İLETİŞİM BECERİLERİ ÖĞRETİMİ
İletişimde, genel anlamda, bilgi, duygu,
düşünce, haber alış verişi ile insanları etkileme söz konusudur. Bir şey
istemek, okşamak, gülümsemek bunlardan bir kaçıdır. Canlılar arasındaki ileti
alışverişi olarak düşünürsek, canlılar ile ifade edilen sadece insanlar mıdır?
İnsanlar ve trafik lambaları, insanlar ve bankamatikler, yiyeceklerin yerini
birbirine bildiren karıncalar, bal özünün uzaklığını birbirine bildiren arılar,
titreşimli seslerden yararlanıp birbirleriyle haberleşen yunuslar arasındaki
iletişim örneklerindeki gibi sadece insanlardan bahsetmiyoruz.
Beş duyumuza hitap eden ve beş duyumuzu
harekete geçiren her uyarı iletidir. Kaynaktan çıktıktan sonra iletiyi alan
için bir uyaran (beş duyumuza yönelik her şey) olan davranış iletişimdir. Her
uyarı algılanıp değerlendirilir mi? Uyarılar her zaman anlamlı iletilere
dönüşür mü?
Oruç tutan bir kişi için ramazan davulu,
namaz kılan bir kişi için ezan, bebeği olan bir anne için ağlama sesi anlamlı
uyarılardır ve algılanıp değerlendirilirler. Sağlıklı bir iletişimde
bulunabilmek için ortak bir dili ve kültürü yaşamak gerekir.
İletişim insanın kendisini yönlendirmesi,
değişen gereksinimlerini karşılaması için çevreden gelen uyarıları eleyerek,
düzenleyerek etkin bir anlamlandırma ve bunu paylaşma çabasıdır.
İnsanlar arasında iletişimin hem sözel hem
sözsüz boyutları kullanılır. İletişimin çeşitli yolları vardır.
Görsel yolla iletişim: Duman,
jest, mimikler, yazı, resim, fotoğraf,
ilan panoları, karikatürler yoluyla bir şeyler anlatmadır.
Dokunma yoluyla iletişim: El
sıkışma, itme , dövme, makas alma, baş okşama gibi davranışlarla insanlar
sevgi, şefkat, nefret gibi duygularını ifade ederler.
Koku ve tat yoluyla iletişim: Kız
istendikten sonra kahvenin tadı, bebeklerin süt kokusu ile annesi, trafik
polisi ile içki kokusu, bayramda şeker tutma…
Devinim yoluyla iletişim: Görsel
boyutun biraz daha detayına inilmiş halidir. Konuşmaya eşlik eden dil söz konusudur. Sözel olmayan
davranışlarla duygu ve düşünceleri iletme yoludur. Yürüyüş biçimi, duruş, kaş
çatma, gözünü kaçırma, parmak sallama gibi devinimler.
Konum yolu ile iletişim: Kişiler
arası mesafeyi veren iletilerdir. Sınıf ortamında öğrenci öğretmen ilişkisi,
subay üniformalarındaki rütbe farklılıkları, parkta oturan bir çiftin çok yakın
oturmaları gibi.
İşitsel yolla iletişim: Ses
dalgalarından yararlanılarak yapılan iletişimdir. Duyma gerektirir. Müziğin
sembolü olan notaların evrensel bir dili vardır.
Sözel iletişim: Sözel iletişimde dil yalnızca sözcüklerden oluşur. Sese dayalı sembollerin anlam
aktarmasıdır. Sadece insanlara özgü bir eylemdir.
Dil eşlikli iletişim: Sözel
iletişime eşlik eden faktörler. Ses
tonu, tekleme, sesin ritmi, yorgunluk, sevinç, hiddet gibi hisleri alıcıya
aktarır.
İletişimin gerçekleşmesi için bir kaynak,
bir hedef, bir mesaj, mesajın gidebileceği bir kanal, iletişimin
gerçekleşebileceği bir ortam, mesajı taşıyabilecek bir araca ihtiyaç vardır.
İletişim amacına göre kaynağın bir mesaj iletmesi gerekir. Bunun için bir
kanala, kanal için de bir ortama ihtiyaç vardır. Belli bir kanalın belli bir
ortamda iletişimi sağlayabilmesi için bir araç olmalıdır. Kaynak, hangi mesajı nasıl göndereceğine karar verip eylemi
gerçekleştiren kişidir. Mesaj,
zihinde tasarlanan anlamlar bütünüdür. Kodlanan mesaj üretilerek bir yoldan
iletilir. Gönderilen mesaj alıcı
tarafından alınır, algılanır ve yorumlanır; yani anlaşılır. Mesajın alınıp
alınmadığına ve doğru iletilip iletilmediğine ilişkin geri bildirim ile iletişim gerçekleşir. Kısaca iletişim, bir
kodlama, iletme, çözümleme ve geri
bildirim süreci olarak yorumlanabilir.
Dil insanların iletişimde bulunmak amacıyla
geliştirdikleri bir anlaşma aracıdır. İnsan gereksinimlerini karşılamak
amacıyla başkalarını kontrol etmek, gördüğünü, kokladığını, algıladıklarını paylaşmak
ister. Ve insan her şeyden önce kendini, özünü, evrendeki yerini ve gücünü
merak edip araştırmak ister. İnsanoğlunu bir kod kullanma zorunluluğuna iten bu
temel neden kısaca iletişim amacıdır ve çocuklar anadillerini iletişimde
bulunmak için öğrenirler. Bu amaçla bir kod kullanma ihtiyacı duyan çocuk
söyleşiler içine bizzat katılarak kodun öğelerini tanır, kavrar ve kullanmayı
öğrenir. Normal zeka gelişimine sahip çocuklar bu beceriyi doğal ortamlarda
kendiliğinden öğrenirler.
DİLİN
ÖZELLİKLERİ
1. Dil bir koddur: insan
iletişiminde temel sorun iki bireyin birbirini anlamasıdır. Mesaj göndermek
isteyen kaynak birey kendi zihninde düzenlediği mesajın aynısını veya yaklaşık
olanını hedef bireyin zihninde canlandırmak durumundadır. Zihinler arasında böyle
bir aktarımı gerçekleştirecek bağ yoktur. Bu yüzden öyle bir araç gerekir ki, araç
onu kullananlar tarafından aynı şekilde paylaşılmalı, aynı anlamları
çağrıştırabilecek türde algılanmalı ve çözümlenmelidir. Böyle araçlara kısaca
kod denir. Kod kısaca şifrelemedir. Kod, herhangi bir şeyin bir başka şeyle
temsil edilmesidir. Dil de bir temsil aracıdır. Kodu oluşturan temel öğe
göstergeler ve bu göstergelerin birbirleriyle ilişkileridir. Dil ile iletişimde
göstergeler sesler ve sözcüklerdir.
2. Dil bir uzlaşmadır: Bu
anlaşma kendiliğinden oluşur. Bunu
oluşturan toplumdur. Dil için yazılı
bir anlaşma metni yoktur. Metne dayalı olmayan bu anlaşma toplumun aynı dili
kullanmasını sağlayıp kolay iletişimi sağlar. Toplumların keyfi uzlaşması
sonucu Türkçede masa, İngilizcede table’dır. Dolayısıyla farklı uzlaşmalar
farklı dilleri ortaya çıkarmıştır.
3. Dil evren hakkındaki düşünceleri simgeler: Kullandığımız kodun işlevselliği, konuşanın
ve dinleyenin evren bilgisiyle bağımlıdır. Zihnimizde nesnelerin olayların
kendisini saklayamayız. Bunları temsil eden semboller saklanır. Bireyler
yaşantı süreçlerinde çeşitli deneyimler edinirler. Tekrarlanan yaşantılar
çocukların zihninde bir kayıt gibi biçimlenir, benzerlik ve farklılıklarından
anlam çıkarılır, soyutlamalara ulaşılır ve bu bilgi bellek için önemli
kavramları bilişsel yapıları oluşturur. Düşünce gelişimi dil gelişimini
destekler. Zihin engelli bireylerin dil gelişimleri bu yüzden gecikebilir.
4. Dil bir dizgedir: Dizge
belli kuralları olan bir bütündür. Dil göstergelerinin herkesçe aynı şekilde
anlaşılabilmesi için belirli kurallarla örgütlenmesi ve düzenlenmesi gerekir. Bu
kurallar sınırlı ve belli sayıdadır. Buna karşın bu öğelerin olası birleşimleri
sınırsızdır. Örneğin Türkçede 29 ses parçasının belirli kurallar çerçevesinde
birleşerek sonsuza yakın sözcük ve bu sözcüklerden tümce kuruluşu elde
edebiliyoruz.
5. Dil iletişim için kullanılır: Bireyler günlük yaşantılarında
birbirleriyle olan alışverişlerinde pek çok değişik amaçla dili kullanırlar. İlişki
kurma, koruma, bilgi edinme, aktarma, istek belirtme gibi. Tüm bunlar değişik
ortamlarda değişik anlatım yollarını gerektirir. Örneğin su gereksinimimizi
gidermek için evde, okulda, lokantada bulunuşumuza, oradaki kişilerin bizimle
olan samimiyetleri ve konumlarına göre değişir.
Bu özelliklere sahip her iletişim aracı dil
olabilir mi?
KONUŞMA NEDİR?
Ses yolu ile söz kullanma, düşünceyi sözle
ifade etme olarak tanımlanabilir.
İnsanların doğal olarak üretebildikleri
kimi sesleri kullanıp, düşüncelerin kulak yoluyla alınabilmesine olanak
sağlamak için gerçekleştirilen bir eylemdir.
Dilin söze dönüştürülmüş biçimidir.
İnsan vücudunda yaşamsal görevi olan bazı
organlar konuşma işlevini de gerçekleştirir. Gırtlak düzeneği, gırtlak altı ve
gırtlak üstü olarak 3 grupta toplanır. İnsanların çıkartabildiği ses,
konuşmanın hammaddesidir. Konuşma eyleminin üç genel düzlemi vardır.
Sesbilgisel örgütlenme, sesçil motor
planlama ve sesletim. Konuşma ile düşünme son derece ilişkilidir. Konuşmaya
başlamak için beynimizdeki işlemler bilişsel düzlemde harekete geçer.
Düşüncelerimiz belirli seslere göre dizilir, örgütlenir. Bu dizim bebeklikten
itibaren kandığımız belleğimizde sakladığımız dile ait bilgilerden çağrılır. Bu
düzlem sesbilgisel kodlamadır. Daha sonra kodlanan seslere göre motor planlama
düzeyinde hangi organların nasıl çalışacağına göre kararlar alınır. Sesletim
için bu dizimi iletecek organlara sinirler aracılığıyla sinyaller gider.
Sesletim işlevinde çene, dudaklar, dişler,
dişyuvası, dil, damak, yumuşak damak, küçük dil gibi organlar önemli görevler
üstlenir. Bu organlar sesbilgisel örgütlenme, sesçil motor planlama düzeyinde
belirlenen seslere göre şekil alır. Daha sonra iletim birimleri çalışmaya
başlar. Mesaj, akustik sinyaller halinde somut biçimlere dönüşür. Devreye
durdurma mekanizması girer. Dönüt konuşma üretiminin her aşamasında işler.
Dil olmadan konuşma ortaya çıkabilir mi?
Papağan ve muhabbet kuşlarını düşünelim.
Onların yaptıkları, konuşma taklitleri ekolalinin bir türüdür. Ancak bu, dil
veya gerçek konuşma sayılmaz.Çünkü kendiliğinden doğal bir konuşma üretemezler,
düşünceye dayalı olarak kendi zihinsel tasarımlarını yaratıcı dille ifade
edemezler.
Konuşma olmadan dil olabilir mi?
Dilsel mesaj başka yollarla da
gönderilebilir. Görme engellilerin dokunmaya dayalı Braille sistemi, işitme
engellilerin kullandığı görsel devinsel işaret dili ya da yazı dili bunlara
örnektir. Her biri dilin beş özelliğine sahiptir. Genel olarak tüm toplumlarda
konuşma ve işitme ilk tercih edilen yollardır. Her birey, dil becerisinin
elverdiği ölçüde konuşabilir.
Özetle, iletişimin gerçekleşmesi sürecinde
öncelikle kaynak birim tarafından mesajın tasarlanması, düzenlenmesi ve alıcı
birimin çözümleyip algılayabileceği bir biçime dönüştürülmesi, yani kodlaması
ve bir yoldan hedef birime aktarılması gerekmektedir. Bu merkezi sinir
sisteminin görevidir. İletişim süreci konuşan kişinin beyninde başlar. Alıcı
birimin ise öncelikle bu biçimi algılamaya hazırlıklı olması, uygun yeti ve
becerileri taşıması, alması, algılaması ve çözümlemesi gerekir. İyi
işitebilmeli, gelen sessel kodun öğelerini tanıyabilmeli, ayrıştırabilmeli,
sınıflandırabilmeli ve mesajı anlamlandırabilmelidir. Alıcı birim, gönderici
birim konumuna geçtiği zaman ise bu süreçler yinelenmektedir. Yani gönderici ve
alıcı aynı dili konuşmalıdır. Aynı öğeleri gerektiğinde tekrar kullanmak üzere
belleğinde belirli bir düzende tekrar kullanmak üzere belleğinde belirli bir
düzende saklayabilmelidir.
Tüm bu bilgiler geçmiş yaşantımızla
ilgilidir.
İletişim sürecinde kullanılan etkin araç
dildir.
Dili aktarmada en etkili yol konuşmadır.
Konuşma ile düşünce arasında çok yakın bir
ilişki vardır.
İletişim sürecini başlatan beyindir.
Alıcının gelen mesajı çözümleyebilmesi için
o dili bilmesi gerekir.
DİLİN BİLEŞENLERİ
Dünyada yaklaşık 4.000 dil vardır. Bu
dillerin hepsi birbirinden farklıdır.
Dilleri birbirinden ayıran ya da dil olarak
birleştiren nedir? Neden Türkçe İngilizceden farklıdır?
İngilizce, Almanca, Japonca çeviriler
yapılıyor ve biz de onların ne demek istediğini anlıyoruz. Yani İngilizce
söylenen bir kelimenin ya da cümlenin Türkçede bir karşılığı var. O halde
söylenen kelime ya da cümlelerin altında yatan benzerlikler nelerdir? Bu soru
“Dili oluşturan nedir?” olarak sormuştur araştırmacılar.
Dil üç bileşenden oluşur: Biçim, içerik ve
kullanım
Biçim: Ses bilgisi, biçimbirim bilgisi ne
sözdizim yapılarını içerir.
İçerik: Dilin anlam bilgisini içerir.
Kullanım: Dilin iletişim amacına yönelik
işlevlerini içerir.
Ve buna göre geleneksel dilbilim dilin,
Anlam (semantiks)
Sesbilgisi (fonoloji)
Biçimbirim (morfoloji)
Sözdizimi (sentaks) ve
Kullanım(pragmatiks) olarak beş kurallı
sistemden oluştuğunu kabul eder.
Bu bileşenler birbirinden ayrı betimlense
de birbiriyle çok sıkı, bağlantılı, girişik tek bir sistem olarak algılanır.
Dil gelişimi, kavram gelişimi ve buna bağlı olarak çocuklarda dil ve konuşma
bozuklukları gibi alanlarda bu ayrımı bilmek çok önemlidir.
DİLİN İÇERİĞİ (Anlam/Semantik)
İçerik, evren hakkında deneyimler sonucu
oluşan düşüncelerin, soyutlamaların, kavramların belirli biçimlerle
simgelenmesidir. Doğanın kendine özgü bir düzeni vardır. İnsan, evrimsel bir
süreç içinde bu düzeni keşfettikçe kendine özgü kümelendirmiş, soyutlamış,
sınıflandırmış ve düzenlemiştir. Dilin içeriği bu sürecin simgelenmesidir.
Dolayısıyla içerik, nesne, olay ve nesneler arası, olaylar arası ve bunlar
arasındaki ilişkileri simgeleyen sözcüklere, tümcelere, sözcelere karşılık
gelen anlam bilgisini içerir. Bir dilin söz varlığı, içeriğin göstergesidir.
Dillerin sözvarlığı, dilbilimin bir alt alanı olan anlambilimin inceleme
konusudur.
Dilin içeriğini oluşturan söz varlığı iki
genel kategoride betimlenir. Anlam işlevi (içerik) sözcükler ve dilbilgisel
işlevli sözcükler.
Anlam işlevli sözcükler; Sözünü ettiğimiz
evrene ilişkin bilgiyi temsil eden nesne, insan, deneyim ve olaylara karşılık
gelen sözcüklerdir. Bir sözcüğü incelediğimizde bir anlamı doğrudan doğruya
ifade eden sözcüklerdir. Ad (ev, ağaç),Eylem (otur, bak), sıfat (kısa, küçük), zarf
(çabuk), adıl (ben, sen) gibi sözcükler olabilirler.
Dilbilgisel işlevli sözcükler; tek
başlarına kullanılmayan, ancak cümle içinde anlam kazanan sözcük yada eklerdir.
Çoğul ekleri (ler, lar), bağlaçlar (ki, fakat, ama), durum ekleri (-de, -i,
-e), zaman ekleri (-yor, ecek, - di), dilbilgisel amaçlarla sözcükler
arasındaki ilişkileri belirtirler. Bunların genellikle tek bir anlamı vardır.
Bazı dillerde anlam açık değildir ama önemli görevleri vardır.
Anlam öğrenme karmaşık bir süreçtir.
Sözcükler her dilde hiyerarşik olarak yapılanır ve anlam ağları ile birbirini
oluşturur. Anneler dendiğinde tüm annelerden söz edilir. Nesne ilişkileri iki
nesne arasındaki ilişkiyi betimler. Bu top denilerek nesnenin (topun) kendisine
gönderme yapılır. Siyah kutu, uzun kalem, büyük ev nesnenin niteliği hakkında
bilgi verir. “topu at” tümcesinde nesne
ile olay arasında bir ilişki vardır. Sözcük dağarcığının genişlemesi kavramsal
sınıflandırmalara ve genellemelere yol açar. Köpek dendiğinde hayvanlar
sınıfına ait olduğunu, canlı olduğunu, evcil yada vahşi, havlayan nesne
olduğunu anlarız.
Çocuklara sunulacak yaşantı zenginliği
onların dünya ve evren bilgisinin artmasını ve sözcük dağarcıklarının
genişlemesini sağlar. Eş ve zıt anlamlı sözcükler, çok anlamlı sözcükler mecaz
anlam, deyimler dilin içeriğine ait bilgiyi büyük metinleri oluşturur. Böylece
evrene ilişkin kurgulamalar farklı tümcelerle anlatılabilir. Bilgi konular
aracılığıyla çocuğa sunulur. Bu süreç zaman içinde öğrenilir.
DİLİN BİÇİMİ
Biçim, anlamı aktarmaya yarayan bir koddur.
Düşünceleri karşı tarafın alıp, algılayıp değerlendirebileceği bir şekle,
şifreye dönüştürmek için biçime gerek vardır. İşarete dayalı dilde biçim
görsel, şekilsel hareket özellikleriyle kodlanır. Bu yöntemde el işaretlerine
gerek vardır. Yazıda ise harflere gerek vardır. Mesaj, hangi kanalla
gönderilecekse o biçime dönüştürülmelidir.
Biçim konuşma dilinin dilbilgisi düzlemini
oluşturur. Biçim üç katmandan oluşur.
Sesbilgisi (Fonoloji)
Bir dilde seslerin dağılımını,
sınırlılıklarını, düzenlenişlerini kısaca kurallarını ve nasıl işlev
gördüklerini inceleyen bilim dalıdır. Sesbilgisinin dört bileşeni vardır. Anlam
aktarma işlevi üstlenen parçasal sesbirimler (ünlüler, ünsüzler, yarı ünlüler),
sesbirimlerin birleşmesinden oluşan
heceler, sesbirimlerin hece ve sözcüklerdeki dizilişi kurallarına ilişkin sesbirim
dizgesi ve parça üstü (bürünsel) birimler (vurgu, ezgi, durak, ton).
Biçimbirim bilgisi ( Morfoloji)
Biçimbirim, bir dilde kendi başına anlam
taşıyan en küçük birim. Biçimbilgisi, sözcüklerdeki kök ve ekleri, bunların
kurallı düzenleniş biçimleri ile türetilişlerindeki özellikleri içerir. Tüm
dillerdeki sözcükler biçimbirimlerden oluşur. Sesbirimler belirli kurallarla,
bir düzen halinde bir araya gelerek biçimbirimleri oluşturur. Biçimbirimler
bağımlı ve bağımsız olarak iki grupta toplanır. Bağımsız biçimbirimler kök
durumundaki sözcüklerdir. Kendi başına kullanılamayan ekler bağımlı
biçimbirimlerdir. Biçimbirim bilgisi dilin sözcük yapısına ilişkin bilgi verir.
Sözcükler, ekler, kökler, diziliş kuralları.
Sözdizimi (Tümce bilgisi)
Her
dilin kendine özgü diziliş kuralları vardır. Türkçede tümce yapıları
özne-tümleç-eylem sıralanışı temel alınarak kurulur. İngilizcede
özne-eylem-tümleç sıralanışı temel alınır. Sözdizimi bir dilde hangi sözcük
sıralamalarının kabul edilebilir ya da edilemez, dilbilgisel açıdan doğru yada
yanlış olduklarını betimler.
Çocukların sözcük dağarcıkları vardır ama
bunları nerede kullanacaklarını bilemeyebilirler. Hangi ekleri kullanacaklarını,
sıfat ve zamirleri nasıl kullanacaklarını bilemezler.
DİLİN KULLANIMI (PRAGMATİK YÖNÜ) (EDİMBİLİM)
Kullanım, dilin sosyal bağlamda belli bir
amaca yönelik işlevi ve iletişim amacına uygun kullanımıdır. Dilin kullanımı
edimbilimin inceleme olanıdır.
Burada geçen;
Dilin işlevleri, iletişim amacına ya da
isteğine uygun olarak insanların konuşma nedenleri ve gereksinimlerini içerir.
Bu bilgi niçin konuştuğumuzla ilgidir. Günlük yaşamda istekleri bildirmek,
sevgimizi söylemek, bilgi aktarmak, öğrenmek başkalarını kontrol etmek gibi pek
çok amaçla dil kullanılır.
Sosyal bağlam, insanların aynı yada değişik
amaçlara ulaşmak için dilin biçimsel seçenekleri arasından nasıl seçim
yaptıklarını belirtir. Dili kullanma başkalarıyla etkileşimde bulunarak oluşagelen
sosyal içerikli bir süreçtir. Bu süreçte anlam paylaşma, paylaşımda etkili olma
önemlidir. Buda dilsel ve dilsel olmayan bağlamı, bağlamda bulunan
konuşmacıları, durumları dikkate almayı gerektirir.Dinleyici hakkında bilgi,
onların gereksinimlerini göz önüne alma, dinleyicinin konu hakkında bilgi
sahibi olup olmadığını anlama mesajın biçimlenmesine yol gösterir. Dinleyicinin
kafa sallaması, göz kontağı, fiziksel hareketleri mesajın sürdürülmesinde
etkilidir. İletişim sürecinde, göz kontağı kurma, konum, dinleyicinin yüz ve
devinsel ifadelerini yorumlayarak dikkate alma, konu sürdürme ve bunlara göre
mesajı yeniden düzenleme dil kullanımının dilsel olmayan diğer yönüdür. Dilsel
olmayan kurallar, sözsüz iletişim biçimleri, dillere, kültürlere, sosyal konuma,
rollere hatta cinsiyetlere göre farklılık gösterir. Sözgelimi,
Toplumun belli kesimlerinde kullanılan dili
kullanma biçimlerinin çocuğun öğrenme yaşamında önemli bir yeri vardır. Kişinin
toplumda yerini alabilmesi, kendine güven, kendini ifade, düşünme, analiz etme,
nedenleri araştırma, mantık yürütme, karar verme, sonuçları hakkında kestirimde
bulunabilme, kendi sorunları ile başa çıkabilme gibi süreçlere katılımı ile
değerlendirebilir. O halde toplumsal kurallar nasıl dil kullanacağımızı
belirler. Bunların gelişmesi için gerekli olan dil kullanımıdır ve dil
gelişiminde yetişkinlerin çocukları ile dili kullanma biçimleri önemli bir rol
oynar. Dolayısıyla dilin kullanımı sosyal becerilerin gelişimi ile yakından
ilgilidir. Dili bilmek demek o dille neler yapılabileceğini bilmek demektir. Pragmatik
günlük yaşam dilimizdir. Dilin kullanımı, konuşmacının amacına ve ortamın
bağlamına uygun olarak sosyal ve bilişsel düzeyde belirlenen davranışların
seçimi ile etkili olur. Sıra alma, söyleyişi başlatma, sürdürme, konu açma dil
kullanımının konusudur.
Zihinsel engelli çocuğa dilin yapısını çok
iyi öğretmektense, dili nerede, ne zaman, nasıl, kullanacağını öğretmek daha
çok önem taşıyor.
SESBİLGİSEL GELİŞİM
EVRELERİ
SÖZÖNCESİ DÖNEM
İLETİŞİM EVRESİ(0;1 Ay-1;0 yaş)
a)
Sesleme Evresi (0-1 ay)
Bu evre refleksif seslendirmelerin
gerçekleştiği evredir. Bunun yanı sıra, genizsi ve genizsilere benzer refleksif
olmayan seslemeler de gözlenir. Bunlar ünlü benzeri seslerdir.
b)
Gıgıldama Evresi (2ay- 3ay)
Bu evrede bebekler rahatlık, mutluluk ifade
eden seslendirmeler yapar. Ağlama sıklığı azalırken, gülücükler artar. Ünlü
seslemelere artdamaksıl (k,g) benzeri seslerin eklenmesiyle ünlü ünsüz
sıralamalarını andıran sesler çıkarılır. Agulama evresi de denir.
c)
Genişletme Evresi (4ay-6ay)
Ses oyunları evresi olarak da bilinir.
Ünlü, yarı ünlü seslerle yüksek perdeli sıralamalar ve tiz seslemeler içerir.
Bu evrenin sonuna doğru (ba), (da) gibi ünsüz-ünlü sıralı mırıldanma başlar.
d)
Düzenli Mırıldanma Evresi
(7ay-9ay)
Bu evrede görülen (nanana), (bababab), (adada) gibi üretimlerin evrensel özellik
taşıdığı bilinmektedir. Yetişkin benzeri zamanlamayla ünsüz-ünlü sırasında
hecesel tekrarlar üretirler. Çıkarılan (dada), (mamam), (bababa) gibi tekrarlı sıralamalar ailelerin gerçek
sözcük sanmasına neden olur. Oysa bu sözcükler gerçek ilk sözcükler değildir.
Genizsi, durak ve yarıünlü gibi sesler çoğunluktadır. Artdamaksıl seslerin
kullanımı azalır, bunun yerini dudaksıl ve dişyuvasıl sesler alır.
Bu evrede çocuğun gerek kendi sesini gerekse
çevreden gelen sesleri duyması çok önemlidir. Bu aylarda ağız geniz yolu
olgunlaşır.
e)
Anlamsız Sözcelerle Mırıldanma
Evresi (10ay- 1yaş)
Bu evrede ses dizinleri çeşitlenir,
zenginleşir.farklı ezgi ve vurgu taşıyan uzun hece dizinleri üretip, yetişkinlerinkini
andıran ses tonu kalıpları kullanabilirler. İletişim amaçlı anlamsız
önsözcükler kullanırlar. Evrenin sonlarına doğru anlamlı sözcüklerin
başlamasıyla jest ve sesleme kullanımları örtüşür. Bu sayede çocuklar
gereksinimlerini iletir, bilgiyi paylaşırlar. Karşılıklı sohbeti andıran
mırıldanmalar, dönütün alınmasıyla sıklığını artırır.
SÖZ
DÜZEYİ İLK SÖZCÜK EVRESİ (1;0 YAŞ- 1;6 YAŞ)
Anlamlı dil kullanımının başlangıcı kabul
edilen bu evrede çocuklar yaklaşık 50 sözcük dağarcığına ulaşırlar. Ses dağarcığındaki
seslerin sayısı giderek artar. Bu evrede sesletim yerine göre dudaksıl ve
dişyuvasıl sesler çoğunluktadır. Bu evrenin önemli bir özelliği bazı çocukların
belirli şeyler için belirli sözcükleri doğru sesçil yapılarla kullanmalarıdır.
Bu evrenin sonlarına doğru ise iki sözcüklü birleşimler gözlenebilir.
Çocukta yaklaşık 10. ay ile 18. aylar arasında
gözlenebilen ilk gerçek sözcük ise, konuşan çocuktan ziyade dinleyicinin
yorumuna göre değişmektedir.
FONEMİK
GELİŞİM (1;6 YAŞ- 4;0 YAŞ)
Sesbilgisel gelişimde hızlı ilerlemenin
görüldüğü evredir. Sözcük dağarcığı oldukça genişler. Yetişkin sistemi ile
bağıntısı kurulabilen daha kurallı yapılar oluşmaya başlar. Bu yapılar
sesbilgisel çözümleme yöntemi ile betimlenebilir.
Çocuklarda
sesbilgisel edinim stratejileri
Çocukların konuşma dillerindeki
‘basitleştirmeler’ olarak nitelendirilir. Bu yapılar sözcük yapılarındaki ses
değişimlerini içerir. (Stampe)Eğer bir ses biriminin sesletimi ‘zor’ ise çocuk
yerine daha ‘doğal’ olanı gerçekleştirir. Ancak kullanılan sesbirim hedefe
‘benzer’. Örneğin, bir sürtünmeli sesin sesletimi durak seslerine göre daha
zordur. Kısaca, çocuklar dillerinin sesdizimini öğrenirken sözcükleri
basitleştirmede sesbilgisel işlemler olarak tanımladığımız çeşitli kurallar
geliştirirler.
Sesbilgisel
işlemler ve Türkçede sesbilgisi edinimi
Sesbilgisel işlemler yönünden genel anlamda
evrensellik görülmekle birlikte, hatırı sayılır bireysel ayrılıklar ve dillere
özgü farklılıklar dikkat çekicidir.
Çocuklar genellikle dillerinin sesbilgisi
sistemini, işleyişini iletişim ortamlarında doğal olarak fazla zorlanmadan
kazanırlar. Edinim süresi 4;0 yada 5;0 yaşları kısa bir dönemse de, yetişkin
dilinin sesçil kullanımına erişme 6;0 yada 7;0 yaşlarına kadar sürebilmektedir.
Sesletim yerinde değişiklikler
Sesbilgisel işlemler
|
İşlemin tanımı
|
Türkçe örnekler
|
Vurgusuz hece yitimi
|
Çok
heceli sözcüklerde vurgusuz bir veya iki hecenin düşürülmesi
|
Ayakkabı (abakı)
|
Tek heceli sözcük yeğleme
|
Çok heceli sözcüklerin tek
heceli kullanımı
|
Elma (ma)
|
Yineleme
a) tam
b) kısmi
|
a) çok heceli sözcüklerin bir
hecesinin yinelenmesi
b) yalnızca bir ünlü veya
ünsüzün sürekli yinelenmesi
|
Teyze (tati)
Davul (dumdum)
|
Ünsüz uyumu/benzeşim
|
Bir ünsüzün aynı sözcük
içindeki bir başka ünsüz sesin etkisiyle birbirine benzemesi
|
Parmak (kamak)
Tak (kak)
Elma (emma)
Top (bop)
Meyve (meyme)
|
Ekleme
|
Sözcük içinde bir konuma ünlü
eklenmesi (nadiren ünsüz)
|
Alma (alama)
|
Ses ve hece aktarımı
|
İki sesin konumlarının başka
bir yere değiştirilmesi
|
Radyo (yado) rüya (yüra) araba
(abaya)
|
Ünsüz öbeği indirgeme
|
Ünsüz öbeklerinden bir ünsüzün
düşürülmesi
|
Türk (tük) vinç (viç)
|
Sesletim biçiminde değişiklikler
Sesbilgisel işlemler
|
İşlemin tanımı
|
Türkçe örnekler
|
Önleştirme
a.yumuşak damak seslerinin
önleştirilmesi
b.dişyuvasallaşma
|
Hedef
yumuşak damak sesleri veya damaksıl sürtünmeli seslerin öne getirilerek
dişyuvasal ünsüzler olarak çıkarılması
|
Köpek (töpet)
Kapı (tapı)
Çiçek (titek)
|
Artlaşma
a.dişyuvasılların artlaşması
b.damaksıllaşma
|
Ön ünsüzlerin özellikle
dişyuvasılların yumuşak damak sesine yada damak seslerine dönüşmesi
|
At (ak)
Saç (çaç)
|
Dudaksıllaşma
|
Dudaksıl olmayan bir ünsüzün
dudaksıl olarak gerçekleşmesi
|
Gaye (paye)
Su (bu)
|
Duraklaştırma
|
Sürtünmeli seslerin durak yada
patlamalı durak sesleri olarak gerçekleşmesi
|
Aç (at)
Fare (paye)
Süt (düt)
|
Kayma-yarı ünlüleştirme
a.daralmalıakıcıların kayması
b.sürtünmelilerin kayması
|
/l,r/ gibi seslerin
sürtünmelilerin /w,y/ gibi yarı ünlü sesler olarak gerçekleşmesi
|
Araba (ayaba) (alaba)
Ver (vey)
Kalem (kayem)
Durak (duwak)
|
Bağlam duyarlı ötümleşme ve
ötümsüzleşme
|
Ünlü öncesi ya da sonrası
konumlarda gerçekleşmektedir. Titreşimli seslerin titreşimsiz, titreşimsiz
seslerin titreşimli çıkması
|
Kuş (guş)
Kalk (gak)
Top (dop)
|
Durak sürtünmelileştirme
|
Sürtünmeli bir ünsüzün durak
sürtünmeli olarak gerçekleşmesi
|
Su (çu)
Saç (çaç)
|
Genizsiliğin kaybolması
|
Genizsilerin durak sesi olarak
çıkması
|
Muz (bud)
|
Gırtlaksı gerçekleşme
|
Bir ünsüzün gırtlak durak
olarak gerçekleşmesi
|
Atkı (a?kı)
|
Bireysel farklılıklar ve dile özgü
faktörler bu sesbilgisel edinim aşamalarından geçiş hızını ve sırasını
etkilemekle birlikte çocuklarda sesbilgisel edinim stratejileri genel olarak
dünya dillerinde benzerlik göstermektedir. Türk çocuklarındaki sesbilgisel gelişim
çeşitli çalışmalarla betimlenmiştir. Bu çalışmalarda; Türk çocuklarının
sesbilgisel gelişim aşamalarının İngiliz çocuklarının gelişimi ile paralellik
gösterdiği, ancak Türk çocuklarının bu aşamaları daha erken yaşlarda geçebildiği
söylenmektedir.
Türk çocuklarında en sık görülen işlemler
ünsüz düşmesi, ünsüz uyumu, ünsüz öbeklerinin indirgenmesi işlemleridir. En uzun süren işlemler arasında ise ünsüz
öbeği indirgeme, akıcıların yarı ünlü olarak çıkarılması ve çok heceli
sözcüklerin indirgenmesi gözlenmektedir. Sesbilgisel işlemlerin gereken zamanda
sonlanmaması çeşitli fonolojik sorunların, özgün dil bozukluklarının göstergesi
ya da belirtisi kabul edilir.
BİÇİMBİRİM GELİŞİMİ
Küçük çocuklar zaman, kişi ve çoğul eklerini
eksiksiz kullanıyor mu?
Biçimbirim, dildeki en küçük ve bir anlam
taşıyan birimdir. Biçimbirimler bağımlı yada bağımsız olabilirler. Biçimbirim
bilgisi ise, sözcüklerin dilbilgisi yapılarını ve bu yapılarla ifade edilen
kategorilerin incelenmesidir. Örneğin ‘kız-lar’ dediğimizde –lar eki bir
biçimbirimdir ve çoğul ekidir; bu ek çoğul kategorisini tanımlar.
Türkçede
Biçimbirim Özellikleri
Bağlantılı dilin en belirgin özelliği,
sözcüklerin farklı dilbilgisel işlevler taşıyan eklerden meydana gelmesidir.
Bir veya birden fazla ek farklı anlam vermek yada farklı dilbilgisi işlevi
kazandırmak için sözcük köküne eklenir.
Örnek:
Güzel (sıfat) güzel-lik (isim)
İsimlerde çekim ekleri ile iyelik,
durum, kişi, çoğulluk ve durum belirtiriz.
Örnek:
Kitap -lar -ım -da
İsim çoğul iyelik durum
Fiiller ise kişi, zaman, olumsuzluk, kip,
çatı eklerini taşır.
Örnek:
Kov
-dur -ma -say -mış -ım
Fiil
ettirgen olumsuz şart zaman
kişi
Yapım ekleri ile isimden fiil, isimden
sıfat, sıfattan isim, fiilden isim, sıfattan zarf üretebiliriz.
Örnek:
Acı
(isim) acı-t-mak
(fiil)
Koş-mak(fiil) koşucu (isim)
Türkçede
Biçimbirim Bilgisinin Edinimi
Türkçede biçimbirimlerin ses kaybına
uğramamsı ve kurallı bir şekilde ardı ardına dizilmesi biçimbirim bilgisinin
edinimini kolaylaştırır. Yapılan araştırmalarda çekim eklerinin 15. aydan
itibaren edinilmeye başlandığı görülmüştür. Fiil ekleri ise önce yetişkin
soruları yanıtlandığında aynı eki kullanarak tekrarlama şeklinde, sonra ise
tekrarlanan eklere başka ekler katılarak daha sonra da kendi başına herhangi
bir güdüleme olmaksızın üretilmektedir. Şimdiki zaman eki, olumsuzluk, kişi ve
yapabilme kipi 15. aylıktan itibaren, diğer zaman ekleri 19. aydan itibaren,
çoğul eki, ettirgen ve edilgen yapılar ise 24. aydan itibaren edinilmeye
başlanır.
SÖZDİZİMİ
BİLGİSİ
Sözdizimi, sözcüklerin cümle oluşturmak
için bir araya gelmesinde etkili olan kuralları inceler.cümle içinde
sözcüklerin ve cümlenin diğer öğelerinin arasındaki ilişkiyi dilbilgisi
açısından yönlendirir.
Türkçenin
Sözdizimi Özellikleri
Türkçede en çok rastlanan sözcük dizilişi,
özne-nesne-fiil dizimidir. Bununla birlikte esnek sözcük dizilişi özelliği
vardır. Cümle içinde vurgulanan öğeye göre dizim değişebilir. Vurgulanan öğe
fiilden önce gelir.
Örneğin:
Kedi
köpeği kovalıyor.
Özne
nesne fiil
Köpeği
kedi kovalıyor.
Nesne
özne fiil
Söylem kuralı gerekmediği sürece Türkçede
özne cümlede yer almayıp, fiildeki kişi ekiyle belirtilir.
Basit cümlelerdeki özne-nesne ilişkisi
biçimbirimsel özelliklere bağlıdır. Cümlenin öznesi yalın halde veya tamlayan
durumunda olabilir. Nesne ise ismin bir halini alabilir.
Örneğin:
Mehmet arabayı sürüyor.
Özne
nesne fiil
Bekir’in oğlu geldi.
Özne fiil
Birleşik cümleler açık bağlaçlarla
kurulabildiği gibi fiilin aldığı ilgeçlerle de ifade edilebilir.
Örneğin:
Çocuk düştü ve ağladı.
Çocuk düşünce ağladı.
İsim cümlesi, sıfat cümlesi gibi karmaşık
yapılarda fiiller eklenen ilgeçlerle isim haline gelir.
Örneğin:
Kapıyı çalan çocuğu tanımıyoruz.
Türkçede
Sözdizimi Edinimi
Türkçede biçimbirim bilgisi ve biçimbirimler
erken edinildiği için, sözdiziminde temel cümle yapısı ve sözcük dizilişinde
özne-nesne ilişkisi erken yaşlarda edinilir. 30 ay öncesinden başlayarak neden,
zaman amaç bildiren ilgeçler fiillere eklenerek kullanılabilmektedir. Yapılan
çalışmalarda, Türkçenin bağlantılı bir dil olması nedeniyle ortalama sözce
uzunluğunun daha uzun olduğu belirtilmiştir. 3. yaş civarında ortalama 4 veya 5
birime ulaşır. 5 yaşa kadar artan yaşla
birlikte ortalama sözce uzunluğunun arttığı saptanmıştır.
Sözcük dizilişi ve biçimbirim bilgisinin
erken yaşlarda ve hemen hemen hatasız edinilmesine rağmen Türkçede karmaşık
yapılar daha geç edinilir. Edilgen çatı ve adlaştırma yapıları da ileri
yaşlarda edinilen yapılardır. Çocukların
biçim ve işlemin birebir karşılandığı sistemin ötesine geçmeleri gerekmektedir.
Yani, temel cümlede nesne mutlaka bir durum ekiyle belirtilir, oysa edilgen
çatıda nesnenin hiç ek almadığının bilincine varılması gerekir. Aynı şekilde
temel cümlede özne genellikle yalın olduğu halde karmaşık yapılarda özne
tamlayan durumunda bulunabilmektedir. Böyle olunca küçük yaştaki çocuklar
adlaştırma yapılarındaki özneyi özne olarak algılamamaktadırlar.
Geç edinilen başka bir yapı da sıfat
cümleleridir. Bunun edinimi 9 yaşa kadar sürmektedir.
ANLAM
GELİŞİMİ
Erken
Çocukluk Dönemi Anlam Gelişimi
Çocuklar henüz söze geçmedikleri dönemde
bile kendilerine söylenenleri anlarlar.
Gerçi ilk anlamlar duygusal düzeydedir. Çocukla yetişkinin aynı bağlamı
paylaştıkları ortamlar çocuğun alıcı dilinin gelişmesine yardımcı olur.
Çocuklar sözcükleri yetişkin gibi anlamaya
çok yavaş geçerler. Sözcükleri ve anlamlarını edinip, aralarındaki bağıntıyı
kurmak hemen gerçekleşmez. Anlamsal gelişim olarak olarak bilinen bu süreç
esnasında çocukların sözcük anlamlarını öğrenme ve birbirleriyle ilişkilendirme
yöntemleri değişiklik gösterir.
Çocukların
İlk Sözcükleri
Çocuklar algılama sorunlarına rağmen sadece
anladıkları, hem anlayıp hem ürettikleri, bazen de hiç anlamadan ürettikleri
oldukça geniş bir söz dağarcığı oluştururlar. Dikkatle tutulmuş anne-baba
raporlarından oluşturulan ilk sözcük örnekleri gerçekten çok sözcük
kullandıklarını göstermiştir.
Dağarcıklarında yiyecekler, vücudu, giysileri, hayvanlar, taşıtlar,
oyuncaklar, ev eşyaları ve insanlarla ilgili kategorilerden sözcüklere
rastlanır.
16-18 ay çocuklarında sözcükler birden
artar. Ama çocuklar hiç anlamadıkları sözcükleri de üretebilirler. Yapılan bir
araştırmada çocukların henüz 10 sözcük üretmeden 50 sözcüğü anladıkları ama 16
aylık olana kadar üretime geçemedikleri belirtiliyor. Çocuklar 50 sözcüğü
anlamadan önceki dönemde, anlamalarına ayda22 sözcük, üretimlerine ise ayda 9
sözcük eklemektedirler. Çocukların ürettikleri sözcükler daha çok genel isim,
anladıkları sözcüklerin ise aksiyon isimleri kapsadığı gözleniyor.
Çocuklar bildikleri şeyler hakkında
konuşurlar; deneyimleri farklı nesneleri yada eylemleri kodlamalarını öncelikli
kılar. Farklı çevrelerin çocukları aynı göndergeler için farklı biçimler de
üretebilirler.
Gönderge
- İçerik - Anlam
Çocuklar anlamı öğrenmeden çevrelerindeki nesne ve eylemleri temsil eden
sembol ve işaretleri öğrenirler. Çocuğun çevresindeki nesne ve olaylar
göndergelerdir, yani her şeyin bir ismi vardır. Her isim o nesne yada gönderge
yapılan olayla ilgili pek çok özellik içerir. Sözcükle özellikleri arasındaki
ilişki anlamı oluşturur. Çocuğun gerçek anlamı edinmesi için o nesne ile
deneyimi olmalı; onu gözlemeli, algılamalı, kullanmalı, yaşamalıdır.
1 –
2 yaş arası çocuklar olayları anlar, insanları nesnelerle, kendi eylemlerini
başkalarınınkilerle karıştırmamayı,eylemleri sonuçları ile ilişkilendirmeyi
öğrenir. Çocuk devamlı akış halinde olan içerik bilgisini, sözcükleri,
kavramları,özelliklerini ve onlarla ilgili deneyimlerini bir bilgisayar gibi
bellekte ilgili dosyalara sınıflamak, ilave edilen bilgilere göre sınıflamayı
düzenlemek zorundadır. Nesne ve eylemlerin hangi temelde gruplaşacağına,
örneğin, hangi çarpıcı özelliğin yada ortak özelliklerin kategorileri
oluşturacağına çocuk karar verecektir. Bir bakıma çocuk çevresini ve
deneyimlerini organize etmeyi öğrenecektir. Bu uzun bir süreci kapsar.
Bu arada, çocuğun olayların temsil edilmesi
ile zengin bir içerik bilgisi olmasına rağmen üretimi sınırlıdır. Hiç kimse
çocuğun söylediğinden fazlasını ima ettiğinden emin olamaz. Yine de çocuk ilave
jest ve sözce ezgisi ile sözcüğe pragmatik amaçlar yükleyebiliyorsa, daha fazla
dilsel bilgiye gereksinim duymadığı düşünülür.
Sözcük, göndergesi ve anlamı keyfi bir
ilişkiyi simgeler. Ancak bu ilişkinin olmadığı durumlar da vardır. Sözcük ve
göndergesi arasında ne tür bir ilişki olursa olsun, çocuklardaki ilk sözcük
anlamlarının yetişkinlerinkinden çok farklı olduğu açıktır. Çocuklar gerçekleri
yaşamaya devam ettikçe nesne ve olaylarla ilgili düşünce ve kavramları da
değişir ve yetişkinin kullandığı sisteme yakın bir gelişme gösterir.
İlk
50 sözcük kendi başına yapabileceği etkinlikleri kapsar. Öğrendiği çoğu nesne adı çevresinde olan ve
hareket edebilen göndergelere aittir.
Bir çocuk 3 yaşına kadar 1000 sözcük, 6 yaşına kadar 10.000 sözcük
edinebilir.bu yaşlarda sözcük edinme hızı günde 20 tane kadar olabilir.
KAVRAM
OLUŞUMU
Anlam gelişiminde çocukların öncül
görevlerinden biri kategorik kavramları edinmektir. Bu edinimin nasıl
gerçekleştiğini açıklayan çeşitli kuramlar vardır. Bu görüşlere göre çocuklar
kategorileri semantik özelliklerini edinerek, olası işlevlerini edinerek yada prototiplerini edinerek öğrenirler. Semantik özelliklerin önem kazandığı görüş
çocukların her bir kategorik kavram için bir dizi ayırt edici özellik
öğrenmesini öngörür.
Kategorinin tipik özelliklerine yetişkinler
zihinlerinden ulaşabilirler. Çocuklar
ise anlamını edinmek istediklerinde prototipinden farklı olan kategori üyesini
tanımaya başlayacak ve kavramı edinecektir. Anlamın kişinin zihnindeki küçük
bir resim olduğunu savunanlara göre çocukların da nesneyi temsil eden bir
prototiple anlamı oluşturmaları doğaldır.
OKULÖNCESİ
DÖNEM ANLAM GELİŞİMİ
İlgi
Sözcükleri
İlgi sözcükleri nesneler, olaylar ve
insanlar arasındaki ilişkileri belirleyen sözcüklerdir.
Piyano masadan daha ağırdır.
Bu ders geçen dersten daha yoğun geçti.
Arkadaşının arabasını ödünç aldı.
Bir alt grupta niteleme sıfatları yer alır.
Büyük –küçük
Kalın – ince
Az – çok
4 yaş çocuklarının bu kavramlardan biri
verildiğinde zıt anlamını kolayca bulabilmesine karşın, çoğu çocuğun büyük
sıfatını yüksek, geniş, kalın sıfatlarıyla eş anlamlı kullandıkları
gözlenmektedir. Bazı araştırmalarda çocukların bazı zıt anlamlı sıfatları eş
anlamlı gibi kullandıkları belirlenmiştir. Diğer taraftan yüksek – alçak, kalın
– ince sıfatlarının daha az anlaşıldığı, derin ve sığ sıfatlarının ise hiç
ayrıştırılmadığı ortaya çıkmıştır. Benzer bir sonuç bir başka ilişki ifade eden
bazı eylemler için de geçerli olmuştur. ( harcamak, satın almak, satmak gibi)
Gösterici
Sözcükler
Bu tür sözcükler nesnelere gönderge yapan
‘bu, şu, burada, orada, şimdi’ gibi ifadelerdir.
Senin
yarın oraya gitmeni istiyorum.
Bu tümce küçük çocuklar için
yorumlayamayacağı kadar zor olabilir. Çünkü, sabit göndergeleri olmayan
sözcükler olarak neye gönderge yapıldığı, kimin, nerede, ne zaman söylediğine
bağlı olarak anlaşılabilir. Sıklıkla
kullanılan dün, bugün, yarın ifadeleri bu grubun en iyi örnekleridir.
Çocuklar ilk olarak kişi göstericilerini, daha sonra takılarla
ilgili olanları (arkasında, önünde gibi) en son olarak da zamanla ilgili
olanları öğrenirler.
OKUL
DÖNEMİ ANLAM GELİŞİMİ
Okul dönemi boyunca çocuğun söz dağarcığı
giderek genişler. Zamanla soyut anlam bilgisini edinir. Çift anlamlı bir çok
sözcüğün anlamını edinerek gelişimini ilerletir.
Okula yeni başlayanlar cümleleri daha dar
anlamları ile açıklarken, ileri sınıf çocukları anlamı sentezleyerek yeni
betimlemelere ulaşırlar. Daha soyut ve karmaşık ilişkileri yorumlayarak ,
algısal özelliklerle zenginleştirdikleri kavramları kullanmalarını gözleriz.
Hızla artmaya devam eden sözcük dağarcığı çocuğun çok kompleks düşünceleri
anlaması ile sınırlanmaz, aynı zamanda okuma yazma edinimlerinin de yüksek
düzeylere ulaşmasını sağlar.
Mecaz anlamlar, atasözleri, fıkralar
göndergesi olmayan, soyut ve genel anlamlar ifade ederler. Mizah kaynaklı bilmeceler ve fıkralar anlam
gelişiminin gerçek düzeyini göstermesi bakımından ilginçtir. 6-9 yaş arası
çocuklar bilmecelerin yapısını anlamakla birlikte anlamını çıkaramamaktadırlar.
6 yaş öncesi dil özelliklerine dayanmayan fıkralara, 6-9 yaş arası
sözcüklerinin sesbilgisel yapısı ile komikleşen fıkralara duyarlıdır. 9-12 yaş çift anlamlı sözcüklerin
komikliğine, 12 yaş sonrası ise fıkranın yüzey yapısından değil derin yapısından
aldıkları anlama yoğunlaşırlar.
DİNLEMEK
VE TEMEL KONUŞMA İLKELERİ
Herhangi bir nedenle konuşma problemi olan
çocukların dil gelişimlerine yardımcı olmak ve konuşmalarını hızlandırmak
amacıyla çeşitli çalışmalar yapılabilir. Bu alıştırmalar 2 temel gruba ayrılır.
1. Dinlemek
·
sesin
geldiği yönü anlamak
·
sesleri
ayırabilmek
·
görsel
ve işitsel algıyı geliştirmek
2. Kas çalışmaları
·
dil
·
dudak
·
çene
·
yanak
1. Dinlemek: konuşma
eğitiminin başlangıcıdır. Çocuk çevresi
hakkındaki tüm bilgiyi dinleyerek alır.
·
Sesin geldiği yönü anlamak
1. Çocuğun arkasında durularak herhangi bir
ses verilir. Sesin geldiği yön sorulur.
2. Çocuğun dikkati çevreden gelen seslere
yöneltilir. Su sesi, telefon sesi, saat zili, kapı sesi gibi. Seslerin nereden
geldiği sorulur.
3. Müzik kutusu kurularak saklanır. Çocuktan
müzik sesini dinleyerek kutuyu bulması istenir.
·
Sesleri Ayırabilmek
1. Çocuğa farklı sesi olan iki nesne
gösterilerek sesleri dinletilir. Nesneler tanıtılır. (tef ve düdük gibi)
2. Nesnelerden biri görüş alanından çıkarılır.
Nesnenin sesi verilir. Ne sesi olduğu ve nereden geldiği sorulur.
3. Tef sesi çocuğun başının üzerinden,
arkasından, yanından verilir. Ne sesi ve nerede olduğu sorulur.
4. 2 ses 3 sese çıkarılır. 3 farklı ses
verilir. Çocuğun gözlerini kapatır. Ses verir hangi nesnenin sesi olduğunu
sorar.
5. Teybe çocuğun tanıdığı sesler kaydedilir.
Çocuğa dinletilir ve ne sesi olduğu sorulur.
6. Teybe farklı ritimde sesler kaydedilir.
Çocuktan ritme uygun bir hareket yapması istenir.
GÖRSEL
VE İŞİTSEL ALGIYI GELİŞTİRMEK
Görsel Algıyı Geliştirmek
1. Öğretmen ve çocuk karşılıklı dururlar.
Öğretmen yaptığı hareketleri tekrarlamasını ister.
2. Öğretmen aynı hareketleri yaparken sözel
olarak ifade eder.
İşitsel Algıyı Geliştirmek
1. Yukarıdaki alıştırmada yapılan hareketleri
öğretmen yapmaz öğrenciden yapmasını ister.
2. Tek kelimelik emirler verilir.
3. Emirlerdeki kelime sayısı artırılır.
4. Emir sayısı ve kelime sayısı artırılır.,
5. Zil kullanılır. Açıklama yapılır.
‘Ben
zili çalınca ayağa kalk’
‘Ben
zili çalınca kollarını kaldır.’
‘Ben
zili çalınca ayağa kalk, el çırp.’gibi
6. Trampet hızlı ve yavaş ritimlerde çalınır.
Çocuktan ritme uygun yürümesi istenir.
Görsel ve İşitsel Algıyı Birlikte
Geliştirmek
1. Çocuğun önüne hayvan resimleri olan kartlar
konur. Hayvanlardan birinin sesi verilir. Karttan hangi hayvana ait olduğunu
göstermesi istenir.
2. Çocuğun
önüne nesne resimleri olan kartlar konur. Nesnelerden birinin sesi verilir.
Karttan hangi nesneye ait olduğunu göstermesi istenir.
3. Çocuğun önüne nesne resimleri olan kartlar
konur. Nesneler isimleriyle sorulur. Göstermesi istenir.
4. Çocuğun önüne nesne resimleri olan kartlar
konur. Nesnelerin fonksiyonlarıyla ilgili sorular sorulur. Göstermesi istenir.
Görsel
Ayrımın Geliştirilmesi
Dikkatli bakarak tanıma alıştırmaları
1. Benzer şekiller bulunan kartlar verilir.
Benzerini bulması istenir.
2. Resimlerinde yanlışlıklar olan resimli
kartlar verilir. Yanlışı bulması istenir.
3. Resimlerinde yanlışlıklar olan olay kartı
verilir. Olaydaki yanlışı bulması istenir.
4. Resimler ve gölgeleri olan kart verilir.
Gölgeleriyle resimleri eşleştirmesi istenir.
İşitsel
Ayrımın Geliştirilmesi
1. Çocuğun gözleri bağlanır. İyi tanıdığı bir
ses verilerek ne sesi olduğu sorulur.
2. 3-4 enstrüman tanıtılır. Çocuğun arkasından
birinin sesi verilir ve hangi enstrümana
ait olduğu sorulur.
3. Grupta bir çocuğun gözleri bağlanır.
Diğerlerinden biri konuşturulur. Kimin sesi olduğu sorulur.
4. Çocuğa
onun adının sıkça geçtiği bir öykü anlatılır. Adı geçtiğinde işaret
vermesi istenir.
5. Kısa iki cümle söylenir. İki cümlede aynı
olan kelimeyi bulması istenir.
6. Çocuğun iyi tanıdığı nesnelerin resimleri
gösterilir. Nesnenin adı yanlış söylenir.
Yanlışı fark edip düzeltmesi istenir.
Görsel
Hafızanın Geliştirilmesi
1. Bir öğrenci gruptakilerce incelenir.
Öğrenci dışarı çıkarılıp üzerinde değişiklik yapılır. Değişikliği fark etmeleri
istenir.
2. 3-4 resimli kart masanın üzerine konur.
Öğrencinin incelemesi sağlanır ve kartlar ters çevrilir. Kartlardaki resimleri
hatırlaması istenir.
3. İki çocuk karşılıklı giysilerini
incelerler. Gözlerini kapatıp birbirlerinin giysilerini hatırlamaya çalışırlar.
4. Çocuğa evdeki eşyaların yeri, diş
fırçasının rengi gibi sorular sorulur. Hatırlaması istenir
5. noktalanmış kağıda öğretmen bir şekil
çizer. Öğrenciden aynı şekli çizmesi istenir.
6. Çocuk arkadaşlarını inceler. Arkasını dönüp
onların adını veya giysilerini söyler.
7. Masanın üzerine çeşitli nesneler konur.
Öğrencinin incelemesi sağlanır.
a) Çocuğun gözleri kapatılır, nesneleri
hatırlaması istenir.
b) Öğretmen bir nesneyi çıkarır. Eksik olanı
hatırlaması istenir.
c) Nesnelerin yeri değiştirilir. Sırasını
hatırlaması istenir.
İşitsel
Hafızanın Geliştirilmesi
1. Belli bir ritimde trampet çalınır ve
çocuktan aynı ritimde çalması istenir.
2. Çocuğa kolay hatırlayacağı bir öykü
anlatılır. Öyküyle ilgili sorular sorulur.
3. Belli bir kelime dizisi verilir. Diziyi
bozmadan tekrar etmesi istenir.
4. Belli bir harf dizisi verilir. Diziyi
bozmadan tekrar etmesi istenir.
5. Belli bir sayı dizisi verilir. Diziyi
bozmadan tekrar etmesi istenir.
6. Kelime harf veya sayı dizisi verilir.
Diziyi tersten tekrar etmesi istenir.
7. Masanın üzerine 3-4 tane oyuncak
konur. Masadan 1,5 m. uzaklaşılır ve
öğretmen masanın üzerindeki oyuncaklardan birinin adını söyleyerek çocuktan
getirmesini ister.
8. Masanın üzerine 3-4 tane oyuncak
konur. Masadan 4,5 m. uzaklaşılır ve
öğretmen masanın üzerindeki oyuncaklardan birinin adını söyleyerek çocuktan
getirmesini ister.
9. Masanın üzerine 3-4 tane resim kartı
konur. Masadan 1,5 m. uzaklaşılır ve
öğretmen masanın üzerindeki kartlardan birinin adını söyleyerek getirmesini
ister.
10. Masanın üzerine 3-4 tane resim kartı konur. Masadan 4,5 m. uzaklaşılır ve öğretmen
masanın üzerindeki resim kartlarından birinin adını söyleyerek çocuktan
getirmesini ister.
11. Masanın üzerine 3-4 tane resim kartı
konur. Masadan 4,5 m. uzaklaşılır ve
öğretmen masanın üzerindeki resim kartlarından ikisinin adını söyleyerek
çocuktan getirmesini ister.
12. Resim kartları kutuya konur. Kutunun
içindeki kartlardan birinin ismi söylenerek getirmesi istenir.
13. İki aşamalı emir verilir.
14. Kısa bir öykü anlatılır. Öyküyü tekrar
etmesi istenir.
15. İki aşamalı emir verilir. Aşamalar arasında
bekleme vardır.
16. Tekerlemeler öğretilir.
2. Grup
Alıştırmaları
·
Emmek
1. Çocuğun dudağına, çenesine, yanaklarına,
burun altına dokunarak uyarıcı verilir.
2. İki elle tutarak çocuğun ağzı açılmaya
çalışılır. Çocuk ağzını kapatmak ister.
3. Kamış kullanılarak içecek verilir.
·
Üflemek
Önce nefes çalışmaları yapılır.
1. Mum söndürülür.
2. Pamuk üflenir.
3. Deterjanlı su ile ve kamış ile üfleyerek
balonlar yaptırılır.
4. Düdük üfletilir.
5. Pinpon topu üflenir.
·
Çiğnemek
Dil, dudak ve yanak çalışmalarını içerir.
1. Isırma: elma havuç ısırtılır.
2. Parça bisküvi yanağın içine konur. Dili ile
alıp çiğnemesi istenir.
3. Çiklet çiğnetilir.
4. Katı yiyecekler yedirilir.
5. Dil ucuna bisküvi verilir.
6. Lokum yedirilir.
7. Yanak içlerine diş etlerine bisküvi konur.
8. Yanak içlerine diş etlerine fındık ezmesi
konur.
9. Kaşıkla dile basılır.
10. Yumuşak diş fırçası ile dil fırçalanır.
11. Dudaklara reçel sürülür.
12. Lolipop yalatılır.
13. Tabak yalatılır.
14. dili içeri ve dışarı hareket ettirilir.
DUDAK
HAREKETLERİ
1. Kukla ile taklit yapılır.
2. Yüz mimikleri kartlarına bakarak taklit
etmesi istenir.
3. Ayna karşısında dudak hareketleri yapılır.
4. Ayna karşısında ağız açma kapama yapılır.
5. Mmm sesi çıkarılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder