AİLE
TEPKİLERİNİN EVRELERİ
Ailelerin
gelişimsel yetersizlikleri olan çocuklarını kabullerinde geçirdikleri süreçte
verdikleri tepkiler üç evreden oluşmaktadır. Birinci evre şok, reddetme ve
depresyon; ikinci evre ise karmaşa suçluluk, kızgınlık; üçüncü evre pazarlık
etme, kabul ve uyumu içermektedir.
EVRE
I
1.
Şok: Çocuklarında
gelişimsel yetersizlikler olduğunu öğrenen ailenin ilk tepkisi şok olmaktadır.
Aileler, gelişimsel yetersizlikleri olan bir çocuğa sahip olmakla
beklemedikleri ve hazır olmadıkları bir durumla karşı karşıya kalmaktadırlar ve
yoğun bir biçimde ağlama, duygusuzluk, çaresizlik tepkileri göstermektedirler.
2.
Reddetme: Ailenin, çocuğunun
gelişimsel yetersizlikleri olduğu gerçeğinden kaçması ve bu durumun olumsuz
etkilerinden kendilerini koruma girişiminde bulunmasıdır. Reddetme, olayların
farkında olmamaya çalışma olarak da tanımlanabilir. Bu durum, ailenin başka
şeylerle çok fazla meşgul olup, çocuğunun sorunlarıyla ilgilenmeye zaman
bulamaması şeklinde kendini gösterebilir. Bu dönemde aile böyle bir çocuğu
olduğunu kabul etmemekte ve çocuğunun normal olduğuna ilişkin kanıtlar
aramaktadır. Bütün uzmanları dolaşarak çareler arar.
3.
Depresyon: Aile mükemmel çocuk
hayallerinin yıkıldığını düşünerek bir yas duygusu yaşarlar. Aile ‘Artık iş
işten geçti, bundan sonra hiçbir şeyin anlamı yok' şeklinde düşünmeye başlar ve
çevre ile ilişkilerini en aza indirir. Aileler bu dönemde normal çocuk özlemi
de duyarlar.
EVRE
II
4.
Karmaşa: Gelişimsel
yetersizlikleri olan çocuğa sahip olmak ailenin yükünü önemli derecede
arttırmaktadır. Çocuklarının neredeyse günün yirmi dört saati bakıma gereksinim
göstermeleri, eğitim ve sağlık sıklıkla yapılan ziyaretler vb aileyi maddi ve
manevi yönden yıpratmaktadır. Dolayısıyla anne-babalar, ‘Böyle bir çocuğum olacağına
hiç olmasaydı' şeklinde tepki gösterebilmektedir. Bu durum pek çok ailede
engellenme duygularına; dolayısıyla çocuklarına yönelik kızgınlık tepkilerine
neden olmaktadır. Bir yandan bu olumsuz duyguları yaşarken, diğer yandan
çocuklarını sevmekte ve onun için en iyisini yapmak istemektedirler. Bu durum
ailede karışıklıklara neden olmaktadır.
5.
Suçluluk: Aile çocuğun
durumundan kendini sorumlu tutmaktadır. Ailelerin belki de en çok zorlandıkları
duygu suçluluktur. Aile sürekli olarak ‘Niçin bu başımıza geldi' sorusunu
yanıtlamaya çalışır. Ailenin bulduğu nedenler ise gerçekten çocuğun özür
durumuyla ilişkili olmayabilir. Bu nedenle bazen aile çocuklarının durumunu
geçmişte bulundukları bir davranışın Allah tarafından cezalandırılması olarak
görebilir ve bu nedenle kendisini suçlayabilir. Diğer bir olasılık, ailenin
yaşamlarını alt üst eden gelişimsel yetersizlikleri olan çocuklarına duydukları
kızgınlıktan dolayı kendilerini suçlu hissetmeleridir.
6.
Kızgınlık: Kızgınlık genellikle
iki biçimde görülmektedir. İlkinde eşler ‘Neden bana?' sorularını tekrarlar. Bu
tür kızgınlıklar genellikle normal olarak değerlendirilmektedir. İkinci tür
kızgınlıkta, kızgınlık ya da öfke, problemin kaynağıyla ilişkili olmayan bir
başkasına yönelmektir. Kızgınlığın ya da öfkenin yöneltildiği bu kişiler
genellikle doktorlar ve eğitimcilerdir.
EVRE
III
7.
Pazarlık: Pazarlık uyum
sürecinin en son evrelerinden birisidir. Aile içi önemli olan çocuğunun normal
hale gelmesidir. Aile çocuğunun özrünü ortadan kaldırmanın yollarını arar. Aile
bunu gerçekleştirebileceğini umduğu herkesle pazarlığa girebilir. Bu kişi bir
doktor, bir uzman, hoca ya da Allah olabilir. Pazarlık çoğu kez ‘Eğer çocuğumu
iyi yaparsan, bende ……..ım' şeklinde olmaktadır. Pazarlık genellikle çocuğun
iyileşmezse yönünde yapılan en son girişim olarak değerlendirilmektedir.
Pazarlık, suçluluk ve çaresizlik duygularının bir yansıması olmaktadır.
8.
Kabul ve Uyum: Ulaşılması güç
olan fakat engelli çocuk üzerinde en olumlu etkiyi bırakan son aşama kabul
aşamasıdır. Bu aşamada aile gelişimsel yetersizlikleri olan çocuğunu tanıma,
anlama ve problemlere çözüm bulma yönünde bilinçli çabalarda bulunur. Ancak
öteki aşama ya da evrelerdeki olumsuz duygular hiçbir zaman tamamıyla ortadan
kalkmaz. Bu aşamada aileler ocuklarını oldukları gibi kabul etmeye çocuğu
ailenin bir bireyi olarak görmeye başlarlar. Çocuğun gereksinimleri
karşılanmaya çalışılır ve uzmanlarla işbirliği yapılır. Uyum, kabul etme
aşamasının eyleme dönüşmüş bir aşamasıdır.
Ailelerin
birçoğu aşamaların en sonuncusu olan kabul aşamasına erişememektedirler. Bazı
aileler red aşamasında takılmakta ve sürekli olarak çocuklarının normale
döneceği beklentisi içinde olmaktadırlar. Ancak bazı ailelerin durumla daha
kolay baş edebildikleri, aileye (örn., büyüklük, kültürel yapı, sosyoekonomik
düzey vb) ve çocuğa (örn., özrün türü, derecesi vb) ait bazı özelliklerle aile
bireylerinin kişilik özelliklerinin gelişimsel yetersizlikleri olan çocuğa
sahip ailelerde sorunlarla baş etme becerilerini etkileyen etmenler olduğu görüşü
de benimsenmektedir. Ailenin gelişimsel yetersizlikleri olan çocuğunu kabul
etme süreci ne kadar uzarsa, yetersizliğin aile ve çocuk üzerindeki etkileri de
o denli fazla olmaktadır. Ailenin tepkileri yetersizliğin türünden çok
yetersizliğin derecesine göre farklılaşmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder