duymaz. Bu da çocuğun öğrenme esnasındaki bunalma duygusunu en aza indirir. Mesela bir şarkı öğrenirken veya bir müziğe el çırparak katılırken eşzamanlı olarak göz kontağında artma, dikkat süresinde uzama, söylenenleri takip etmede kolaylaşma, sözel taklit yeteneğinde gelişme, bellekte kuvvetlenme, ince el becerilerinde ve duyulan sesleri ayırt etme yeteneğinde ilerleme görülür. Görüldüğü gibi en basit bir müzikal aktivite sırasında bile birçok alanla ilgili gelişim elde edilebilmektedir. Halbuki bu gelişimlerin klasik yoldan elde edilmeye çalışılması yıllar alacak bir süreci gerektirir. Müzik bu süreyi de azaltmaktadır. Müzik ortamında, zeka geriliği olan çocuklar, sosyal ve davranışsal ilerlemeler de kaydederler. Bireysel müzikterapi seanslarıyla çocuk kendisini hissetmeye başlar. Kendi kapasitesinin, neler yapabileceğinin farkına varır. Grup müzikterapileri ile ise otomatik olarak bir sosyal etkileşimin içine girmiş olur.
Müzikal deneyim ve müzikal uyarı, ileri derece zeka geriliği olan çocuklarda bile çevreyle iletişimi ve çevreye cevap verme yeteneğini artırır. Müzik çok basit bir uygulamayla çocuğu yormadan, sıkmadan, korkutmadan birçok şeyleri kazanmasını sağlamaktadır. Bu yöntemin klasik eğitim ve öğrenim metotlarıyla kombine edilmesi kanaatimce bu alanda çok daha ileri seviyelere gelmeyi sağlayacaktır. Şunu unutmamak gerekir ki iyi bir eğitim iyi bir rehabilitasyonla mümkün olabilmektedir.
Terapi sırasında neler oluyor?
Başlangıç aşaması
Zeka geriliği olan çocuklarda çevreye cevap verme yeteneğini geliştirmek için çok basit yöntemlerle terapiye başlanır. Bu çocuklarda sosyal yönelim çoğu zaman az gelişmiş olduğundan en küçük bir yönelim bile bir seviye olarak kabul edilir ve bu başlangıç seviyesi ilerletilmeye çalışılır. Mesela bir zil veya çan sesine, bir ritm aletine çocuğun yönelimi çevreye cevabının bir kriteri olarak alınır. İlk etapta çocuk buna bir baş çevirme şeklinde cevap verebilir veya sadece bir irkilme cevabı verebilir. Verilen bu uyarı devam ettirildikçe çocuğun dikkatinin gitgide müziğe yöneldiği gözlenir. Bu ilk dikkat çekme aşamasında çocuk çevresindeki nesnelerin farkına varma deneyimini edinmiş olur.
Gözlem süreci
Daha sonra çocuk enstrümanı uzun bir zaman gözlemler. Bazen enstrümanın sesinden korkmalar bile yaşanabilir. Ancak terapistin güven telkin etmesi ve uyarı devam ettiği halde bir korkulacak durumun yaşanmamış olması çocuğun müzikal ortama güvenip bu ortamı benimsemesine yardımcı olur. Böylece çocuğun güven duygusu kuvvetlendirilmiş olur. Bu kuvvetlenme gerçek çevreyle bir zaman sonra yakınlaşmasına katkıda bulunur.
İleri seanslarda
Daha ileri müzikterapi seansları enstrümanı çalmayı, ondan doğaçlama yoluyla bir şeyler üretebilmeyi hedefler. Bu seviyede çocuk bir şeyler yapabilme ve üretebilme duygusunu kazanır. Bu kendine güven duygusunu da olumlu etkiler
Grup etkinliklerinde
Grup etkinlikleri içinde bu çalışmanın yapılmasıyla toplum içinde bir şeyler yapabilme, kendi dışındaki insanlarla birlikte bir şeyler paylaşabilme duygusunu kazanır. Bu duygunun gelişmesiyle çocuk psikososyal yaşantı bağlamında iyi bir aşama kaydetmiş olur. Çocukların bu seviyeden sonra sosyal işlevselliklerinin çok arttığı, duygularını ifade etme yeteneklerinin geliştiği, duygulanımlarının canlandığı görülür.
http://www.e-psikiyatri.com/