4 Ağustos 2015 Salı

İLETİŞİM BECERİLERİ ÖĞRETİMİ




İLETİŞİM BECERİLERİ ÖĞRETİMİ
İletişimde, genel anlamda, bilgi, duygu, düşünce, haber alış verişi ile insanları etkileme söz konusudur. Bir şey istemek, okşamak, gülümsemek bunlardan bir kaçıdır. Canlılar arasındaki ileti alışverişi olarak düşünürsek, canlılar ile ifade edilen sadece insanlar mıdır? İnsanlar ve trafik lambaları, insanlar ve bankamatikler, yiyeceklerin yerini birbirine bildiren karıncalar, bal özünün uzaklığını birbirine bildiren arılar, titreşimli seslerden yararlanıp birbirleriyle haberleşen yunuslar arasındaki iletişim örneklerindeki gibi sadece insanlardan bahsetmiyoruz.
Beş duyumuza hitap eden ve beş duyumuzu harekete geçiren her uyarı iletidir. Kaynaktan çıktıktan sonra iletiyi alan için bir uyaran (beş duyumuza yönelik her şey) olan davranış iletişimdir. Her uyarı algılanıp değerlendirilir mi? Uyarılar her zaman anlamlı iletilere dönüşür mü?

Oruç tutan bir kişi için ramazan davulu, namaz kılan bir kişi için ezan, bebeği olan bir anne için ağlama sesi anlamlı uyarılardır ve algılanıp değerlendirilirler. Sağlıklı bir iletişimde bulunabilmek için ortak bir dili ve kültürü yaşamak gerekir.
İletişim insanın kendisini yönlendirmesi, değişen gereksinimlerini karşılaması için çevreden gelen uyarıları eleyerek, düzenleyerek etkin bir anlamlandırma ve bunu paylaşma  çabasıdır.
İnsanlar arasında iletişimin hem sözel hem sözsüz boyutları kullanılır. İletişimin çeşitli yolları vardır.
Görsel yolla iletişim:  Duman, jest, mimikler, yazı,  resim, fotoğraf, ilan panoları, karikatürler yoluyla bir şeyler anlatmadır.
Dokunma yoluyla iletişim:  El sıkışma, itme , dövme, makas alma, baş okşama gibi davranışlarla insanlar sevgi, şefkat, nefret gibi duygularını ifade ederler.
Koku ve tat yoluyla iletişim:  Kız istendikten sonra kahvenin tadı, bebeklerin süt kokusu ile annesi, trafik polisi ile içki kokusu, bayramda şeker tutma…
Devinim yoluyla iletişim:  Görsel boyutun biraz daha detayına inilmiş halidir. Konuşmaya eşlik eden dil söz konusudur. Sözel olmayan davranışlarla duygu ve düşünceleri iletme yoludur. Yürüyüş biçimi, duruş, kaş çatma, gözünü kaçırma, parmak sallama gibi devinimler.
Konum yolu ile iletişim:  Kişiler arası mesafeyi veren iletilerdir. Sınıf ortamında öğrenci öğretmen ilişkisi, subay üniformalarındaki rütbe farklılıkları, parkta oturan bir çiftin çok yakın oturmaları gibi.

İşitsel yolla iletişim:  Ses dalgalarından yararlanılarak yapılan iletişimdir. Duyma gerektirir. Müziğin sembolü olan notaların evrensel bir dili vardır.
Sözel iletişim:  Sözel iletişimde dil yalnızca sözcüklerden oluşur. Sese dayalı sembollerin anlam aktarmasıdır. Sadece insanlara özgü bir eylemdir.
Dil eşlikli iletişim: Sözel iletişime eşlik eden faktörler. Ses tonu, tekleme, sesin ritmi, yorgunluk, sevinç, hiddet gibi hisleri alıcıya aktarır.
İletişimin gerçekleşmesi için bir kaynak, bir hedef, bir mesaj, mesajın gidebileceği bir kanal, iletişimin gerçekleşebileceği bir ortam, mesajı taşıyabilecek bir araca ihtiyaç vardır. İletişim amacına göre kaynağın bir mesaj iletmesi gerekir. Bunun için bir kanala, kanal için de bir ortama ihtiyaç vardır. Belli bir kanalın belli bir ortamda iletişimi sağlayabilmesi için bir araç olmalıdır. Kaynak, hangi mesajı nasıl göndereceğine karar verip eylemi gerçekleştiren kişidir. Mesaj, zihinde tasarlanan anlamlar bütünüdür. Kodlanan mesaj üretilerek bir yoldan iletilir. Gönderilen mesaj alıcı tarafından alınır, algılanır ve yorumlanır; yani anlaşılır. Mesajın alınıp alınmadığına ve doğru iletilip iletilmediğine ilişkin geri bildirim ile iletişim gerçekleşir. Kısaca iletişim, bir kodlama, iletme, çözümleme  ve geri bildirim süreci olarak yorumlanabilir.
Dil insanların iletişimde bulunmak amacıyla geliştirdikleri bir anlaşma aracıdır. İnsan gereksinimlerini karşılamak amacıyla başkalarını kontrol etmek, gördüğünü, kokladığını, algıladıklarını paylaşmak ister. Ve insan her şeyden önce kendini, özünü, evrendeki yerini ve gücünü merak edip araştırmak ister. İnsanoğlunu bir kod kullanma zorunluluğuna iten bu temel neden kısaca iletişim amacıdır ve çocuklar anadillerini iletişimde bulunmak için öğrenirler. Bu amaçla bir kod kullanma ihtiyacı duyan çocuk söyleşiler içine bizzat katılarak kodun öğelerini tanır, kavrar ve kullanmayı öğrenir. Normal zeka gelişimine sahip çocuklar bu beceriyi doğal ortamlarda kendiliğinden öğrenirler.

DİLİN ÖZELLİKLERİ

1. Dil bir koddur: insan iletişiminde temel sorun iki bireyin birbirini anlamasıdır. Mesaj göndermek isteyen kaynak birey kendi zihninde düzenlediği mesajın aynısını veya yaklaşık olanını hedef bireyin zihninde canlandırmak durumundadır. Zihinler arasında böyle bir aktarımı gerçekleştirecek bağ yoktur. Bu yüzden öyle bir araç gerekir ki, araç onu kullananlar tarafından aynı şekilde paylaşılmalı, aynı anlamları çağrıştırabilecek türde algılanmalı ve çözümlenmelidir. Böyle araçlara kısaca kod denir. Kod kısaca şifrelemedir. Kod, herhangi bir şeyin bir başka şeyle temsil edilmesidir. Dil de bir temsil aracıdır. Kodu oluşturan temel öğe göstergeler ve bu göstergelerin birbirleriyle ilişkileridir. Dil ile iletişimde göstergeler sesler ve sözcüklerdir.
2. Dil bir uzlaşmadır: Bu anlaşma kendiliğinden oluşur. Bunu oluşturan toplumdur. Dil için yazılı bir anlaşma metni yoktur. Metne dayalı olmayan bu anlaşma toplumun aynı dili kullanmasını sağlayıp kolay iletişimi sağlar. Toplumların keyfi uzlaşması sonucu Türkçede masa, İngilizcede table’dır. Dolayısıyla farklı uzlaşmalar farklı dilleri ortaya çıkarmıştır.
3. Dil evren hakkındaki düşünceleri simgeler: Kullandığımız kodun işlevselliği, konuşanın ve dinleyenin evren bilgisiyle bağımlıdır. Zihnimizde nesnelerin olayların kendisini saklayamayız. Bunları temsil eden semboller saklanır. Bireyler yaşantı süreçlerinde çeşitli deneyimler edinirler. Tekrarlanan yaşantılar çocukların zihninde bir kayıt gibi biçimlenir, benzerlik ve farklılıklarından anlam çıkarılır, soyutlamalara ulaşılır ve bu bilgi bellek için önemli kavramları bilişsel yapıları oluşturur. Düşünce gelişimi dil gelişimini destekler. Zihin engelli bireylerin dil gelişimleri bu yüzden gecikebilir.
4. Dil bir dizgedir: Dizge belli kuralları olan bir bütündür. Dil göstergelerinin herkesçe aynı şekilde anlaşılabilmesi için belirli kurallarla örgütlenmesi ve düzenlenmesi gerekir. Bu kurallar sınırlı ve belli sayıdadır. Buna karşın bu öğelerin olası birleşimleri sınırsızdır. Örneğin Türkçede 29 ses parçasının belirli kurallar çerçevesinde birleşerek sonsuza yakın sözcük ve bu sözcüklerden tümce kuruluşu elde edebiliyoruz.
5. Dil iletişim için kullanılır: Bireyler günlük yaşantılarında birbirleriyle olan alışverişlerinde pek çok değişik amaçla dili kullanırlar. İlişki kurma, koruma, bilgi edinme, aktarma, istek belirtme gibi. Tüm bunlar değişik ortamlarda değişik anlatım yollarını gerektirir. Örneğin su gereksinimimizi gidermek için evde, okulda, lokantada bulunuşumuza, oradaki kişilerin bizimle olan samimiyetleri ve konumlarına göre değişir.
Bu özelliklere sahip her iletişim aracı dil olabilir mi?

KONUŞMA NEDİR?

Ses yolu ile söz kullanma, düşünceyi sözle ifade etme olarak tanımlanabilir.
İnsanların doğal olarak üretebildikleri kimi sesleri kullanıp, düşüncelerin kulak yoluyla alınabilmesine olanak sağlamak için gerçekleştirilen bir eylemdir.
Dilin söze dönüştürülmüş biçimidir.
İnsan vücudunda yaşamsal görevi olan bazı organlar konuşma işlevini de gerçekleştirir. Gırtlak düzeneği, gırtlak altı ve gırtlak üstü olarak 3 grupta toplanır. İnsanların çıkartabildiği ses, konuşmanın hammaddesidir. Konuşma eyleminin üç genel düzlemi vardır.
Sesbilgisel örgütlenme, sesçil motor planlama ve sesletim. Konuşma ile düşünme son derece ilişkilidir. Konuşmaya başlamak için beynimizdeki işlemler bilişsel düzlemde harekete geçer. Düşüncelerimiz belirli seslere göre dizilir, örgütlenir. Bu dizim bebeklikten itibaren kandığımız belleğimizde sakladığımız dile ait bilgilerden çağrılır. Bu düzlem sesbilgisel kodlamadır. Daha sonra kodlanan seslere göre motor planlama düzeyinde hangi organların nasıl çalışacağına göre kararlar alınır. Sesletim için bu dizimi iletecek organlara sinirler aracılığıyla sinyaller gider.
Sesletim işlevinde çene, dudaklar, dişler, dişyuvası, dil, damak, yumuşak damak, küçük dil gibi organlar önemli görevler üstlenir. Bu organlar sesbilgisel örgütlenme, sesçil motor planlama düzeyinde belirlenen seslere göre şekil alır. Daha sonra iletim birimleri çalışmaya başlar. Mesaj, akustik sinyaller halinde somut biçimlere dönüşür. Devreye durdurma mekanizması girer. Dönüt konuşma üretiminin her aşamasında işler.
Dil olmadan konuşma ortaya çıkabilir mi?
Papağan ve muhabbet kuşlarını düşünelim. Onların yaptıkları, konuşma taklitleri ekolalinin bir türüdür. Ancak bu, dil veya gerçek konuşma sayılmaz.Çünkü kendiliğinden doğal bir konuşma üretemezler, düşünceye dayalı olarak kendi zihinsel tasarımlarını yaratıcı dille ifade edemezler.
Konuşma olmadan dil olabilir mi?
Dilsel mesaj başka yollarla da gönderilebilir. Görme engellilerin dokunmaya dayalı Braille sistemi, işitme engellilerin kullandığı görsel devinsel işaret dili ya da yazı dili bunlara örnektir. Her biri dilin beş özelliğine sahiptir. Genel olarak tüm toplumlarda konuşma ve işitme ilk tercih edilen yollardır. Her birey, dil becerisinin elverdiği ölçüde konuşabilir.
Özetle, iletişimin gerçekleşmesi sürecinde öncelikle kaynak birim tarafından mesajın tasarlanması, düzenlenmesi ve alıcı birimin çözümleyip algılayabileceği bir biçime dönüştürülmesi, yani kodlaması ve bir yoldan hedef birime aktarılması gerekmektedir. Bu merkezi sinir sisteminin görevidir. İletişim süreci konuşan kişinin beyninde başlar. Alıcı birimin ise öncelikle bu biçimi algılamaya hazırlıklı olması, uygun yeti ve becerileri taşıması, alması, algılaması ve çözümlemesi gerekir. İyi işitebilmeli, gelen sessel kodun öğelerini tanıyabilmeli, ayrıştırabilmeli, sınıflandırabilmeli ve mesajı anlamlandırabilmelidir. Alıcı birim, gönderici birim konumuna geçtiği zaman ise bu süreçler yinelenmektedir. Yani gönderici ve alıcı aynı dili konuşmalıdır. Aynı öğeleri gerektiğinde tekrar kullanmak üzere belleğinde belirli bir düzende tekrar kullanmak üzere belleğinde belirli bir düzende saklayabilmelidir.
Tüm bu bilgiler geçmiş yaşantımızla ilgilidir.        
İletişim sürecinde kullanılan etkin araç dildir.
Dili aktarmada en etkili yol konuşmadır.
Konuşma ile düşünce arasında çok yakın bir ilişki vardır.
İletişim sürecini başlatan beyindir.
Alıcının gelen mesajı çözümleyebilmesi için o dili bilmesi gerekir.

DİLİN BİLEŞENLERİ

Dünyada yaklaşık 4.000 dil vardır. Bu dillerin hepsi birbirinden farklıdır.
Dilleri birbirinden ayıran ya da dil olarak birleştiren nedir? Neden Türkçe İngilizceden farklıdır?
İngilizce, Almanca, Japonca çeviriler yapılıyor ve biz de onların ne demek istediğini anlıyoruz. Yani İngilizce söylenen bir kelimenin ya da cümlenin Türkçede bir karşılığı var. O halde söylenen kelime ya da cümlelerin altında yatan benzerlikler nelerdir? Bu soru “Dili oluşturan nedir?” olarak sormuştur araştırmacılar.
Dil üç bileşenden oluşur: Biçim, içerik ve kullanım
Biçim: Ses bilgisi, biçimbirim bilgisi ne sözdizim yapılarını içerir.
İçerik: Dilin anlam bilgisini içerir.
Kullanım: Dilin iletişim amacına yönelik işlevlerini içerir.
Ve buna göre geleneksel dilbilim dilin,
Anlam (semantiks)
Sesbilgisi (fonoloji)
Biçimbirim (morfoloji)
Sözdizimi (sentaks) ve
Kullanım(pragmatiks) olarak beş kurallı sistemden oluştuğunu kabul eder.
Bu bileşenler birbirinden ayrı betimlense de birbiriyle çok sıkı, bağlantılı, girişik tek bir sistem olarak algılanır. Dil gelişimi, kavram gelişimi ve buna bağlı olarak çocuklarda dil ve konuşma bozuklukları gibi alanlarda bu ayrımı bilmek çok önemlidir.

DİLİN İÇERİĞİ (Anlam/Semantik)

İçerik, evren hakkında deneyimler sonucu oluşan düşüncelerin, soyutlamaların, kavramların belirli biçimlerle simgelenmesidir. Doğanın kendine özgü bir düzeni vardır. İnsan, evrimsel bir süreç içinde bu düzeni keşfettikçe kendine özgü kümelendirmiş, soyutlamış, sınıflandırmış ve düzenlemiştir. Dilin içeriği bu sürecin simgelenmesidir. Dolayısıyla içerik, nesne, olay ve nesneler arası, olaylar arası ve bunlar arasındaki ilişkileri simgeleyen sözcüklere, tümcelere, sözcelere karşılık gelen anlam bilgisini içerir. Bir dilin söz varlığı, içeriğin göstergesidir. Dillerin sözvarlığı, dilbilimin bir alt alanı olan anlambilimin inceleme konusudur.
Dilin içeriğini oluşturan söz varlığı iki genel kategoride betimlenir. Anlam işlevi (içerik) sözcükler ve dilbilgisel işlevli sözcükler.
Anlam işlevli sözcükler; Sözünü ettiğimiz evrene ilişkin bilgiyi temsil eden nesne, insan, deneyim ve olaylara karşılık gelen sözcüklerdir. Bir sözcüğü incelediğimizde bir anlamı doğrudan doğruya ifade eden sözcüklerdir. Ad (ev, ağaç),Eylem (otur, bak), sıfat (kısa, küçük), zarf (çabuk), adıl (ben, sen) gibi sözcükler olabilirler.
Dilbilgisel işlevli sözcükler; tek başlarına kullanılmayan, ancak cümle içinde anlam kazanan sözcük yada eklerdir. Çoğul ekleri (ler, lar), bağlaçlar (ki, fakat, ama), durum ekleri (-de, -i, -e), zaman ekleri (-yor, ecek, - di), dilbilgisel amaçlarla sözcükler arasındaki ilişkileri belirtirler. Bunların genellikle tek bir anlamı vardır. Bazı dillerde anlam açık değildir ama önemli görevleri vardır.
Anlam öğrenme karmaşık bir süreçtir. Sözcükler her dilde hiyerarşik olarak yapılanır ve anlam ağları ile birbirini oluşturur. Anneler dendiğinde tüm annelerden söz edilir. Nesne ilişkileri iki nesne arasındaki ilişkiyi betimler. Bu top denilerek nesnenin (topun) kendisine gönderme yapılır. Siyah kutu, uzun kalem, büyük ev nesnenin niteliği hakkında bilgi verir. “topu at”  tümcesinde nesne ile olay arasında bir ilişki vardır. Sözcük dağarcığının genişlemesi kavramsal sınıflandırmalara ve genellemelere yol açar. Köpek dendiğinde hayvanlar sınıfına ait olduğunu, canlı olduğunu, evcil yada vahşi, havlayan nesne olduğunu anlarız.
Çocuklara sunulacak yaşantı zenginliği onların dünya ve evren bilgisinin artmasını ve sözcük dağarcıklarının genişlemesini sağlar. Eş ve zıt anlamlı sözcükler, çok anlamlı sözcükler mecaz anlam, deyimler dilin içeriğine ait bilgiyi büyük metinleri oluşturur. Böylece evrene ilişkin kurgulamalar farklı tümcelerle anlatılabilir. Bilgi konular aracılığıyla çocuğa sunulur. Bu süreç zaman içinde öğrenilir.

                               DİLİN BİÇİMİ
Biçim, anlamı aktarmaya yarayan bir koddur. Düşünceleri karşı tarafın alıp, algılayıp değerlendirebileceği bir şekle, şifreye dönüştürmek için biçime gerek vardır. İşarete dayalı dilde biçim görsel, şekilsel hareket özellikleriyle kodlanır. Bu yöntemde el işaretlerine gerek vardır. Yazıda ise harflere gerek vardır. Mesaj, hangi kanalla gönderilecekse o biçime dönüştürülmelidir.
Biçim konuşma dilinin dilbilgisi düzlemini oluşturur. Biçim üç katmandan oluşur.
Sesbilgisi (Fonoloji)
Bir dilde seslerin dağılımını, sınırlılıklarını, düzenlenişlerini kısaca kurallarını ve nasıl işlev gördüklerini inceleyen bilim dalıdır. Sesbilgisinin dört bileşeni vardır. Anlam aktarma işlevi üstlenen parçasal sesbirimler (ünlüler, ünsüzler, yarı ünlüler),  sesbirimlerin birleşmesinden oluşan heceler, sesbirimlerin hece ve sözcüklerdeki dizilişi kurallarına ilişkin sesbirim dizgesi ve parça üstü (bürünsel) birimler (vurgu, ezgi, durak, ton). 
Biçimbirim bilgisi ( Morfoloji)
Biçimbirim, bir dilde kendi başına anlam taşıyan en küçük birim. Biçimbilgisi, sözcüklerdeki kök ve ekleri, bunların kurallı düzenleniş biçimleri ile türetilişlerindeki özellikleri içerir. Tüm dillerdeki sözcükler biçimbirimlerden oluşur. Sesbirimler belirli kurallarla, bir düzen halinde bir araya gelerek biçimbirimleri oluşturur. Biçimbirimler bağımlı ve bağımsız olarak iki grupta toplanır. Bağımsız biçimbirimler kök durumundaki sözcüklerdir. Kendi başına kullanılamayan ekler bağımlı biçimbirimlerdir. Biçimbirim bilgisi dilin sözcük yapısına ilişkin bilgi verir. Sözcükler, ekler, kökler, diziliş kuralları.
Sözdizimi (Tümce bilgisi)
 Her dilin kendine özgü diziliş kuralları vardır. Türkçede tümce yapıları özne-tümleç-eylem sıralanışı temel alınarak kurulur. İngilizcede özne-eylem-tümleç sıralanışı temel alınır. Sözdizimi bir dilde hangi sözcük sıralamalarının kabul edilebilir ya da edilemez, dilbilgisel açıdan doğru yada yanlış olduklarını betimler.
Çocukların sözcük dağarcıkları vardır ama bunları nerede kullanacaklarını bilemeyebilirler. Hangi ekleri kullanacaklarını, sıfat ve zamirleri nasıl kullanacaklarını bilemezler.

DİLİN KULLANIMI (PRAGMATİK YÖNÜ)  (EDİMBİLİM)

Kullanım, dilin sosyal bağlamda belli bir amaca yönelik işlevi ve iletişim amacına uygun kullanımıdır. Dilin kullanımı edimbilimin inceleme olanıdır.
Burada geçen;
Dilin işlevleri, iletişim amacına ya da isteğine uygun olarak insanların konuşma nedenleri ve gereksinimlerini içerir. Bu bilgi niçin konuştuğumuzla ilgidir. Günlük yaşamda istekleri bildirmek, sevgimizi söylemek, bilgi aktarmak, öğrenmek başkalarını kontrol etmek gibi pek çok amaçla dil kullanılır.
Sosyal bağlam, insanların aynı yada değişik amaçlara ulaşmak için dilin biçimsel seçenekleri arasından nasıl seçim yaptıklarını belirtir. Dili kullanma başkalarıyla etkileşimde bulunarak oluşagelen sosyal içerikli bir süreçtir. Bu süreçte anlam paylaşma, paylaşımda etkili olma önemlidir. Buda dilsel ve dilsel olmayan bağlamı, bağlamda bulunan konuşmacıları, durumları dikkate almayı gerektirir.Dinleyici hakkında bilgi, onların gereksinimlerini göz önüne alma, dinleyicinin konu hakkında bilgi sahibi olup olmadığını anlama mesajın biçimlenmesine yol gösterir. Dinleyicinin kafa sallaması, göz kontağı, fiziksel hareketleri mesajın sürdürülmesinde etkilidir. İletişim sürecinde, göz kontağı kurma, konum, dinleyicinin yüz ve devinsel ifadelerini yorumlayarak dikkate alma, konu sürdürme ve bunlara göre mesajı yeniden düzenleme dil kullanımının dilsel olmayan diğer yönüdür. Dilsel olmayan kurallar, sözsüz iletişim biçimleri, dillere, kültürlere, sosyal konuma, rollere hatta cinsiyetlere göre farklılık gösterir. Sözgelimi,
Toplumun belli kesimlerinde kullanılan dili kullanma biçimlerinin çocuğun öğrenme yaşamında önemli bir yeri vardır. Kişinin toplumda yerini alabilmesi, kendine güven, kendini ifade, düşünme, analiz etme, nedenleri araştırma, mantık yürütme, karar verme, sonuçları hakkında kestirimde bulunabilme, kendi sorunları ile başa çıkabilme gibi süreçlere katılımı ile değerlendirebilir. O halde toplumsal kurallar nasıl dil kullanacağımızı belirler. Bunların gelişmesi için gerekli olan dil kullanımıdır ve dil gelişiminde yetişkinlerin çocukları ile dili kullanma biçimleri önemli bir rol oynar. Dolayısıyla dilin kullanımı sosyal becerilerin gelişimi ile yakından ilgilidir. Dili bilmek demek o dille neler yapılabileceğini bilmek demektir. Pragmatik günlük yaşam dilimizdir. Dilin kullanımı, konuşmacının amacına ve ortamın bağlamına uygun olarak sosyal ve bilişsel düzeyde belirlenen davranışların seçimi ile etkili olur. Sıra alma, söyleyişi başlatma, sürdürme, konu açma dil kullanımının konusudur.
Zihinsel engelli çocuğa dilin yapısını çok iyi öğretmektense, dili nerede, ne zaman, nasıl, kullanacağını öğretmek daha çok önem taşıyor.

SESBİLGİSEL GELİŞİM EVRELERİ

SÖZÖNCESİ DÖNEM İLETİŞİM EVRESİ(0;1 Ay-1;0 yaş)

a)   Sesleme Evresi (0-1 ay)

Bu evre refleksif seslendirmelerin gerçekleştiği evredir. Bunun yanı sıra, genizsi ve genizsilere benzer refleksif olmayan seslemeler de gözlenir. Bunlar ünlü benzeri seslerdir.
b)  Gıgıldama Evresi (2ay- 3ay)

Bu evrede bebekler rahatlık, mutluluk ifade eden seslendirmeler yapar. Ağlama sıklığı azalırken, gülücükler artar. Ünlü seslemelere artdamaksıl (k,g) benzeri seslerin eklenmesiyle ünlü ünsüz sıralamalarını andıran sesler çıkarılır. Agulama evresi de denir.

c)   Genişletme Evresi (4ay-6ay)

Ses oyunları evresi olarak da bilinir. Ünlü, yarı ünlü seslerle yüksek perdeli sıralamalar ve tiz seslemeler içerir. Bu evrenin sonuna doğru (ba), (da) gibi ünsüz-ünlü sıralı mırıldanma başlar.

d)   Düzenli Mırıldanma Evresi (7ay-9ay)

Bu evrede görülen (nanana), (bababab),  (adada) gibi üretimlerin evrensel özellik taşıdığı bilinmektedir. Yetişkin benzeri zamanlamayla ünsüz-ünlü sırasında hecesel tekrarlar üretirler. Çıkarılan (dada), (mamam), (bababa)  gibi tekrarlı sıralamalar ailelerin gerçek sözcük sanmasına neden olur. Oysa bu sözcükler gerçek ilk sözcükler değildir. Genizsi, durak ve yarıünlü gibi sesler çoğunluktadır. Artdamaksıl seslerin kullanımı azalır, bunun yerini dudaksıl ve dişyuvasıl sesler alır.
Bu evrede çocuğun gerek kendi sesini gerekse çevreden gelen sesleri duyması çok önemlidir. Bu aylarda ağız geniz yolu olgunlaşır.
e)   Anlamsız Sözcelerle Mırıldanma Evresi (10ay- 1yaş)

Bu evrede ses dizinleri çeşitlenir, zenginleşir.farklı ezgi ve vurgu taşıyan uzun hece dizinleri üretip, yetişkinlerinkini andıran ses tonu kalıpları kullanabilirler. İletişim amaçlı anlamsız önsözcükler kullanırlar. Evrenin sonlarına doğru anlamlı sözcüklerin başlamasıyla jest ve sesleme kullanımları örtüşür. Bu sayede çocuklar gereksinimlerini iletir, bilgiyi paylaşırlar. Karşılıklı sohbeti andıran mırıldanmalar, dönütün alınmasıyla sıklığını artırır.
SÖZ DÜZEYİ İLK SÖZCÜK EVRESİ (1;0 YAŞ- 1;6 YAŞ)

Anlamlı dil kullanımının başlangıcı kabul edilen bu evrede çocuklar yaklaşık 50 sözcük dağarcığına ulaşırlar. Ses dağarcığındaki seslerin sayısı giderek artar. Bu evrede sesletim yerine göre dudaksıl ve dişyuvasıl sesler çoğunluktadır. Bu evrenin önemli bir özelliği bazı çocukların belirli şeyler için belirli sözcükleri doğru sesçil yapılarla kullanmalarıdır. Bu evrenin sonlarına doğru ise iki sözcüklü birleşimler gözlenebilir.

Çocukta yaklaşık 10. ay ile 18. aylar arasında gözlenebilen ilk gerçek sözcük ise, konuşan çocuktan ziyade dinleyicinin yorumuna göre değişmektedir.

FONEMİK GELİŞİM (1;6 YAŞ- 4;0 YAŞ)

Sesbilgisel gelişimde hızlı ilerlemenin görüldüğü evredir. Sözcük dağarcığı oldukça genişler. Yetişkin sistemi ile bağıntısı kurulabilen daha kurallı yapılar oluşmaya başlar. Bu yapılar sesbilgisel çözümleme yöntemi ile betimlenebilir.

Çocuklarda sesbilgisel edinim stratejileri

Çocukların konuşma dillerindeki ‘basitleştirmeler’ olarak nitelendirilir. Bu yapılar sözcük yapılarındaki ses değişimlerini içerir. (Stampe)Eğer bir ses biriminin sesletimi ‘zor’ ise çocuk yerine daha ‘doğal’ olanı gerçekleştirir. Ancak kullanılan sesbirim hedefe ‘benzer’. Örneğin, bir sürtünmeli sesin sesletimi durak seslerine göre daha zordur. Kısaca, çocuklar dillerinin sesdizimini öğrenirken sözcükleri basitleştirmede sesbilgisel işlemler olarak tanımladığımız çeşitli kurallar geliştirirler.

Sesbilgisel işlemler ve Türkçede sesbilgisi edinimi

Sesbilgisel işlemler yönünden genel anlamda evrensellik görülmekle birlikte, hatırı sayılır bireysel ayrılıklar ve dillere özgü farklılıklar dikkat çekicidir.
Çocuklar genellikle dillerinin sesbilgisi sistemini, işleyişini iletişim ortamlarında doğal olarak fazla zorlanmadan kazanırlar. Edinim süresi 4;0 yada 5;0 yaşları kısa bir dönemse de, yetişkin dilinin sesçil kullanımına erişme 6;0 yada 7;0 yaşlarına kadar sürebilmektedir.

Sesletim yerinde değişiklikler
Sesbilgisel işlemler
İşlemin tanımı
Türkçe örnekler
Vurgusuz hece yitimi
Çok heceli sözcüklerde vurgusuz bir veya iki hecenin düşürülmesi
Ayakkabı (abakı)
Tek heceli sözcük yeğleme
Çok heceli sözcüklerin tek heceli kullanımı
Elma (ma)
Yineleme
 a) tam
 b) kısmi
a) çok heceli sözcüklerin bir hecesinin yinelenmesi
b) yalnızca bir ünlü veya ünsüzün sürekli yinelenmesi
Teyze (tati)
Davul (dumdum)

Ünsüz uyumu/benzeşim

Bir ünsüzün aynı sözcük içindeki bir başka ünsüz sesin etkisiyle birbirine benzemesi
Parmak (kamak)
Tak (kak)
Elma (emma)
Top (bop)
Meyve (meyme)
Ekleme
Sözcük içinde bir konuma ünlü eklenmesi (nadiren ünsüz)
Alma (alama)
Ses ve hece aktarımı
İki sesin konumlarının başka bir yere değiştirilmesi
Radyo (yado) rüya (yüra) araba (abaya)
Ünsüz öbeği indirgeme
Ünsüz öbeklerinden bir ünsüzün düşürülmesi
Türk (tük) vinç (viç)

Sesletim biçiminde değişiklikler
Sesbilgisel işlemler
İşlemin tanımı
Türkçe örnekler
Önleştirme
a.yumuşak damak seslerinin önleştirilmesi
b.dişyuvasallaşma
Hedef yumuşak damak sesleri veya damaksıl sürtünmeli seslerin öne getirilerek dişyuvasal ünsüzler olarak çıkarılması
Köpek (töpet)
Kapı (tapı)
Çiçek (titek)
Artlaşma
a.dişyuvasılların artlaşması
b.damaksıllaşma
Ön ünsüzlerin özellikle dişyuvasılların yumuşak damak sesine yada damak seslerine dönüşmesi
At (ak)
Saç (çaç)
Dudaksıllaşma
Dudaksıl olmayan bir ünsüzün dudaksıl olarak gerçekleşmesi
Gaye (paye)
Su (bu)
Duraklaştırma
Sürtünmeli seslerin durak yada patlamalı durak sesleri olarak gerçekleşmesi
Aç (at)
Fare (paye)
Süt (düt)
Kayma-yarı ünlüleştirme
a.daralmalıakıcıların kayması
b.sürtünmelilerin kayması
/l,r/ gibi seslerin sürtünmelilerin /w,y/ gibi yarı ünlü sesler olarak gerçekleşmesi
Araba (ayaba) (alaba)
Ver (vey)
Kalem (kayem)
Durak (duwak)
Bağlam duyarlı ötümleşme ve ötümsüzleşme
Ünlü öncesi ya da sonrası konumlarda gerçekleşmektedir. Titreşimli seslerin titreşimsiz, titreşimsiz seslerin titreşimli çıkması
Kuş (guş)
Kalk (gak)
Top (dop)
Durak sürtünmelileştirme
Sürtünmeli bir ünsüzün durak sürtünmeli olarak gerçekleşmesi
Su (çu)
Saç (çaç)
Genizsiliğin kaybolması
Genizsilerin durak sesi olarak çıkması
Muz (bud)
Gırtlaksı gerçekleşme
Bir ünsüzün gırtlak durak olarak gerçekleşmesi
Atkı (a?kı)



Bireysel farklılıklar ve dile özgü faktörler bu sesbilgisel edinim aşamalarından geçiş hızını ve sırasını etkilemekle birlikte çocuklarda sesbilgisel edinim stratejileri genel olarak dünya dillerinde benzerlik göstermektedir. Türk çocuklarındaki sesbilgisel gelişim çeşitli çalışmalarla betimlenmiştir. Bu çalışmalarda; Türk çocuklarının sesbilgisel gelişim aşamalarının İngiliz çocuklarının gelişimi ile paralellik gösterdiği, ancak Türk çocuklarının bu aşamaları daha erken yaşlarda geçebildiği söylenmektedir.
Türk çocuklarında en sık görülen işlemler ünsüz düşmesi, ünsüz uyumu, ünsüz öbeklerinin indirgenmesi işlemleridir.  En uzun süren işlemler arasında ise ünsüz öbeği indirgeme, akıcıların yarı ünlü olarak çıkarılması ve çok heceli sözcüklerin indirgenmesi gözlenmektedir. Sesbilgisel işlemlerin gereken zamanda sonlanmaması çeşitli fonolojik sorunların, özgün dil bozukluklarının göstergesi ya da belirtisi kabul edilir.
BİÇİMBİRİM  GELİŞİMİ

 Küçük çocuklar zaman, kişi ve çoğul eklerini eksiksiz kullanıyor mu?

Biçimbirim, dildeki en küçük ve bir anlam taşıyan birimdir. Biçimbirimler bağımlı yada bağımsız olabilirler. Biçimbirim bilgisi ise, sözcüklerin dilbilgisi yapılarını ve bu yapılarla ifade edilen kategorilerin incelenmesidir. Örneğin ‘kız-lar’ dediğimizde –lar eki bir biçimbirimdir ve çoğul ekidir; bu ek çoğul kategorisini tanımlar.

Türkçede Biçimbirim Özellikleri

Bağlantılı dilin en belirgin özelliği, sözcüklerin farklı dilbilgisel işlevler taşıyan eklerden meydana gelmesidir. Bir veya birden fazla ek farklı anlam vermek yada farklı dilbilgisi işlevi kazandırmak için sözcük köküne eklenir.
Örnek:
Güzel (sıfat)     güzel-lik (isim)

İsimlerde çekim ekleri ile iyelik, durum,  kişi,  çoğulluk ve durum belirtiriz.
Örnek:
Kitap                   -lar             -ım                 -da
İsim                    çoğul          iyelik            durum   

Fiiller ise kişi, zaman, olumsuzluk, kip, çatı eklerini taşır.
Örnek:
Kov     -dur            -ma             -say        -mış             -ım
Fiil      ettirgen     olumsuz       şart        zaman            kişi     

Yapım ekleri ile isimden fiil, isimden sıfat, sıfattan isim, fiilden isim, sıfattan zarf üretebiliriz.
Örnek:
Acı  (isim)                  acı-t-mak (fiil)
Koş-mak(fiil)             koşucu (isim)



         Türkçede Biçimbirim Bilgisinin Edinimi

Türkçede biçimbirimlerin ses kaybına uğramamsı ve kurallı bir şekilde ardı ardına dizilmesi biçimbirim bilgisinin edinimini kolaylaştırır. Yapılan araştırmalarda çekim eklerinin 15. aydan itibaren edinilmeye başlandığı görülmüştür. Fiil ekleri ise önce yetişkin soruları yanıtlandığında aynı eki kullanarak tekrarlama şeklinde, sonra ise tekrarlanan eklere başka ekler katılarak daha sonra da kendi başına herhangi bir güdüleme olmaksızın üretilmektedir. Şimdiki zaman eki, olumsuzluk, kişi ve yapabilme kipi 15. aylıktan itibaren, diğer zaman ekleri 19. aydan itibaren, çoğul eki, ettirgen ve edilgen yapılar ise 24. aydan itibaren edinilmeye başlanır.

SÖZDİZİMİ BİLGİSİ

Sözdizimi, sözcüklerin cümle oluşturmak için bir araya gelmesinde etkili olan kuralları inceler.cümle içinde sözcüklerin ve cümlenin diğer öğelerinin arasındaki ilişkiyi dilbilgisi açısından yönlendirir.

Türkçenin Sözdizimi Özellikleri

Türkçede en çok rastlanan sözcük dizilişi, özne-nesne-fiil dizimidir. Bununla birlikte esnek sözcük dizilişi özelliği vardır. Cümle içinde vurgulanan öğeye göre dizim değişebilir. Vurgulanan öğe fiilden önce gelir.
Örneğin:
Kedi  köpeği  kovalıyor.
Özne  nesne       fiil

Köpeği  kedi  kovalıyor.
Nesne    özne     fiil

Söylem kuralı gerekmediği sürece Türkçede özne cümlede yer almayıp, fiildeki kişi ekiyle belirtilir.

Basit cümlelerdeki özne-nesne ilişkisi biçimbirimsel özelliklere bağlıdır. Cümlenin öznesi yalın halde veya tamlayan durumunda olabilir. Nesne ise ismin bir halini alabilir.
Örneğin:
Mehmet  arabayı  sürüyor.
Özne        nesne       fiil

Bekir’in oğlu        geldi.
        Özne                fiil

Birleşik cümleler açık bağlaçlarla kurulabildiği gibi fiilin aldığı ilgeçlerle de ifade edilebilir.
Örneğin:
Çocuk düştü ve ağladı.
Çocuk düşünce ağladı.


İsim cümlesi, sıfat cümlesi gibi karmaşık yapılarda fiiller eklenen ilgeçlerle isim haline gelir.
Örneğin:
Kapıyı çalan çocuğu tanımıyoruz.

Türkçede Sözdizimi Edinimi

Türkçede biçimbirim bilgisi ve biçimbirimler erken edinildiği için, sözdiziminde temel cümle yapısı ve sözcük dizilişinde özne-nesne ilişkisi erken yaşlarda edinilir. 30 ay öncesinden başlayarak neden, zaman amaç bildiren ilgeçler fiillere eklenerek kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmalarda, Türkçenin bağlantılı bir dil olması nedeniyle ortalama sözce uzunluğunun daha uzun olduğu belirtilmiştir. 3. yaş civarında ortalama 4 veya 5 birime ulaşır.  5 yaşa kadar artan yaşla birlikte ortalama sözce uzunluğunun arttığı saptanmıştır.
Sözcük dizilişi ve biçimbirim bilgisinin erken yaşlarda ve hemen hemen hatasız edinilmesine rağmen Türkçede karmaşık yapılar daha geç edinilir. Edilgen çatı ve adlaştırma yapıları da ileri yaşlarda edinilen yapılardır.  Çocukların biçim ve işlemin birebir karşılandığı sistemin ötesine geçmeleri gerekmektedir. Yani, temel cümlede nesne mutlaka bir durum ekiyle belirtilir, oysa edilgen çatıda nesnenin hiç ek almadığının bilincine varılması gerekir. Aynı şekilde temel cümlede özne genellikle yalın olduğu halde karmaşık yapılarda özne tamlayan durumunda bulunabilmektedir. Böyle olunca küçük yaştaki çocuklar adlaştırma yapılarındaki özneyi özne olarak algılamamaktadırlar.
Geç edinilen başka bir yapı da sıfat cümleleridir. Bunun edinimi 9 yaşa kadar sürmektedir.
ANLAM GELİŞİMİ

Erken Çocukluk Dönemi Anlam Gelişimi

Çocuklar henüz söze geçmedikleri dönemde bile kendilerine söylenenleri anlarlar.  Gerçi ilk anlamlar duygusal düzeydedir. Çocukla yetişkinin aynı bağlamı paylaştıkları ortamlar çocuğun alıcı dilinin gelişmesine yardımcı olur.
Çocuklar sözcükleri yetişkin gibi anlamaya çok yavaş geçerler. Sözcükleri ve anlamlarını edinip, aralarındaki bağıntıyı kurmak hemen gerçekleşmez. Anlamsal gelişim olarak olarak bilinen bu süreç esnasında çocukların sözcük anlamlarını öğrenme ve birbirleriyle ilişkilendirme yöntemleri değişiklik gösterir.

Çocukların İlk Sözcükleri

Çocuklar algılama sorunlarına rağmen sadece anladıkları, hem anlayıp hem ürettikleri, bazen de hiç anlamadan ürettikleri oldukça geniş bir söz dağarcığı oluştururlar. Dikkatle tutulmuş anne-baba raporlarından oluşturulan ilk sözcük örnekleri gerçekten çok sözcük kullandıklarını göstermiştir.  Dağarcıklarında yiyecekler, vücudu, giysileri, hayvanlar, taşıtlar, oyuncaklar, ev eşyaları ve insanlarla ilgili kategorilerden sözcüklere rastlanır.
16-18 ay çocuklarında sözcükler birden artar. Ama çocuklar hiç anlamadıkları sözcükleri de üretebilirler. Yapılan bir araştırmada çocukların henüz 10 sözcük üretmeden 50 sözcüğü anladıkları ama 16 aylık olana kadar üretime geçemedikleri belirtiliyor. Çocuklar 50 sözcüğü anlamadan önceki dönemde, anlamalarına ayda22 sözcük, üretimlerine ise ayda 9 sözcük eklemektedirler. Çocukların ürettikleri sözcükler daha çok genel isim, anladıkları sözcüklerin ise aksiyon isimleri kapsadığı gözleniyor.
Çocuklar bildikleri şeyler hakkında konuşurlar; deneyimleri farklı nesneleri yada eylemleri kodlamalarını öncelikli kılar. Farklı çevrelerin çocukları aynı göndergeler için farklı biçimler de üretebilirler.


Gönderge -  İçerik - Anlam

Çocuklar anlamı öğrenmeden  çevrelerindeki nesne ve eylemleri temsil eden sembol ve işaretleri öğrenirler. Çocuğun çevresindeki nesne ve olaylar göndergelerdir, yani her şeyin bir ismi vardır. Her isim o nesne yada gönderge yapılan olayla ilgili pek çok özellik içerir. Sözcükle özellikleri arasındaki ilişki anlamı oluşturur. Çocuğun gerçek anlamı edinmesi için o nesne ile deneyimi olmalı; onu gözlemeli, algılamalı, kullanmalı, yaşamalıdır.
 1 – 2 yaş arası çocuklar olayları anlar, insanları nesnelerle, kendi eylemlerini başkalarınınkilerle karıştırmamayı,eylemleri sonuçları ile ilişkilendirmeyi öğrenir. Çocuk devamlı akış halinde olan içerik bilgisini, sözcükleri, kavramları,özelliklerini ve onlarla ilgili deneyimlerini bir bilgisayar gibi bellekte ilgili dosyalara sınıflamak, ilave edilen bilgilere göre sınıflamayı düzenlemek zorundadır. Nesne ve eylemlerin hangi temelde gruplaşacağına, örneğin, hangi çarpıcı özelliğin yada ortak özelliklerin kategorileri oluşturacağına çocuk karar verecektir. Bir bakıma çocuk çevresini ve deneyimlerini organize etmeyi öğrenecektir. Bu uzun bir süreci kapsar.
Bu arada, çocuğun olayların temsil edilmesi ile zengin bir içerik bilgisi olmasına rağmen üretimi sınırlıdır. Hiç kimse çocuğun söylediğinden fazlasını ima ettiğinden emin olamaz. Yine de çocuk ilave jest ve sözce ezgisi ile sözcüğe pragmatik amaçlar yükleyebiliyorsa, daha fazla dilsel bilgiye gereksinim duymadığı düşünülür.

Sözcük, göndergesi ve anlamı keyfi bir ilişkiyi simgeler. Ancak bu ilişkinin olmadığı durumlar da vardır. Sözcük ve göndergesi arasında ne tür bir ilişki olursa olsun, çocuklardaki ilk sözcük anlamlarının yetişkinlerinkinden çok farklı olduğu açıktır. Çocuklar gerçekleri yaşamaya devam ettikçe nesne ve olaylarla ilgili düşünce ve kavramları da değişir ve yetişkinin kullandığı sisteme yakın bir gelişme gösterir.
 İlk 50 sözcük kendi başına yapabileceği etkinlikleri kapsar.  Öğrendiği çoğu nesne adı çevresinde olan ve hareket edebilen göndergelere aittir.  Bir çocuk 3 yaşına kadar 1000 sözcük, 6 yaşına kadar 10.000 sözcük edinebilir.bu yaşlarda sözcük edinme hızı günde 20 tane kadar olabilir.


KAVRAM OLUŞUMU

Anlam gelişiminde çocukların öncül görevlerinden biri kategorik kavramları edinmektir. Bu edinimin nasıl gerçekleştiğini açıklayan çeşitli kuramlar vardır. Bu görüşlere göre çocuklar kategorileri semantik özelliklerini edinerek, olası işlevlerini edinerek  yada prototiplerini edinerek öğrenirler.  Semantik özelliklerin önem kazandığı görüş çocukların her bir kategorik kavram için bir dizi ayırt edici özellik öğrenmesini öngörür.
 Kategorinin tipik özelliklerine yetişkinler zihinlerinden ulaşabilirler.  Çocuklar ise anlamını edinmek istediklerinde prototipinden farklı olan kategori üyesini tanımaya başlayacak ve kavramı edinecektir. Anlamın kişinin zihnindeki küçük bir resim olduğunu savunanlara göre çocukların da nesneyi temsil eden bir prototiple anlamı oluşturmaları doğaldır.

OKULÖNCESİ DÖNEM ANLAM GELİŞİMİ

İlgi Sözcükleri

İlgi sözcükleri nesneler, olaylar ve insanlar arasındaki ilişkileri belirleyen sözcüklerdir.
Piyano masadan daha ağırdır.
Bu ders geçen dersten daha yoğun geçti.
Arkadaşının arabasını ödünç aldı.

Bir alt grupta niteleme sıfatları yer alır.
Büyük –küçük
Kalın – ince
Az – çok

4 yaş çocuklarının bu kavramlardan biri verildiğinde zıt anlamını kolayca bulabilmesine karşın, çoğu çocuğun büyük sıfatını yüksek, geniş, kalın sıfatlarıyla eş anlamlı kullandıkları gözlenmektedir. Bazı araştırmalarda çocukların bazı zıt anlamlı sıfatları eş anlamlı gibi kullandıkları belirlenmiştir. Diğer taraftan yüksek – alçak, kalın – ince sıfatlarının daha az anlaşıldığı, derin ve sığ sıfatlarının ise hiç ayrıştırılmadığı ortaya çıkmıştır. Benzer bir sonuç bir başka ilişki ifade eden bazı eylemler için de geçerli olmuştur. ( harcamak, satın almak, satmak gibi)

Gösterici Sözcükler

Bu tür sözcükler nesnelere gönderge yapan ‘bu, şu, burada, orada, şimdi’ gibi ifadelerdir.
Senin yarın oraya gitmeni istiyorum.
Bu tümce küçük çocuklar için yorumlayamayacağı kadar zor olabilir. Çünkü, sabit göndergeleri olmayan sözcükler olarak neye gönderge yapıldığı, kimin, nerede, ne zaman söylediğine bağlı olarak anlaşılabilir.  Sıklıkla kullanılan dün, bugün, yarın ifadeleri bu grubun en iyi örnekleridir.
Çocuklar ilk olarak  kişi göstericilerini, daha sonra takılarla ilgili olanları (arkasında, önünde gibi) en son olarak da zamanla ilgili olanları öğrenirler.

OKUL DÖNEMİ ANLAM GELİŞİMİ

Okul dönemi boyunca çocuğun söz dağarcığı giderek genişler. Zamanla soyut anlam bilgisini edinir. Çift anlamlı bir çok sözcüğün anlamını edinerek gelişimini ilerletir.



Okula yeni başlayanlar cümleleri daha dar anlamları ile açıklarken, ileri sınıf çocukları anlamı sentezleyerek yeni betimlemelere ulaşırlar. Daha soyut ve karmaşık ilişkileri yorumlayarak , algısal özelliklerle zenginleştirdikleri kavramları kullanmalarını gözleriz. Hızla artmaya devam eden sözcük dağarcığı çocuğun çok kompleks düşünceleri anlaması ile sınırlanmaz, aynı zamanda okuma yazma edinimlerinin de yüksek düzeylere ulaşmasını sağlar.
Mecaz anlamlar, atasözleri, fıkralar göndergesi olmayan, soyut ve genel anlamlar ifade ederler.  Mizah kaynaklı bilmeceler ve fıkralar anlam gelişiminin gerçek düzeyini göstermesi bakımından ilginçtir. 6-9 yaş arası çocuklar bilmecelerin yapısını anlamakla birlikte anlamını çıkaramamaktadırlar. 6 yaş öncesi dil özelliklerine dayanmayan fıkralara, 6-9 yaş arası sözcüklerinin sesbilgisel yapısı ile komikleşen fıkralara duyarlıdır.  9-12 yaş çift anlamlı sözcüklerin komikliğine, 12 yaş sonrası ise fıkranın yüzey yapısından değil derin yapısından aldıkları anlama yoğunlaşırlar.


DİNLEMEK VE TEMEL KONUŞMA İLKELERİ

Herhangi bir nedenle konuşma problemi olan çocukların dil gelişimlerine yardımcı olmak ve konuşmalarını hızlandırmak amacıyla çeşitli çalışmalar yapılabilir. Bu alıştırmalar 2 temel gruba ayrılır.
1.     Dinlemek
·         sesin geldiği yönü anlamak
·         sesleri ayırabilmek
·         görsel ve işitsel algıyı geliştirmek
2.    Kas çalışmaları
·         dil
·         dudak
·         çene
·         yanak

1.  Dinlemek:  konuşma eğitiminin  başlangıcıdır. Çocuk çevresi hakkındaki tüm bilgiyi dinleyerek alır.

·         Sesin geldiği yönü anlamak

1.     Çocuğun arkasında durularak herhangi bir ses verilir. Sesin geldiği yön sorulur.
2.    Çocuğun dikkati çevreden gelen seslere yöneltilir. Su sesi, telefon sesi, saat zili, kapı sesi gibi. Seslerin nereden geldiği sorulur.
3.     Müzik kutusu kurularak saklanır. Çocuktan müzik sesini dinleyerek kutuyu bulması istenir.

·         Sesleri Ayırabilmek

1.     Çocuğa farklı sesi olan iki nesne gösterilerek sesleri dinletilir. Nesneler tanıtılır. (tef ve düdük gibi)
2.    Nesnelerden biri görüş alanından çıkarılır. Nesnenin sesi verilir. Ne sesi olduğu ve nereden geldiği sorulur.
3.    Tef sesi çocuğun başının üzerinden, arkasından, yanından verilir. Ne sesi ve nerede olduğu sorulur.
4.    2 ses 3 sese çıkarılır. 3 farklı ses verilir. Çocuğun gözlerini kapatır. Ses verir hangi nesnenin sesi olduğunu sorar.
5.    Teybe çocuğun tanıdığı sesler kaydedilir. Çocuğa dinletilir ve ne sesi olduğu sorulur.
6.    Teybe farklı ritimde sesler kaydedilir. Çocuktan ritme uygun bir hareket yapması istenir.
GÖRSEL VE İŞİTSEL ALGIYI GELİŞTİRMEK

Görsel Algıyı Geliştirmek
1.     Öğretmen ve çocuk karşılıklı dururlar. Öğretmen yaptığı hareketleri tekrarlamasını ister.
2.    Öğretmen aynı hareketleri yaparken sözel olarak ifade eder.

İşitsel Algıyı Geliştirmek
1.     Yukarıdaki alıştırmada yapılan hareketleri öğretmen yapmaz öğrenciden yapmasını ister.
2.    Tek kelimelik emirler verilir.
3.    Emirlerdeki kelime sayısı artırılır.
4.    Emir sayısı ve kelime sayısı artırılır.,
5.    Zil kullanılır. Açıklama yapılır.
 ‘Ben zili çalınca ayağa kalk’
 ‘Ben zili çalınca kollarını kaldır.’
 ‘Ben zili çalınca ayağa kalk, el çırp.’gibi
6.    Trampet hızlı ve yavaş ritimlerde çalınır. Çocuktan ritme uygun yürümesi istenir.


Görsel ve İşitsel Algıyı Birlikte Geliştirmek
1.     Çocuğun önüne hayvan resimleri olan kartlar konur. Hayvanlardan birinin sesi verilir. Karttan hangi hayvana ait olduğunu göstermesi istenir.
2.     Çocuğun önüne nesne resimleri olan kartlar konur. Nesnelerden birinin sesi verilir. Karttan hangi nesneye ait olduğunu göstermesi istenir.
3.    Çocuğun önüne nesne resimleri olan kartlar konur. Nesneler isimleriyle sorulur. Göstermesi istenir.
4.    Çocuğun önüne nesne resimleri olan kartlar konur. Nesnelerin fonksiyonlarıyla ilgili sorular sorulur. Göstermesi istenir.


Görsel Ayrımın Geliştirilmesi

Dikkatli bakarak tanıma alıştırmaları
1.     Benzer şekiller bulunan kartlar verilir. Benzerini bulması istenir.
2.    Resimlerinde yanlışlıklar olan resimli kartlar verilir. Yanlışı bulması istenir.
3.    Resimlerinde yanlışlıklar olan olay kartı verilir. Olaydaki yanlışı bulması istenir.
4.    Resimler ve gölgeleri olan kart verilir. Gölgeleriyle resimleri eşleştirmesi istenir.

İşitsel Ayrımın Geliştirilmesi

1.     Çocuğun gözleri bağlanır. İyi tanıdığı bir ses verilerek ne sesi olduğu sorulur.
2.    3-4 enstrüman tanıtılır. Çocuğun arkasından birinin sesi verilir ve hangi enstrümana  ait olduğu sorulur.
3.    Grupta bir çocuğun gözleri bağlanır. Diğerlerinden biri konuşturulur. Kimin sesi olduğu sorulur.
4.     Çocuğa  onun adının sıkça geçtiği bir öykü anlatılır. Adı geçtiğinde işaret vermesi istenir.
5.    Kısa iki cümle söylenir. İki cümlede aynı olan kelimeyi bulması istenir.
6.    Çocuğun iyi tanıdığı nesnelerin resimleri gösterilir. Nesnenin adı yanlış söylenir.  Yanlışı fark edip düzeltmesi istenir.

Görsel Hafızanın Geliştirilmesi

1.     Bir öğrenci gruptakilerce incelenir. Öğrenci dışarı çıkarılıp üzerinde değişiklik yapılır. Değişikliği fark etmeleri istenir.
2.    3-4 resimli kart masanın üzerine konur. Öğrencinin incelemesi sağlanır ve kartlar ters çevrilir. Kartlardaki resimleri hatırlaması istenir.
3.    İki çocuk karşılıklı giysilerini incelerler. Gözlerini kapatıp birbirlerinin giysilerini hatırlamaya çalışırlar.
4.    Çocuğa evdeki eşyaların yeri, diş fırçasının rengi gibi sorular sorulur. Hatırlaması istenir
5.    noktalanmış kağıda öğretmen bir şekil çizer. Öğrenciden aynı şekli çizmesi istenir.
6.    Çocuk arkadaşlarını inceler. Arkasını dönüp onların adını veya giysilerini söyler.
7.    Masanın üzerine çeşitli nesneler konur. Öğrencinin incelemesi sağlanır.
a)    Çocuğun gözleri kapatılır, nesneleri hatırlaması istenir.
b)   Öğretmen bir nesneyi çıkarır. Eksik olanı hatırlaması istenir.
c)    Nesnelerin yeri değiştirilir. Sırasını hatırlaması istenir.



İşitsel Hafızanın Geliştirilmesi

1.     Belli bir ritimde trampet çalınır ve çocuktan aynı ritimde çalması istenir.
2.    Çocuğa kolay hatırlayacağı bir öykü anlatılır. Öyküyle ilgili sorular sorulur.
3.    Belli bir kelime dizisi verilir. Diziyi bozmadan tekrar etmesi istenir.
4.    Belli bir harf dizisi verilir. Diziyi bozmadan tekrar etmesi istenir.
5.    Belli bir sayı dizisi verilir. Diziyi bozmadan tekrar etmesi istenir.
6.    Kelime harf veya sayı dizisi verilir. Diziyi tersten tekrar etmesi istenir.
7.    Masanın üzerine 3-4 tane oyuncak konur.  Masadan 1,5 m. uzaklaşılır ve öğretmen masanın üzerindeki oyuncaklardan birinin adını söyleyerek çocuktan getirmesini ister.
8.    Masanın üzerine 3-4 tane oyuncak konur.  Masadan 4,5 m. uzaklaşılır ve öğretmen masanın üzerindeki oyuncaklardan birinin adını söyleyerek çocuktan getirmesini ister.
9.    Masanın üzerine 3-4 tane resim kartı konur.  Masadan 1,5 m. uzaklaşılır ve öğretmen masanın üzerindeki kartlardan birinin adını söyleyerek getirmesini ister.
10. Masanın üzerine 3-4 tane resim kartı konur.  Masadan 4,5 m. uzaklaşılır ve öğretmen masanın üzerindeki resim kartlarından birinin adını söyleyerek çocuktan getirmesini ister.
11.  Masanın üzerine 3-4 tane resim kartı konur.  Masadan 4,5 m. uzaklaşılır ve öğretmen masanın üzerindeki resim kartlarından ikisinin adını söyleyerek çocuktan getirmesini ister.
12. Resim kartları kutuya konur. Kutunun içindeki kartlardan birinin ismi söylenerek getirmesi istenir.
13. İki aşamalı emir verilir.
14. Kısa bir öykü anlatılır. Öyküyü tekrar etmesi istenir.
15. İki aşamalı emir verilir. Aşamalar arasında bekleme vardır.
16. Tekerlemeler öğretilir.



2.  Grup Alıştırmaları

·         Emmek
1.     Çocuğun dudağına, çenesine, yanaklarına, burun altına dokunarak uyarıcı verilir.
2.    İki elle tutarak çocuğun ağzı açılmaya çalışılır. Çocuk ağzını kapatmak ister.
3.    Kamış kullanılarak içecek verilir.

·         Üflemek
Önce nefes çalışmaları yapılır.
1.     Mum söndürülür.
2.    Pamuk üflenir.
3.    Deterjanlı su ile ve kamış ile üfleyerek balonlar yaptırılır.
4.    Düdük üfletilir.
5.    Pinpon topu üflenir.

·         Çiğnemek
Dil, dudak ve yanak çalışmalarını içerir.
1.     Isırma: elma havuç ısırtılır.
2.    Parça bisküvi yanağın içine konur. Dili ile alıp çiğnemesi istenir.
3.    Çiklet çiğnetilir.
4.    Katı yiyecekler yedirilir.
5.    Dil ucuna bisküvi verilir.
6.    Lokum yedirilir.
7.    Yanak içlerine diş etlerine bisküvi konur.
8.    Yanak içlerine diş etlerine fındık ezmesi konur.
9.    Kaşıkla dile basılır.
10. Yumuşak diş fırçası ile dil fırçalanır.
11.  Dudaklara reçel sürülür.
12. Lolipop yalatılır.
13. Tabak yalatılır.
14. dili içeri ve dışarı hareket ettirilir.

DUDAK HAREKETLERİ
1.     Kukla ile taklit yapılır.
2.    Yüz mimikleri kartlarına bakarak taklit etmesi istenir.
3.    Ayna karşısında dudak hareketleri yapılır.
4.    Ayna karşısında ağız açma kapama yapılır.
5.    Mmm sesi çıkarılır.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder