Eğitimde Drama ve
Engelli Çocuklar
Öğrenmenin temel
şartlarından birisi etkinliktir ve birey etkin olduğu sürece daha iyi öğrenir.
Dramatik oyun bireyin etkin olduğu ve üzerinde prova yapılmayan bir gösteridir.
Yurdumuzda yaratıcı drama normal eğitim programları ile bütünleşmeye başlamıştır.
Ancak özel eğitim gerektiren çocuklarda pek kullanılmamaktadır. Sınıftaki
dramatik oyunlar, oyuncuların kendileri ve oyun oynarken edindikleri tecrübe
ile ilgilidir. Bu oyunlar provasız, anında yaratılan, genelde yapısı öğretmen
tarafından şekillendirilen ve herkesin bir göreve sahip olduğu grup
faaliyetidir. Çocuklar bu dramatik oyunlar sırasında duygu ve düşüncelerinin
yanı sıra korku ve özel ilgilerini de ortaya koyarlar. Ayrıca, dramatik oyun
dışında yaşamayacakları olayları da yaşayabilirler. Eğitimde drama yönteminin
en etkili şekli, öğretmenin de rol aldığı tüm grup doğaçlamasıdır. Ancak
öğretmen oyun sırasında oyuna karışmamalıdır. Öğretmenin önce, çocuklara neyi
öğreteceğine karar vermesi gerekir. Sonra öğrenme işinin nerede yapılacağı,
çocuklar ve öğretmenin rolü, olayın düğüm noktası ve başlangıçta çocukların
dikkatini çekmek için ne yapılacağı belirlenmelidir. Dramatik oyunlar sırasında
gürültü problemi çıkabilir. Eğer gürültü, problem çözmeye yönelik değilse,
çocuklar oyuna ilgilerini kaybetmişlerdir. O zaman oyun hemen durdurulup,
tamamen farklı bir oyun başlatılmalıdır.
Pek çok oyunun
sonunda tartışma yapılır. Tartışmada açık uçlu sorular sorulur ve tek bir doğru
cevaba gidilmez. Tartışmanın amacı; oynanan problemi tanımak, çözümünü öğrenmek
ve diğer çözüm yollarını keşfetmektir. Zekâ özürlü çocukların oyunu da birçok
yönden, benzer zekâ yaşındaki daha küçük normal çocukların oyununa benzer ve
daha yavaş bir hızla bu modeli takip eder(Lunzer ve Hulme, 1966). Drama, zekâ engelli
çocukların öğrenme ve kendilerini ifade etmelerinde normallerden daha fazla
yararlı olur. Engelli çocuklar sıkıldıkları için disiplin problemleri vardır.
Bunlara yardımcı olmak için de sanat, müzik ve özellikle drama ile
ilgilenmelerini sağlamak yararlı olacaktır. Ancak, bu çocukların oyunlar
sırasında gerçeğe daha yakın tutulmaları gerekmektedir.
Uygulanan drama
etkinliklerinin bir amacı olmalı ve çocukların gelişimine yararlı olması için
de, günlük yaşantı ile ilgili konular üzerinde çalışılmalıdır. Seçilen
konuların canlandırılmasında parmak oyunları, kukla, maske, pandomim, dans gibi
tekniklerle tekerlemeler, şarkılı oyunlar ve hareketli şarkılar kullanılabilir.
Tüm sınıf aktiviteleri tarafından desteklenen drama çalışması, çocuğun kendine
güvenini ve fizikî serbestliğini artırır, dil gelişimine yardımcı olur. Engelli
çocuklar da drama sayesinde bir problemi kendi düzeylerinde algılama, çözme ve
açıklama olanağını elde ederler.
Eğitimde dramanın
iki önemli yapı taşı vardır. Bunlardan birisi, yaşamda yer alan çok çeşitli
roller, diğeri de bu rollerin duruma uygun şekilde önceden hazırlanmaksızın,
anında yaratılarak oynanmasıdır(doğaçlama). Burada, başıboşluktan çok,
hissettirmeden yönlendirme vardır. Zihinsel engelli çocuklarla yapılan drama
çalışmasında; çocuklara ipucu vermek ve normal çocuklarda kendiliğinden ortaya
çıkan hünerlerin gelişimini cesaretlendirmek gerekir. Onlar duyu motor
koordinasyonunu nasıl geliştirecekleri, tecrübelerini nasıl canlandıracakları
ve bu tecrübeleri dramatik oyunda “zevkle nasıl sembolize edecekleri yönünde
desteklenmelidir. Ancak bunlar sadece dramatik beceriler olarak görülmemeli,
tüm programda, bu becerilerin geliştirilmesi desteklenmelidir. Örneğin; bir
pazar gezisi pek çok sınıf etkinliğine dönüşebilir.
Bu çocuğun
adölesan dönemine gelinceye kadar veya temel ve basit etkinliklerde yeterli
tecrübe kazanana kadar, olaylara hızlı bir şekilde tepki gösteremeyebileceği
unutulmamalıdır. Ayrıca en basit hedeflere de sürekli olarak dönmek gereklidir.
Dramatik oyun, genel gelişimi desteklemek için de kullanılabilir. Çocuğa vücut
parçalarının isimleri ve hareketleri öğretilirken, çocuk aynaya bakarak göz,
burun ve ağzı defalarca söyleyebilir. Parmak oyunları ve dokunma, burada
öğrenmeyi destekler. Çocuk önce taklit edecektir. Daha ileri basamakta, zekâ
engelli çocuklar bunları kendileri ya da oyuncakları ile yapacaklar ve bunları
yaparken de konuşmaya başlayabileceklerdir. Drama sayesinde çocuk
hareketlerinin farkında olacak ve hareket yapmaktan da memnun olacaktır. Dramada
yapılan hareketlerle çocuk, vücudunun kontrol, eşgüdüm ve becerilerini
geliştirir, vücudunu tanır, ritim duygusunu geliştirir, vücudunu amaçlı olarak
kullanmayı öğrenir.
Drama; hareket,
konuşma ve hayalî dramatik çalışmayı içermektedir. Öğretmen yapıcı etkinliği
cesaretlendirirken, aynı zamanda bazı materyallerin tahrip edilmesine de
müsaade etmelidir. Drama, çocuğun sık sık şiddet ve saldırganlığını ortaya
çıkarmasına da fırsat sağlamalıdır. Öğretmenin bu durumda, grubu uygun bir
şekilde gerçeğe döndürmesi gerekir. Hayal, yapmacık ve inanılmayana geçici
olarak razı olma çocuğun dramatik oyununda görülür. Çocuk kendisine ve
çevresindeki dünyaya güven duymaya başladıkça, tecrübelerin sembolik
sunumlarına duyulan ihtiyaç da azalmaya başlayacaktır. Gerçek hayat, çocuğun
keşfetmesi ve maceraya atılması için ona sayısız fırsatlar sağlar. Zekâ engelli
çocuk, tecrübeleri ile, makinelerin nasıl çalıştığı, bitki ve hayvanların nasıl
büyüdüğünü öğrendikçe, gerçek ve hayal arasındaki farkı da ayırt eder. Burada
dramanın amacı, sadece hayalî hikâyeleri canlandırmak değil hikâyenin ortaya
attığı sorularla, düşünme düzeyini derinleştirmek, zihinsel boşalımı ve kendini
ifade edebilmeyi sağlamaktır. Ayrıca, drama, çocuğun ”niçin ve “nasıl”
sorularını sormasına yardımcı olur. Geziler yapmak ve olanları sonradan yeniden
canlandırmak, mevsimlerde yaşanan değişiklikler sosyal güven ve dili
geliştirmeye yardım eden fırsatlardır. Bu çocukların öğretmenleri drama
yaparken eğitim verdiklerinin farkında olmayabilirler. Dramanın eğitimde
kullanılması, çocuğun daha iyi anlama ve düşünmesine yardım eder. Hayal gücü
sınırlı olan çocukların mümkün olduğu kadar çok ve gerçek şeyi tanımasına,
görmesine, dokunmasına ve kullanmasına fırsat tanınmalıdır. Fakat onlar yine de
çevre hakkındaki bilgileri derinleşene kadar, gerçek olan ile olmayan
arasındaki farkı muhtemelen göremezler. Zekâ engelli çocuklar, gerçeğe daha
yakın tutulmak zorunda olduklarından öğretmenleri onlara gerçek uyarıcı
bulmakta güçlük çekebilir. Ancak, yeme-içme, soyunma-yatma, uyuma-uyanma,
giyinme gibi çocukların günlük hayatlarında ve hayalî oyunlarında sık görülen
etkinlikleri, öğretmenler dramatik durumlara kaynak olarak kullanabilirler.
Sıcak ve soğuk şeyleri yeme ve içme, sevdiği ya da sevmediği yiyeceği yeme,
gülme-ağlama, yiyen ve içen hayvanları izleme, yeme ve yürümelerini taklit
etme, çevreyi incelemek için yürüyüşe çıkma gibi etkinlikler, çeşitli
ortamlarda farklı şekilde kolaylıkla oynanabilir. Örneğin; karlı havada
yürürken güneş çıkabilir ya da çaya şeker yerine yanlışlıkla tuz konulabilir.
Her durum, yeni bir tecrübedir. Bilhassa ziyaretler ve ziyaretçiler dramatik
etkinliklerin kaynağıdırlar. Öğretmen, bu etkinlikleri çocukların duygusal ve
zihinsel gelişimine yardımcı olmak, ev ile okul yaşantısını birbirine
yaklaştırıcı dramatik çalışma yapmak için kullanabilir. Bu çalışmalar sırasında
açık ve kesin olunması, karışık fikirler verilmemesi ve fiziksel temas
kullanılması gerekir.
Dramatik aktivite
sırasında problem ortaya çıkabilir. Bunların çözümü yine çocuklar tarafından
yapılır, sonra bunu diğer problemler de takip edebilir. Eğer oyun gürültüyü
gerektiriyorsa bu engellenmemelidir. Öğretmen, disiplini sağlamak için zil,
davul gibi bir alet kullanabilir. Bu alet çocukların dikkatlerini toplamaları
için uyarı vazifesi görür. Birden fazla özrü olan çocukla çalışırken yardımcı
olması için, odada başka yetişkinler de bulunabilir. Bu, çocukların kişiliğini
kazanmasına yardım eder. Etkinlik bittikten sonra rahatlama dönemi gelir. Bunun
için de sakin müzik eşliğinde hareket yapılabilir. Her şey bittikten sonra ise
yapılan etkinliğin tartışması yapılmalıdır. Diğer çocuklar gibi, engelli
çocukların da sevgiye, zamana, sabır ve saygıya ihtiyaçları olduğu
unutulmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder