2 Ocak 2013 Çarşamba

ZİHİN ENGELLİ ÇOCUKLARIN OKULÖNCESİ DÖNEMDE OYUN ETKİNLİKLERİYLE KAYNAŞTIRMALARININ VE AKRANLARIYLA SOSYAL BÜTÜNLEŞMESİNİN SAĞLANMASI

ZİHİN ENGELLİ ÇOCUKLARIN OKULÖNCESİ DÖNEMDE OYUN ETKİNLİKLERİYLE KAYNAŞTIRMALARININ VE AKRANLARIYLA SOSYAL BÜTÜNLEŞMESİNİN SAĞLANMASI
Kaynaştırma, gerektiğinde sınıf öğretmeni ve/veya engelli öğrenciye destek özel eğitim hizmetleri sağlanması koşuluyla, engelli öğrencilerin normal eğitim ortamlarına yerleştirilmesidir ( Kırcaali-İftar, 1995)
Eğitimde fırsat eşitliği ve normalleştirme, kaynaştırmanın temel felsefesini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, eğitimde fırsat eşitliği ve normalleştirme ilkesinden kaynağını alan kaynaştırma, engeli, türü ve derecesine bağlı olarak engelli ve normal gelişim gösteren çocukların eğitsel ve sosyal yönden birleştirilmesi süreci olarak tanımlanmıştır (O.E.C.D., 1995, Kuz, 2001).
Normal eğitim ortamlarında eğitim gören özel gereksinimli öğrenciler, engelli olmayan öğrencilerle birlikte eğitim almakla etkileşmeyi, iletişim kurmayı, arkadaşlıklar geliştirmeyi, birlikte çalışmayı ve bireysel olarak güçlü ve zayıf ortaklık alanlarda birbirlerine yardımcı olmayı öğrenmektedirler ( Batu, 2000).
Okulöncesi dönem zeka ve sosyal gelişmenin yoğun ve hızlı gerçekleştiği bir dönemdir. Bu dönemde çocuklar diğer çocuklarla oyun oynarken daha uzun süre aktiviteye odaklanabilirler ve daha iyi iletişim kurabilirler (Kotulak, Connaughtan, 2002). Kendi yaşıtlarıyla birlikte olabilme de okulöncesi zihin engelli çocuğun temel ihtiyaçlarından biridir. Bu birlikteliğin de en çok görüldüğü etkinlik ise oyundur (Oktay, 2000).
Zihin engelli bireylerde okul öncesi dönemde normal çocukların geçtiği evrelerden geçtiklerinden dolayı bu dönemde normal çocukların yararlandığı eğitim ortamlarından yararlanmak durumundadırlar. Özellikle 573 sayılı KHK ve PL 94-142 nolu yönetmelikler incelendiğinde, zihinsel engelli çocukların, ihtiyaçları olan eğitim ortamlarında eğitilmeleri esastır. Normal öğrencilerle zihinsel engelli öğrenciler açısından sosyal bütünleşmenin sağlanması; zihinsel engelli çocuğun normal eğitim olanaklarından yararlanmasıyla mümkün olur. Okulöncesi dönemde aşağıda sıralanan öğretim oturumlarında zihinsel engelli çocukların oyun etkinlikleriyle normal çocuklar tarafından kabul edilmeleri ve zihin engelli çocukların sosyal bütünleşmesinin sağlanması kolaylaşmış olacaktır.
Okulöncesi dönemde çocukların temel ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu ihtiyaçları; iyi bakım, beslenme, sevgi, güven, hareket, yaratıcılığı destekleyici ve estetik duygusunu geliştirici ortam, kendini tanıma, kanıtlama, özgürlük, diğer çocuklarla birlikte olma ve oyun olarak sıralayabiliriz (Oktay, 2000). Özellikle bu sıralanan ihtiyaçların karşılanması – ki bunlar zihin engelli çocukların da ihtiyaçlarıdır – çocuğu sosyal çevresiyle bir bütün olarak görmek gerekir.
Özürlü çocukların normal gelişim gösteren çocuklardan soyutlanması duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği kadar dil ve zihin kapasitelerinin gelişimi açısından da çok önemli fırsatlardan yoksun kalmalarına neden olmaktadır. Sosyal bütünleşme hem normal hem de zihin engelli çocuklar için önemli bir fırsatın başlangıcıdır (Atak, 1999) bu nedenle engelli çocuklar normal çocuklarla daha fazla bir arada olmaları açısından desteklenmelidirler. Özellikle yukarıda sayılan, bir çocuğun ihtiyaçlarını tanımlayan bu maddelerin zihin engelli bireyde gelişimi açısından okulöncesi dönemde de sosyal bütünleşme ortamından yararlanmasını gerektirir. Okulöncesi eğitimin amacı, çocukların gelişim özelliklerini, yetenek ve bireysel farklılıklarının göz önünde bulundurmak, onların dil, zihin, motor, sosyal ve duygusal beceri gelişimlerini desteklemektir. Normal gelişim gösteren çocuklar için olduğu kadar özürlü çocuklarında yeteneklerini geliştirmeleri, çevreleriyle uyumlu olabilmeleri, olumlu sosyal iletişim kurabilmeleri okulöncesi dönemden itibaren desteklenmelidir. Böylece zihin engelli bireyin topluma uyum göstermesindeki ilk adım atılmış olacaktır (Atik,1999). zihin engelli bireyler okulöncesi dönemde sosyal bütünleşme ortamına girdiğinde normal çocukları gözleme ve onları model alma fırsatını yakalamış olacaktır. Bu da okulöncesi dönemde zihin engelli çocukların sosyal bütünleşme ortamlarında bulunması gerektiğinin önemini göstermektedir. Çocuk okulöncesi dönemde yapması ve gelişmesi gereken özellikleri açısından önemli bir fırsat yakalamış olacaktır.
Okul öncesi dönemde zihin engelli bireyler ile normal öğrenciler şu on beceri ile sosyal bütünleşme içerisine alınacaktır. Bu beceriler aynı zamanda sosyal bütünleşmenin sağlanmasına hizmet edecek öğretim oturumlarıdır. Bu beceriler sırasıyla şu şekildedir:
Çocukların içinde bulundukları çevreye dikkatle bakmalarını sağlamak ve gözlem becerisini artırmak.
Çocuklara iyi bir dinleyici olmanın hem iyi bir öğrenci hem de iyi bir arkadaş olmak için gerekli bir beceri olduğunu öğretmek.
Çocuklara, insanları dinleyerek, yüz ifadesine, ses tonuna ve duruşuna bakarak duygularını anlatabileceklerini ve karşısındaki kişinin duygusunu anlamanın önemini öğretmek.
Çocuklara, uygun şekilde dikkat çekmenin ve bir oyuna ya da etkinliğe katılmanın uygun yollarını bulmayı öğretmek.
Çocuklara, istediğimiz ancak uygun olarak bir grubun oyununa katılamadığımız ve grup bireylerinin dikkatini çekemediğimiz durumlarda ne yapmamız gerektiğini öğretmek.
Çocuklara, kızgınlık ve alay edilme ile başa çıkma becerilerinin öğretmek.
Çocuklara uzlaşma ve arkadaşça tutumlar geliştirmeyi öğretmek.
Çocuklara bazı durumlarda arkadaşlarına yardım etmelerinin, onlara cesaret verici sözler söylemenin ve sıra beklemenin, arkadaşlıkları güçlendirecek davranışlar olduğunu ve bunun insana zevk verdiğini öğretmek.
Çocuklara paylaşma ve işbirliği yapmanın arkadaşlık ilişkilerini geliştirecek davranışlar olduğunu öğretmek.
Çocuklara, kendi ve başkaları hakkında olumlu düşünme ve ifade etme becerilerini öğretmek ( Bilbay, Çetin ve Kaymak, 2001, s. 61-165).
Sosyal bütünleştirme programlarında normal ve zihin engelli çocukların birbirleri üzerindeki etkileşimleri yalnız o döneme yönelik kazançlarla kalmayıp, ileriki yaşamlarında da kazançlar elde etmelerini sağlamaktadır. Örneğin okulöncesi dönemde edinilen deneyimler daha sonraki yaşlarda karşılaşılacak olan farklı ve engelli bireylerin de toplum tarafından sosyal kabul görmeleri için uygun davranışlar kazanmasına katkıda bulunmaktadır (Karamanlı, 1998). Sosyal bütünleştirme, normal bireylerin engelliler hakkında daha duyarlı hale gelmelerini sağlamaktadır. Ayrıca normal çocukların zihin engelli çocuklarla sosyal bütünleşme içerisinde bulunması onları;
Diğer insanların ihtiyaçlarına duyarlı olma
Engelli bireylerle olan ilişkilere değer verme, geliştirme
Diğer insanlara karşı gösterilen tolerans düzeyinde artış
Kişisel gelişim
Benlik değerinde yükselme
Akranlarla olan kişisel statüde olumlu yönde değişiklikler
Bireyler arası farklılıkları daha iyi değerlendirme
Sosyal bilişlerde gelişim
Sıcak arkadaşlık ilişkileri geliştirme, yönlerinden geliştiklerini göstermektedir (Kuz, 2001).
SOSYAL BÜTÜNLEŞME ÖĞRETİM OTURUMLARI VE KULLANILABİLECEK OYUN ETKİNLİKLERİ
1. OTURUM:
Çocukların içinde bulundukları çevreye dikkatle bakmalarını sağlamak ve gözlem becerisini arttırmak. Çocukların çevrelerindeki kişilere yada nesnelere karşı farkındalıklarını artırmak. Çocukların görsel hafızalarını geliştirmek. Bunun için uygun oyunlar:
1. Çevremin Farkındayım:Ayşe’nin yanında kim oturuyor?
Kimin gözlüğü var?
Sınıfta kaç pencere var?
Kimin giysisinde kırmızı var?
Oyunun sonunda insanların tıpkı bu oyunda olduğu gibi çevrelerine dikkatle bakarak insanlar, nesneler ve olaylar hakkında birçok özelliğin farkına varabilecekleri belirtilir (Dinkmeyer ve Dinkmeyer, 1982).
2. Nesi Var?:
2. OTUTUM:1. Alo:2. Kulaktan Kulağa: Çocuklardan daire oluşturmaları istenir. Çocuklardan biri kendine söylenen cümleyi diğerinin kulağına fısıldar. Diğeri de yanındakinin kulağına aynı sözü fısıldar. Bu şekilde ilk olarak fısıldayan kişiye gelene kadar devam eder. Daha sonra ilk cümleyi tekrar eden kişi kendine gelen cümleyi gruba söyler ve öğretmen öğrenciye ilk söylediği cümle ile son gelen cümleyi karşılaştırıp doğru olup olmadığını söyler. Daha sonra gruba uygulama hakkında sorular sorulur ve tartışılır.
3. OTURUM:
Bu oturumda öğretmen çocuklara insanların duygularını nasıl anladıklarını sorar. Öğretmen insanları dinleyerek yüz ifadesine, ses tonuna ve duruşuna bakarak duygularını anlatabileceklerini belirtir. “insanları dinleyerek duygularını öğrenebiliriz, bazen insanlar neler hissettiklerini hemen söylerler, bazense insanların duygularını anlamak için çaba sarf etmek gerekir, bu nedenle böyle durumlarda kişilerin yüz ifadelerine, duruşlarına, seslerinin tonuna bakmak gibi sözsüz mesajlarına dikkat etmek gerekir” şeklinde açıklama yapılır.
1. Sessiz Sinema:
Farklı duyguları gösteren resimli kartlar bir kutunun içerisine konur. Öğretmen kartlardan birini seçerek, gruba karttaki durumu ve duyguyu sözsüz davranışlarla vermeye çalışır. Çocuklar neler olduğunu ve hangi duygunun yaşandığını bulmaya çalışırlar. Sonra çocuklar da sırasıyla öğretmenin gösterdiği karttaki duyguyu arkadaşlarına aynı şekilde anlatmaya çalışır. Çocukların duygularını anlatırken kullandıklarını sözsüz davranışları hakkında grup üyeleriyle incelenir. İnsanların duygularını nasıl yansıtması konusunda bilgi verilir.
2. Duygu Tekerleği: Üzerinde kızgınlık, heyecan, utanç, telaş, üzüntü, sıkıntı, aşk, korku, kıvanç vb. resimlerinin gösterildiği bir tekerlek hazırlanır. Çocuklar sırayla tekerleği çevirirler ve önlerinde duran duygu hakkında kendisine sorulan soruları yanıtlarlar. “daha önce böyle hissettin mi?, böyle hissetmene sebep neydi?, böyle hissettiğinde nasıl göründüğünü bize göster?”
4. OTURUM:
Bu oturumda uygun şekilde dikkat çekmenin ve bir oyuna yada etkinliğe katılmanın uygun yolları üzerinde duracakları anlatılır. Çocuklar verilen bir durumda uygun olan dikkat çekme yollarını söyleyebilecekler ( soru sorarak vb.), verilen bir durumda dikkat çekmek için hangi zamanın uygun olduğunu söyleyebileceklerdir.
1. Beni Fark Et:
Çocuklara hangi durumlarda başkalarının dikkatini çekmek isteyebilecekleri sorulur. Öğretmen soru sormak, bir grup etkinliğine katılmak, izin istemek yada bir kişiyle tanışmak gibi örnekler verir. Bu örnekler resimli kartlarla panoya asılır. Daha sonra öğretmen dikkat çekmenin bir beceri olduğunu söyler. Dikkat çekmenin uygun olabileceği davranışlar konusunda öğrencilerin fikirlerini alır ve uygulamalı olarak çocukların bir başka öğrencinin dikkatini çekmesi yaptırılır. Saldırgan çocuk, olumlu çocuk, çekingen çocuk tiplemeleriyle çocukların başka çocukların dikkatini çekmeleri istenir. Bu tiplemelerden olumlu olanlar ile ilgili olarak öğrencilerle konuşulur. Daha sonra “söz hakkı için öğretmeninden söz iste, top oynarken arkadaşından pas iste, yoldan geçen satıcıyı çağır” gibi örnekler yapılarak dikkat çekmenin uygun modelleri öğrencilere gösterilir.
5. OTURUM:
Öğretmen bu oturumda istediğimiz ancak uygun olarak bir grubun oyununa katılamadığımız ve grup bireylerinin dikkatini çekemediğimiz durumlar hakkında kısa açıklama yapar. “Hepimizin kendini yalnız hissettiğimiz durumlar olmuştur. Bazen etkinliğe katılmak isteriz ancak buna izin vermeyebilirler. Bu oturumda, arkadaşlarımız tarafından kabul edilmediğimiz durumlar, nedenleri ve neler yapabileceğimiz üzerinde duracağız”. Bu oturumda özellikle bir gruba girmede güçlük çeken zihinsel engelli bireylerin arkadaşları tarafından dışlandıklarında neler yapabileceklerine örnekler verilir.
1. Ne Yapılır?: Çocuklara şu öykü okunur. “Arkadaşları Cem’in onlarla gezmesine, oyunlarına katılmasına izin vermiyorlardı. Bu durumda cem, bazen bahçede bir köşeye çekilip tek başına oturuyor, bazense sessizce ağlıyordu. Bazen Murat’ı da oyunlarına almıyorlardı. Murat ise sinirlenip oyunlarını bozuyor yada devamlı onlara laf atıyordu”. Öğretmen çocuklardan ikisini seçer. Biri Murat’ı, diğeri Cem’i sözle ve davranışlarla canlandırırlar. Sonra her iki çocuğa da kendilerini nasıl hissettikleri sorulur. Gruba Murat ve Cem’in başka neler yapabilecekleri sorulur. Etkinlik zihinsel engelli çocuğun yerine geçen normal çocuklara da aynı şekilde yaptırılıp normal çocukların neler hissettikleri sorularak zihin engelli çocukları anlaması ve o çocukların arkadaşlarıyla birlikte oyun oynamaya katılmalarının zor olduğunu, özellikle bazı yetersizlikleri olan çocuklarda oyuna girmede daha da zorlandıkları ve bu gibi durumlarda neler hissettikleri ve neler hissedebilecekleri konusunda bilgi verir.
2. Kendi Kendine:
Öğretmen çocuklara şu öyküyü okur. “Ayşe ve Can saklambaç oynayan arkadaşlarına katılmak isterler. Fakat arkadaşları oyuna başladıkları için onları oyuna alamayacaklarını söylerler. İkisi de oyuna alınmamıştır. Ayşe bir köşeye çekilip bütün gününü ağlayarak ve kendine acıyarak geçirir. Can ise bulduğu kutulardan kendisine bir ev yaparak oynamaya başlar”. Bu olay rol yaparak grup tarafından canlandırılır. Öğretmen Ayşe’yi canlandıran çocuğa oyuna kabul edilmediğinde ne hissettiğini sorar. Zamanını ağlayarak geçirdiğinde sonunda ne olduğu tartışılır. Daha sonra Can’ı canlandıran çocuğa neler hissettiğini sorar. Kendi kendine eğlenmenin yolunu bulmanın sonuçları üzerinde konuşulur. Diğer çocuklara böyle bir durumda yapabilecekleri şeyleri ve neler hissedebilecekleri sorulur. Çocukların oyuna kabul edilmesinin nedenleri ve bunların diğer çocuklara yansınması konusunda bilgiler verilir.
6. OTURUM:
Öğretmen bu oturumda kızgınlık ve alay edilme ile başa çıkma becerileri üzerinde durulacağını belirtir. Öğretmen çocuklara “hepimizin yaşamında bizi kızdıran olaylar olur. Bazen bizimle dalga geçildiğinde yada bize istemediğimiz bir şey yapmamı için ısrar edildiğinde kendimizi çaresiz hissederiz. Bazen kızgınlığımızı denetleyebiliriz. Bazense kızgınlığımıza yenik düşeriz. Bu oturumda bu tür durumlarla nasıl başa çıkabileceğinizi öğreneceksiniz”. Çocuklar kendilerine verilen rahatsız edici durumlarda kızgınlıklarını nasıl denetleyebileceklerini öğrenecekler, kızgınlıklarını denetleyemeyip kırıcı olduklarında özür dilemeleri gerektiğini öğrenecekler.
1. Kızma Birader: Çocuklara, kızdığımız zaman kendimizi denetlemenin yolları olduğu söylenir. “Seni kızdıran kişiden uzaklaş, yalnız kal, dışarı çık ve yüzünü yıka, derin nefes al, seni mutlu edecek bir şey düşün, seni ne kızdırdı ise bunu oldukça sakin bir ses tonu ile karşındakine söyle, nasıl davranman gerektiğini düşün”. Çocuklara bu durumları kullanabilecekleri oyunlar oynatılır. Bu sıralanan maddeleri yapmaları istenir. Özellikle engelli bireyin toplumda karşılaştığı sosyalleşme sorunları zerine örnek olay oynatılır ve bu oyun sonunda normal çocukların engelli bireye gösterdikleri alay geçme ve engelli bireyi kızdırma davranışlarının sonuçları üzerinde çocuklarla konuşulur. Engelli çocuğun yetersizliğini gösteren bir örnek olay normal çocukların onlar gibi olmasını sağlayacak oyun oynandıktan sonra normal çocuğa onu kızdıran durumun ve kendisine geçilen alayın sonuçları üzerinde durulur.
7. OTURUM:
Bu oturumda uzlaşma ve arkadaşça tutumlar üzerinde durulacağı belirtilir. Özellikle farklı özellikler gösteren bireyler olarak her insanın diğer kişilerden ayrılan özelliklerinin olduğu ve bu özelliklerin farklılığından kaynaklanan ortak nokta bulma zorluğu insanlara bazı durumlarda zorluklar yaşatabilir. Bazı durumlarda bizim sevmediğimiz bir özelliği diğeri sevebilir. Bize garip gelen durumlar diğerlerine normal gelebilir. Bu nedenle diğer bireylerle olan ilişkilerimizde olumlu durumlar yaşayabilmek ve toplum içinde kendimizi mutlu hissedebilmek için diğer bireylerle olumlu ilişkiler kurmaya, uzlaşmaya, arkadaşça geçinmeye ihtiyacımız olduğu belirtilir. Çocukların aynı durumlar karşısında insanların farklı hissettikleri ve düşünebildikleri, kendilerinden farklı düşünce ve durumlara saygıyla yaklaşmaya ve insanlarla arkadaşça geçinmeye ihtiyacımız olduğu anlatılır.
1. Bir Buket Yapalım: Çocuklardan kendilerine dağıtılan çiçek resimlerini kesmeleri istenir. Daha sonra her çiçeğin ortasına kendi resimlerini yapıştırmaları istenir. Her yaprağın üzerine yapmaktan hoşlandıkları durum yada olayları gösteren resimli kartlar yapıştırmaları istenir. Tamamlanan çiçekler teker teker bir panoya asılarak bir buket oluşturulur. Sonra gruptaki her bir üyenin farklı özellikleri üzerinde konuşulur ve insanların farklı özellikleri sayesinde toplum bireylerinin birbirlerine yardımcı oldukları üzerinde konuşulur.
8. OTURUM:
Çocukların bazı durumlarda arkadaşlarına yardım etmelerinin, onlara cesaret verici sözler söylemenin ve sıra beklemenin, arkadaşlıkları güçlendirecek davranışlar olduğunu ve bunun insana zevk verdiğini belirtir. Oturumda bu beceriler üzerinde durulacağı belirtilir.
1. Yardım Eden Eller: Her çocuğa bir el resmi, kürdan ve küçük miktar kil verilir. Çocuklardan kil parçalarını sıralarının köşelerine yerleştirmelerini ve önlerindeki el resimlerini bununla süslemeleri istenir. Öğretmen, çocuklara özellikle yapıştırma işlemi sırasında birbirinden yardım isteyebileceklerini söyler. Etkinliğin sonunda yardım isterken ve verirken neler hissettiklerini sorar ve bu durum üzerinde konuşulur.
2. Acil Yardım: Her çocuğa içinde büyük boncuklar olan kutular verilir. Bunları ellerinin tersiyle taşımaları ve sınıf içinde gezinmeleri istenir. Öğretmen onlara “hızlı, yavaş, ileri, sıçra” gibi yönergeler veriri. Kutusu yere düşen oyuncu donar. En yakında bulunan arkadaşı ona kendi boncuklarını düşürmeden yardım etmeye çalışır. Hepsini topladıktan sonra ayağa kalkarak yürümeye devam ederler. Oyun sonunda yardım edenlere ve yardım alanlara bunun nasıl bir duygu olduğu sorulur ve yardım etme üzerinde konuşulur.
9. OTURUM:
Bu oturumda çocuklara paylaşmanın ve işbirliği yapmanın arkadaşlık ilişkilerini geliştirecek davranışlar olduğunu, oturumda bu beceriler üzerinde duracaklarını belirtir.
1. Göster Kendini:
Öğretmen çeşitli konuları içeren resimli kartlar göstererek her birinin bir konuyu seçmeleri istenir. Öğrenci seçtiği konuyu arkadaşlarıyla paylaşacaktır. Grupla paylaşılabilecek konular: bildiği bir oyunu gösteren kart, söyleyebileceği bir şarkıyı gösteren kart, birine yüksek bir yerden bir nesneyi almayı gösteren kart olabilir. Grupla paylaşmanın ardından çocuklara neler hissettikleri sorulur ve günlük yaşamda neleri paylaştıkları ve neleri paylaşabilecekleri konuşulur.
10. OTURUM:
Öğretmen bu oturumda kendi ve başkaları hakkında olumlu düşünme ve ifade etme becerileri üzerinde durulacağı belirtilir.
1. Kendi Reklamım: Her çocuk sırayla yerinden kalkar ve kendi reklamını yapar. Bunlar çok basit özellikleri söylemek ve yapabildikleri şeyleri söylemek olabilir. Bu özelliklerden söz ederken kendilerini piyasada satılan bir ürünmüş gibi kısa bir reklam programıyla izleyicilere tanıtmaları istenir. Başkalarını kötülemeden niçin kendilerini seçmelerini gerektiğine yönelik özellikleri söylemeleri konusunda öğrencilere bilgi verilir. Her çocuk programı bitirdikten sonra grup tarafından alkışlanır. Öğretmen “kendi hakkımızda olumlu şeyleri fark etmek ve bunu söylemek kendimizden memnun olduğumuzu kendimize güvendiğimizi gösterir. Bunları fark etmek kendimizi iyi hissetmemizi sağlar” der. Oyunun sonunda çocuklara neler hissettikleri sorulur.
Daha sonra öğretmen çocuklara insanların kendilerinde gördükleri olumlu özellikleri yansıtan durumları karşılarındaki bireylerde de görmeleri gerektiğini söyler ve onlara “onları nasıl gördüğümüz bakış açımıza bağlıdır. Bu bakış açılarından ilki insanların bizi kızdıran yada sıkan yanlarını görmektir. İkinci yol ise çevremizdekilerin olumlu ve güçlü yanlarını görmek ve bunu dile getirmektir. İki yolu kullanmanın etrafımızdakilerle daha iyi geçinmemizi sağlayacağını belirtir.
Demir, Abdullah, 2005
KAYNAKÇA
Atik, Belma, Özel Eğitimde Entegrasyonun Önemi, Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı, 1999
Batu, Sema, Özel Eğitim, Kaynaştırma ve Özel Eğitim Hizmetleri, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2002
Çetin, F., Bilbay, A., Kaymak, D., Araştırmadan Uygulamaya Çocuklarda Sosyal Beceriler Grup Eğitimiz, Epsilon Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul, 2001
Dalkılıç, Nursel, Çocuk Eğitiminde Drama Yöntem ve Uygulamalar, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2000,
Dinkmeyer, D., Dinkmeyer, D., Jr., Devoleoping Understanding Of Self And Others-Duso-I, Revisied: Teacher’s Quide. Minneapolis, Mn: American Guidance Service, Circle Pres, 1982
Dalkılıç, Nursel, Gönen, Mübeccel, Çocuk Eğitiminde Drama Yöntem ve Uygulamalar, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2000
Fisher, D., According To Their Peers: Inclusion As High School Students See İt. Mental Reterdation, 1999
Karamanlı, Doğan, Okulöncesi Dönemde Entegrasyon Sınıflarında Bulunan 5-6 Yaş Grubundaki Normal Çocukların ve Sınıf Öğretmenlerinin Zihinsel Engelli Çocukların Sosyal Uyum Davranışları Hakkındaki Algılamaların İncelenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, 1998
Kırcaali-İftar, Gönül, Özel Eğitimde Kaynaştırma, Eğitim Ve Bilim, 136, 44-45, 1995
Kotulak, Dona, Connaughtan, Dennis, Çeviri: Tunalı, Dilek, Amerikan Tıp Birliği Çocuk Sağlığı Rehberi, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2002
Kuz, Tayyar, Kaynaştırma Eğitimine Yönelik Tutumların İncelenmesi, T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Ankara, 2001
O.E.C.D., Çeviri: Kuz Tayyar, Integrating Students With Special Needs İnto Mainstream Schools, Paris, 1995
Oktay, A., Yaşamın Sihirli Yılları: Okulöncesi Dönem, İstanbul, 2000
Çocuklara telefonda konuşmak ile yüz yüze konuşmak arasındaki farklar sorulur. “hangisinde karşımızdaki kişinin bizi dinleyip dinlemediğini anlayabiliriz” diye sorulur. Bunun nedenleri üzerinde konuşulur. Yüz ifadesinin ve beden duruşunun önemi vurgulanır. Dikkatli dinleme ve dikkatsiz dinlemenin özelliklerinden söz edilir. Çocuklara grup kuralları ve insanları gözleyip dinlemenin önemi anlatılır. Çocuklara iyi bir dinleyici olmanın hem iyi bir öğrenci hem de iyi bir arkadaş olmak için gerekli bir beceri olduğu söylenir. Çocuklar birini dinlerken konuşan kişinin yüzüne ve gözlerine bakacaklar, çocuklar birini dinlerken başlarını sallayarak “evet” diyerek dinlediklerini gösterecekler, çocuklar konuşan kişi sözünü bitirdikten sonra konuşmaya başlayacak. Çocuklara nesi var oyununun oynanacağı belirtilir. Çocuklardan birine odada bulunan bir nesneyi yada gruptan bir kişiyi aklında tutması istenir. Diğerlerinden ise bulundukları çevreye bir dakika boyunca bakmaları ve sonra gözlerini kapatmaları istenir. Çocuk tuttuğu şey hakkında diğer üyelere küçük ipucu verir ve diğer üyeler gözleri kapalı iken Nesi Var? Diye sorarak onun ne tuttuğunu bulmaya çalışır. Her çocuk aklından bir nesne tutana dek oyun devam ettirilir.

Çocukların bulundukları çevreye bir dakika boyunca bakmaları istenir. Sonra gözlerini kapatmaları istenir ve bulundukları ortamla ilgili şu sorular sorulur.

Abdullah DEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder