Otoimmün hastalıkların bulmaca parçaları adlı makalemizde, bu tür hastalıkların başlıca nedenlerini ve tedavideki genel yaklaşımımızı özetle anlatmıştık. Bu tür hastalıkların tedavisinde, genelde en zor adım, ilk adımdır. Bu temel adım ise tıbbi perhizdir.
“Perhiz tedavinin başıdır”. (Hâris bin Kelede M.S. 635)
Tıbbi perhizden kastımız, otoimmün hastalıklara neden olan ve bu hastalığı tetikleyen tüm faktörlerden uzak durmaktır. İşte tedavinin en zor ve ilk temel aşaması budur.
Otoimmün hastalıkların ortak yanı, sistemik enflamasyondur. Bu sistemik enflamasyonun altta yatan nedenlerini tedavi etmeden önce, vücudu kasıp yakıp kavuran ateşe neden olan tüm faktörlerden uzak durmamız gerekir. Bu şuna benzer; düşünün ki mutfağınızdaki doğalgaz borusu patladı ve her taraf yanıp kavrulmaya başladı. İlk atacağınız adım su getirip ateşi söndürmek mi ? Yoksa doğalgaz vanasını kapatmak mıdır ?
İşte, otoimmün hastalıklarda bu sistemik enflamasyonu (iltihabı) tetikleyen faktörlerden uzak durmadıkça, yapacağınız her türlü sentetik veya doğal tedaviler, size ya hiçbir fayda sağlamaz, yada sadece belli bir süreliğine sizi rahatlatır. Bu arada, bağışıklığı baskılayan sentetik tedavilerin aslında otoimmün reaksiyonu bir müddet yatıştırır gibi gözükürken öte yandan hastalığı daha da kötüye sürdüğünü ve tek bir otoimmün hastalığı birçok otoimmün hastalığa dönüştürdüğünü unutmamak gerekir.
Şimdi, otoimmün hastalarında sistemik enflamasyonu (iltihabı) tetikleyen, mikrobiyatayı bozan, bağırsak duvarının geçirgenliğini artıran ve bağışıklık sistemini baskılayan faktörleri ele alalım:
- Zehirler: Şeker (esmer veya beyaz), fruktoz şurubu, suni tadlandırıcılar, amalgam diş dolguları (biyolojik diş hekimi tarafından özel yöntem ile çıkartılması gerekiyor), kanal tedavisi yapılmış ölü dişler (biyolojik diş hekimi tarafından çekilmesi gerekir), diş çürükleri, zehirli ağır metaller (civa, kadmiyum, alüminyum, kurşun vb. zehirli ağır metaller), nikotin, alkol, kafein vb. her türlü zehir.
- Toksik Gıdalar: Genetiği değiştirilmiş (GDO), ziraii ilaçlar, hormonlar ve atom bombası etkisi ile bağırsak florasını harap eden sentetik antibiyotikler ve ismini okumakta zorluk çektiğiniz katkı maddeleri ile fakirleştirilmiş ve ışınlanarak birçok besin değeri öldürülmüş kirli gıdalar, rafine zeytinyağı, rafine mısır özü yağı, rafine ayçiçek yağı, margarinler, aylarca ekşimeyen endüstriyel kutu yoğurtlar ve bozulmayan uht sütler gibi rafine edilmiş ve işlenerek tabiatı bozulmuş gıdalar, sentetik maya, , asidik ağırlıklı beslenme tarzı, hormon ve antibiyotiklerle şişirilmiş, gezmeyen ve otlatılmayan hayvan ürünleri vb. her türlü toksik gıda.
- Toksik İlaçlar: Sentetik antibiyotikler (penisilinler, tetrasiklinler, aminoglikozitler, antimantarlar vb.), steroidler (prednizolon, hidrokortizon, betametazon, deksametazon vb.), sentetik ağrı kesici ve aneljezikler, bazı doğal ve bitkisel ağrı kesiciler, ağır metal ve hayvan hücreleri içeren aşılar, sentetik doğum kontrol hapları, mide ekşimesine karşı verilen sentetik ilaçlar, sentetik sinir yatıştırıcı ilaçlar, sitotoksik, nörotoksik ve hepatotoksik ilaçlar, coQ10, B vitamini ve Glutathione düşürücü ilaçlar ve toksik ağır metal içeren ilaçlar gibi bağırsak florasına zarar veren her türlü sentetik ve doğal ilaç çeşitleri.
- Çevresel Toksinler: Toksik hava, toksik su, toksik kimyasallar, toksik temizlik ürünleri (özellikle genetiği değiştirilmiş bakteri içeren temizlik ürünleri ki çoğu öyle), sentetik kozmetik ürünleri, antibakteriyel kimyasallar, sentetik parfümler ve deodorantlar, sentetik esansiyel kokular, toksik radyasyon vb. çevresel toksinler. Bu toksinlerin bazılarından 100% uzak durulamadığı durumlarda sürekli çeşitli arınma yöntemlerine başvurarak bu toksinlerden arınmak gerekir.
- Enfeksiyonlar: Parazit, kandida, toksik mantar, toksik küf, viral enfeksiyonlar ve salmonella gibi bakteriyel enfeksiyonları içeren su, gıda ve ortamlar.
- Kronik Stres: Stressiz hayat biraz zor. Ancak bizi uzun süre strese sokan faktörlerden mutlaka uzak durmamız ve mutlaka sağlıklı stres kontrolü yöntemlerini kullanmamız gerekir.
- Gluten: Otoimmün hastalarındaki en yaygın ve en gizli alerjen olup, çoğu hastada yavaş morfin etkisi yapmaktadır. İyileşene kadar gluten içeren her türlü gıdadan uzak durmak gerekir.
- Hastaya Özel Alerjenler: Bunlar kişiden kişiye değişir ve iyileşene kadar bunlardan uzak durmak gerekir.
- Aşırı yemek veya uzun süre oruç tutmak: Bunların zararı, hem bilimsel çalışmalarda, hem de dînî açıdan sabittir.
Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşur: “Ademoğlu karnından daha şerli bir kab doldurmamıştır. Ademoğluna onu ayakta tutacak bir kaç lokmacık yeter. Eğer illaki (yemesi) gerekli ise, o zaman üçte birini yemeğine, üçte birini içeceğine ve (kalan) üçte birini nefesine (ayırsın)”. (1)
Ayrıca, iftar etmeden birgünden fazla oruç tutmak olan visâl, sadece Peygamber Efendimize özel bir durum olup, İslam dininde bu, tüm müslümanlara yasaklanmıştır.
Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Kesintisiz (iftar etmeden birgünden fazla) oruç tutmayınız”. Bunun üzerine sahabiler şöyle dediler: “Ama sen kesintisiz oruç tutuyorsun”, bunun üzerine Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle demiştir : “Ben sizin gibi değilim, bana yediriliyor ve içiriliyor”. (2)
Ayrıca, Peygamber Efendimiz, sallallâhu aleyhi ve sellem, en mükemmel orucu, şöyle açıklıyor :
“Allah’ın en çok sevdiği oruç, Dâvûd’un orucudur. O bir gün oruç tutar, bir gün yerdi (tutmazdı).”. (3)
“Allah’ın en çok sevdiği oruç, Dâvûd’un orucudur. O bir gün oruç tutar, bir gün yerdi (tutmazdı).”. (3)
Dr. Natasha Campbell-McBride şöyle der : “Uzun süre oruç tutmak, aç kalmak ve aşırı yemek, bağırsak florasının kompozisyonunu ciddi şekilde değiştirebilir ve bir dizi sağlık problemine yol açabilir”. (4)
- Diğer faktörler: Aşırı fiziksel yorgunluk, aşırı hareketsizlik ve uzun süre aşırı hijyenik, steril ve güneşsiz ortamlarda yaşamak.
Otoimmün hastalıkları, vücudunuzun sizi, hayat tarzınızı değiştirmeye ve sağlıklı yaşamanıza zorlamasına yönelik bir fırsat olarak görebilirsiniz.
Bu perhiz listesindeki birçok şeyi bırakmak zor olsa da gayet olanaklıdır. Şeker, gluten, sigara ve alkol gibi bağımlılıkları bırakmak istemeyen insanlar, kesinlikle hiçbir tedavi yöntemi ile kendilerine vakit kaybettirmesinler. Ancak, bazı insanlar, gerçekten bu bağımlılıkları bırakmak isteyip te zorlanmaktadırlar. Bu kişiler, ilk etapta bağımlılıklardan kurtulma yönünde tedavi almaları gerekir.
Sülemi Yaklaşımı ile Bağımlılıklardan Kurtulma Stratejisi
Bendenizin bağımlılıklardan kurtulmaya yönelik öngördüğü strateji şöyledir:
- Duâ, yakarış ve sabır.
- Başta ağır metaller olmak üzere genel toksinlerden arınmak.
- Eğitim ve görsel bilinçlenme ile irâdeyi pekiştirmek.
- Tıbbi akupunktur ve tıbbi hicâmet gibi bağımlılığı çözen çok yönlü ve güçlü terapilerden faydalanmak.
- Fitoterapi ve apiterapi gibi yöntemlerden destek alarak kalıcı çözüm sağlamak.
- Faydalı, sağlıklı ve câzip alternatiflere yönelmek.
- Yol arkadaşı bulmak.
Bu ilk adım olarak nitelendirdiğimiz temel adımı gerçekleştirdikten birkaç ay sonra bile birçok otoimmün hastasında, enflamasyon belirtileri hızlı bir şekilde sönmeye başlamakta ve birçoğu ilaçsız remisyona otomatik olarak girebilmektedirler. İşte size ilaçsız remisyonun sırrı ! Ve bu remisyon sürecinde, vücut, bir alerjen veya tam hazmedilmemiş bir gıda ve buna bağlı olarak kendi dokuları ile savaşmak yerine, bu sefer vargücü ile kendi dokularını onarmaya başlayacaktır.
Otoimmün belirtinin sebebi, bir enfeksiyon olsa dahi, bu perhiz adımını gerçekleştirmek, vücudun total toksik yükünü hafiflettiği için, sistemik enflamasyonu illaki az veya çok dindirir.
Otoimmün Hastalıklardan Kurtulma Yolculuğundaki Diğer Adımlar
Tabi ki, bu ilk adım, en zor ve en temel adım olmak ile birlikte, tedavide yeterli değildir. İlk adım atıldıktan sonra, optimum şifâya erişmek için, doğru bir strateji doğrultusunda ve kişiye özel bir yaklaşımla uygulanması gereken adımlar kısaca şöyledir:
- Anti enflamatuar (iltihap önleyici ve giderici) hayat tarzı.
- Anti enflamatuar (iltihap önleyici ve giderici) beslenme.
- Anti enflamatuar (iltihap önleyici ve giderici) tedavi ve terapiler.
- Toksik ağır metallerden doğal ve yan etkisiz yöntemler ile arınma.
- Çeşitli bağ dokularında biriken toksinlerden arınma.
- Kronik ağrıların fonksiyonel yöntemler ile dindirilmesi.
- Enfeksiyonlardan arınma (parazit, kandida, ibbaç vb.).
- Omurgadaki eksen kaymalarının düzeltilmesi.
- Detoksifikasyon kanallarının onarımı.
- Kan dolaşımı problemlerinin onarımı.
- Lenfatik sirkülasyonun onarımı.
- Otonom sinir sisteminin regülasyonu.
- Sindirim sisteminin onarımı.
- Bağırsak duvarının ve bağışıklığın %80’ini teşkil eden mikrobiyatanın onarımı.
- Hormonal dengesizliklerin düzeltilmesi.
- Besin, mineral ve vitamin yetmezliklerinin giderilmesi.
- Hücresel enerji metabolizmasının canlandırılması.
- Sağlıklı fiziksel aktivitelerin desteklenmesi.
- Zihnin ve sinir sisteminin sakinleştirilmesi.
- Nazar, sihir ve şeytanların musallat olması gibi metafizik etkenlerin bilimsel olarak tedavi edilmesi.
Tedavide de Fonksiyonel Bakışı Unutmamak
Fonksiyonel tıp uzmanları, otoimmün hastalıkların altta yatan tüm nedenlerini gerekli tüm tedaviler ile çözmeye çalışırken, tedavide fonksiyonel bakışı unutmamaları gerekir. Öyle ki, tedavilerin de fonksiyonel olma gerekliliği, başta alopatik tıp menşeli fonksiyonel tıp uzmanları olmak üzere bazı fonksiyonel tıp uzmanları tarafından gözardı edilen bir konudur.
Fonksiyonel tıbbın paradigmasını (bakış açısını) tedavide uygulamak için, uygulanan tedavilerin, vücudun herhangi bir fonksiyonuna (işlevine) zarar vermemesi gerekir. Çünkü fonksiyonel tıbbın hedefi, vücuda bir bütün olarak bakıp, sadece bir fonksiyonu değil tüm fonksiyonları (işlevleri) dengelemektir. Eğer uygulanacak herhangi bir tedavi yöntemi, vücudun herhangi bir işlevine zarar veriyorsa, bu hem fonksiyonel tıbbın ana hedefine, hem de tedavideki bütünsel bakışa aykırı düşer. Tedavide, elbette, aşamalı strateji olabilir. Ancak, tedavideki hiçbir aşama, vücudun bir fonksiyonunu restore etmek uğruna olsa bile, vücudun herhangi başka bir fonksiyonuna (işlevine) zarar vermemesi gerekir.
https://ultratedaviler.wordpress.com
https://ultratedaviler.wordpress.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder