Çocuklarında Dikkat Eksikliği Bozukluğu Olan Babalara
Öneriler..
DİKKAT EKSİKLİĞİ SENDROMU GÖRÜLEN BİR ÇOCUĞUN BABASI NE YAPMALIDIR?
Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar, anneliğin ve babalığın farklı olmasına yol açar! Bu yüzden de annelerin ve babaların farklı yetenekleri ve farklı zayıf noktaları vardır. Kadınlar ve erkekler değişik düşünürler, değişik anlaşırlar ve insanlarla kurdukları ilişkiler değişiktir. İşte bu yüzden anne babaların çocuklarıyla oynadıkları oyunlar değişiktir, konuşma tarzları değişiktir ve disiplin yöntemleri değişiktir. Çocuklarla duygusal yakınlık kurma yeteneği annelerin tekelinde değildir. Yalnızca babaların tarzı değişiktir.
BABALAR DAVRANIŞ SORUNLARINI DAHA AZ CİDDİYE ALIRLAR
Babalar da çocuk sahibi olma stresini aynı ölçüde yaşadıkları halde anneler çocuklarının sorunlarını babalardan daha ciddi olarak algılama eğilimindedirler. Anneler tıpkı bir erken uyarı sistemi gibi çocuklarının hayatlarında bir terslik olduğunu daha çabuk anlarlar. Çocukların annelerine mesaj göndermek için uyguladıkları davranışlar vardır, diğer çocuklara vurmak, sınıfta oturmamak ya da kötü notlar almak gibi. Başka zamanlarda anne her nasılsa bunu kendi kendine hisseder. Babalar, annelerin bu rahatsızlığını, kaygılarını görmezden gelme eğilimindedirler.
Babalara göre çocukların azgın ve yaramaz olması tipik erkek çocuk davranışlarıdır. Bunun bir diğer nedeni de çocukların babalarının yanında annelerinin yanında olduklarından daha edepli davranmalarıdır. Babalar annelerin gözlemlediği yoğunlukta bir huzursuzluğa hiçbir zaman şahit olmazlar. Annelerin anlattığı öfke nöbetleri ve terbiyesizlik eğer babaların yanında cereyan ederse o zaman da bunun üstesinden annelerden daha başarılı bir şekilde gelirler.
1995 yılında DEHS olan yeniyetmelerin anne babaları arasında yaptığı bir araştırmada Edwards gençlerin anneleri ile babalarından daha fazla zıtlaştıkları görülmüştür. Annelerin, yeniyetme çocukları ile yaşadıkları sorunlar daha sık ve DEHS olmayan gençlerin annelerine göre daha yoğundur. Annelerin yeniyetme çocukları alevli tarışmalara girme oranları daha yüksektir ve bu tartışmaların annelerin ruhi sağlığı üzerindeki etkisi daha fazladır.
Barkley, 1981 yılında yaptığı açıklamada çocukların daha fazla zaman geçirdikleri ebeveynle çatışmaya girme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu söylemiştir. Toplumda bu ebeveyn daha ziyade anne olduğu için çocukların davranış bozukluklarının anneleri ile birlikteyken ortaya çıkmasına şaşmamak gerekir. İşte bu yüzden babanın gözlemlediği çocuk annenin gözlemlediği çocuktan çok farklıdır.
BABALARIN İLETİŞİM KURMA YÖNTEMLERİ DAHA FARKLIDIR
Kadın ve erkek çoğunlukla birbirleri tarafından anlaşılamamaktan yakınırlar. Anlaşılamadığına inanan insan kendini şaşkın ve yorgun hisseder. Kadın ve erkek farklı diller konuşurlar, kadın ve erkeğin iletişim yöntemleri ve çözümleme araştırmaları her iki cins arasındaki iletişim engeline ışık tutmuştur. (Tannen 1990)
Erkekler bir çizgi doğrultusunda, mantık analizlerine ve somut verilere dayanarak düşünür ve sorunlarını böyle çözümlerler. Onlara göre sorunlar mümkün olduğu kadar çabuk çözülmesi gereken problemlerdir. İki nokta arasındaki en kısa yol düz bir çizgidir.
Bu nedenle erkekler enstrümental sorun çözücülerdir. Bu yöntem insanlarla ilgili sorunlar için de geçerlidir. Erkeklere göre çözümler basit denklemlerdir ve denklemin çözümüne gden en doğru yol en direkt ve kısa yoldur.
Babalar davranış yönlendirmesinde çok başarılıdırlar. Aile yaşamını yanlış etkileyen davranışları genellikle görür, çocuklara bunu değiştirmelerini söyler ve çocukların da kendilerini dinlemesini isterler. Hedef bir kez belirlendikten sonra babalar hedefe ulaşma yöntemini seçme şansı verir ve irade gücüne dayandırırlar. Çocukların seçim yapabileceklerine ve kendi davranışları için sorumluluk taşıyabileceklerine inanırlar. Bu inanç erkek öğretmenlerde görülür.
Bu bakış açısı davranış yönlendirmesi ve ebeveynin çocuklarında geliştirmeyi istedikleri davranışlar üzerinde odaklanmayı sağlar. Ama hedefe ulaşılamadığında ya da işler zorlaştığında hedeften vaz geçmeye ve kimi zaman da büyük ölçüde hayal kırıklığına neden olur. İşler istenildiği kadar "çabuk" sonuç vermediğinde suç, değişiklik istemedikleri için çocuğun ya da annenin omuzlarına yüklenir.
Babaların burada gözden kaçırdığı nokta çocukların davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olabilmek için gerekli olan azim onların planladıklarından daha fazladır. Örneğin, sosyal yakınlaşmanın sağlanabilmesi çok detaylı bir organizasyon gerektirir. Biz bunu otomatik olarak karşımızdakinin sözlerini, ses tonunu, jestlerini ve vücut dilini değerlendirerek yapıyoruz. Saniyenin binde biri kadar bir sürede karşımızdaki insanın beklentilerimize uyup uymadığına karar veriyor ve onun için besleyeceğimiz duyguları geliştiriyoruz.
Erkeklerin genellikle düştükleri hata sorunun duygusal yanını yok sayarak onu olmasını istedikleri gibi basit bir şekile dönüştürmeye çalışmaktır. Duygular çözüme giden yoldaki engellerdir ve hedefe kolay ve çabuk ulaşmak için bir kenara itilmelidir.
Diğer yandan kadınlar, sorun çözümünü daha karmaşık bir hale getirecek olan kendi duygularına ve diğer kişinin subjektif duygularına ve deneyimlerine önem verirler. Kadınlar otomatik olarak kendilerinin ve karşılarındakilerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar ve tüm bunlar hedefe giden plana uymaktan daha fazla önem taşırlar. Duyguları ve subjektiviteyi problem çözümüne katmak olasılıkların büyük ölçüde artmasına neden olur. Bu iki malzemeyle pişirilecek bir yemeğe, beş malzeme daha katarak bunların ölçülerini, pişme sıcaklığını, diğer malzemelerle karıştığında vereceği tepkiyi ayarlamaya benzer. Planlama daha uzun sürer, işlem daha karmaşıktır ve yanlış yapma olasılığı daha fazlalaşır. Ama daha lezzetli ve daha güzel bir yemek pişirmek olasılığı da fazlalaşır.
Bütün bu farklılıklar anne babaların çocuklarıyla kurdukları iletişimde farklılıklara yol açar. Araştırmacılar babaların çocuklarına duygusal destek sağlamaktan ziyade daha somut özelliklere önem verdiklerini annelerinse çocuklarına daha destekleyici ve cesaret verici davrandıklarını ortaya koymuşlardır.(Lamb 1981, Starrels 1994) Babalar ve kızları üzerinde yapılan araştırma, kız çocukların anne babalarına onların kendine davranışları doğrultusunda tepki verdğini ortaya koymuştur. Kızlar babaları ile birlikteyken tek bir işe odaklanabilmekte anneleri ile birlikteyken daha kişisel bir bağ kurabilmektedirler. (Lamb 1981)
Bu bilginin çocukları ile ödev yapacak anne babalar için yararı çok büyüktür. Babalar ödev yaparken yapılanmakta daha etkilidirler. Açık ve sağlam hedefler saptamakta ve çocuğu birlikte kararlaştırdıkları yolda adım adım götürmekte daha etkindirler. Ancak eğer çocuk bir sapmaza girer ve duygusal olarak sıkıntıya düşerse ya da bunalırsa ya da öğretmenden korktuğu için yaptığı ödeve tepki gösterirse babanın düz ve doğru yoldan böylesi bir sapmaya tolerans göstermesi zordur. Çocuğunun belirlenen işe odaklanabilmesi için öncelikle duygusal sorunlarını çözmesi gerektiğini anlayamaz. Oysa anne bu duygusal sorunları halletmekte zorlanmayacak ve hatta bunun için hedeften uzaklaşmayı bile göze alacaktır.
DİKKAT EKSİKLİĞİ SENDROMU GÖRÜLEN BİR ÇOCUĞUN BABASI NE YAPMALIDIR?
Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar, anneliğin ve babalığın farklı olmasına yol açar! Bu yüzden de annelerin ve babaların farklı yetenekleri ve farklı zayıf noktaları vardır. Kadınlar ve erkekler değişik düşünürler, değişik anlaşırlar ve insanlarla kurdukları ilişkiler değişiktir. İşte bu yüzden anne babaların çocuklarıyla oynadıkları oyunlar değişiktir, konuşma tarzları değişiktir ve disiplin yöntemleri değişiktir. Çocuklarla duygusal yakınlık kurma yeteneği annelerin tekelinde değildir. Yalnızca babaların tarzı değişiktir.
BABALAR DAVRANIŞ SORUNLARINI DAHA AZ CİDDİYE ALIRLAR
Babalar da çocuk sahibi olma stresini aynı ölçüde yaşadıkları halde anneler çocuklarının sorunlarını babalardan daha ciddi olarak algılama eğilimindedirler. Anneler tıpkı bir erken uyarı sistemi gibi çocuklarının hayatlarında bir terslik olduğunu daha çabuk anlarlar. Çocukların annelerine mesaj göndermek için uyguladıkları davranışlar vardır, diğer çocuklara vurmak, sınıfta oturmamak ya da kötü notlar almak gibi. Başka zamanlarda anne her nasılsa bunu kendi kendine hisseder. Babalar, annelerin bu rahatsızlığını, kaygılarını görmezden gelme eğilimindedirler.
Babalara göre çocukların azgın ve yaramaz olması tipik erkek çocuk davranışlarıdır. Bunun bir diğer nedeni de çocukların babalarının yanında annelerinin yanında olduklarından daha edepli davranmalarıdır. Babalar annelerin gözlemlediği yoğunlukta bir huzursuzluğa hiçbir zaman şahit olmazlar. Annelerin anlattığı öfke nöbetleri ve terbiyesizlik eğer babaların yanında cereyan ederse o zaman da bunun üstesinden annelerden daha başarılı bir şekilde gelirler.
1995 yılında DEHS olan yeniyetmelerin anne babaları arasında yaptığı bir araştırmada Edwards gençlerin anneleri ile babalarından daha fazla zıtlaştıkları görülmüştür. Annelerin, yeniyetme çocukları ile yaşadıkları sorunlar daha sık ve DEHS olmayan gençlerin annelerine göre daha yoğundur. Annelerin yeniyetme çocukları alevli tarışmalara girme oranları daha yüksektir ve bu tartışmaların annelerin ruhi sağlığı üzerindeki etkisi daha fazladır.
Barkley, 1981 yılında yaptığı açıklamada çocukların daha fazla zaman geçirdikleri ebeveynle çatışmaya girme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu söylemiştir. Toplumda bu ebeveyn daha ziyade anne olduğu için çocukların davranış bozukluklarının anneleri ile birlikteyken ortaya çıkmasına şaşmamak gerekir. İşte bu yüzden babanın gözlemlediği çocuk annenin gözlemlediği çocuktan çok farklıdır.
BABALARIN İLETİŞİM KURMA YÖNTEMLERİ DAHA FARKLIDIR
Kadın ve erkek çoğunlukla birbirleri tarafından anlaşılamamaktan yakınırlar. Anlaşılamadığına inanan insan kendini şaşkın ve yorgun hisseder. Kadın ve erkek farklı diller konuşurlar, kadın ve erkeğin iletişim yöntemleri ve çözümleme araştırmaları her iki cins arasındaki iletişim engeline ışık tutmuştur. (Tannen 1990)
Erkekler bir çizgi doğrultusunda, mantık analizlerine ve somut verilere dayanarak düşünür ve sorunlarını böyle çözümlerler. Onlara göre sorunlar mümkün olduğu kadar çabuk çözülmesi gereken problemlerdir. İki nokta arasındaki en kısa yol düz bir çizgidir.
Bu nedenle erkekler enstrümental sorun çözücülerdir. Bu yöntem insanlarla ilgili sorunlar için de geçerlidir. Erkeklere göre çözümler basit denklemlerdir ve denklemin çözümüne gden en doğru yol en direkt ve kısa yoldur.
Babalar davranış yönlendirmesinde çok başarılıdırlar. Aile yaşamını yanlış etkileyen davranışları genellikle görür, çocuklara bunu değiştirmelerini söyler ve çocukların da kendilerini dinlemesini isterler. Hedef bir kez belirlendikten sonra babalar hedefe ulaşma yöntemini seçme şansı verir ve irade gücüne dayandırırlar. Çocukların seçim yapabileceklerine ve kendi davranışları için sorumluluk taşıyabileceklerine inanırlar. Bu inanç erkek öğretmenlerde görülür.
Bu bakış açısı davranış yönlendirmesi ve ebeveynin çocuklarında geliştirmeyi istedikleri davranışlar üzerinde odaklanmayı sağlar. Ama hedefe ulaşılamadığında ya da işler zorlaştığında hedeften vaz geçmeye ve kimi zaman da büyük ölçüde hayal kırıklığına neden olur. İşler istenildiği kadar "çabuk" sonuç vermediğinde suç, değişiklik istemedikleri için çocuğun ya da annenin omuzlarına yüklenir.
Babaların burada gözden kaçırdığı nokta çocukların davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olabilmek için gerekli olan azim onların planladıklarından daha fazladır. Örneğin, sosyal yakınlaşmanın sağlanabilmesi çok detaylı bir organizasyon gerektirir. Biz bunu otomatik olarak karşımızdakinin sözlerini, ses tonunu, jestlerini ve vücut dilini değerlendirerek yapıyoruz. Saniyenin binde biri kadar bir sürede karşımızdaki insanın beklentilerimize uyup uymadığına karar veriyor ve onun için besleyeceğimiz duyguları geliştiriyoruz.
Erkeklerin genellikle düştükleri hata sorunun duygusal yanını yok sayarak onu olmasını istedikleri gibi basit bir şekile dönüştürmeye çalışmaktır. Duygular çözüme giden yoldaki engellerdir ve hedefe kolay ve çabuk ulaşmak için bir kenara itilmelidir.
Diğer yandan kadınlar, sorun çözümünü daha karmaşık bir hale getirecek olan kendi duygularına ve diğer kişinin subjektif duygularına ve deneyimlerine önem verirler. Kadınlar otomatik olarak kendilerinin ve karşılarındakilerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar ve tüm bunlar hedefe giden plana uymaktan daha fazla önem taşırlar. Duyguları ve subjektiviteyi problem çözümüne katmak olasılıkların büyük ölçüde artmasına neden olur. Bu iki malzemeyle pişirilecek bir yemeğe, beş malzeme daha katarak bunların ölçülerini, pişme sıcaklığını, diğer malzemelerle karıştığında vereceği tepkiyi ayarlamaya benzer. Planlama daha uzun sürer, işlem daha karmaşıktır ve yanlış yapma olasılığı daha fazlalaşır. Ama daha lezzetli ve daha güzel bir yemek pişirmek olasılığı da fazlalaşır.
Bütün bu farklılıklar anne babaların çocuklarıyla kurdukları iletişimde farklılıklara yol açar. Araştırmacılar babaların çocuklarına duygusal destek sağlamaktan ziyade daha somut özelliklere önem verdiklerini annelerinse çocuklarına daha destekleyici ve cesaret verici davrandıklarını ortaya koymuşlardır.(Lamb 1981, Starrels 1994) Babalar ve kızları üzerinde yapılan araştırma, kız çocukların anne babalarına onların kendine davranışları doğrultusunda tepki verdğini ortaya koymuştur. Kızlar babaları ile birlikteyken tek bir işe odaklanabilmekte anneleri ile birlikteyken daha kişisel bir bağ kurabilmektedirler. (Lamb 1981)
Bu bilginin çocukları ile ödev yapacak anne babalar için yararı çok büyüktür. Babalar ödev yaparken yapılanmakta daha etkilidirler. Açık ve sağlam hedefler saptamakta ve çocuğu birlikte kararlaştırdıkları yolda adım adım götürmekte daha etkindirler. Ancak eğer çocuk bir sapmaza girer ve duygusal olarak sıkıntıya düşerse ya da bunalırsa ya da öğretmenden korktuğu için yaptığı ödeve tepki gösterirse babanın düz ve doğru yoldan böylesi bir sapmaya tolerans göstermesi zordur. Çocuğunun belirlenen işe odaklanabilmesi için öncelikle duygusal sorunlarını çözmesi gerektiğini anlayamaz. Oysa anne bu duygusal sorunları halletmekte zorlanmayacak ve hatta bunun için hedeften uzaklaşmayı bile göze alacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder