Kardeşlerin Doğum Sırası Zeka Ve Kişilik Gelişimine Yön Veriyor
Çocukların zeka ve kişilik gelişimi bir çok etkene bağlıdır. Aileden alından eğitim, oynadığı oyuncaklar, diğer bebeklerle olan ilişkileri gibi bir çok etken, çocuğun zeka gelişimini olumlu etkileyeceği gibi olumsuz sonuçlar da verebilir. Tüm bunlar gibi kardeşlerin doğum sırası da, çocuğun kişilik ve davranış gelişiminde etkilidir. Memorial Şişli Hastanesi Pedagoji Uzmanı Dr. Melda Alantar, gebelikte çocuğun kişilik ve zekasını etkileyen faktörler hakkında bilgi verdi.
Çocuklar doğum sırasına göre farklı kişilik ve karakter özellikleri gösterebilirler
Aileler genellikle ilk çocuğa anne-babalık rölü yükler ve kardeşler tartıştığında ilk çocuktan cömert bir anlayış beklerler. Bunun sonucunda ilk çocuklar daha duyarlı, sorumluluk sahibi, başarı odaklı ve olası rakiplere karşı kendini koruma eğiliminde olur.
İkinci çocuk ise, “Benden önce hep birileri vardı” duygusuyla aynı alanda rekabet etme düşüncesinden uzaklaşabilir ve mizah becerisi ya da sosyal çekicilik gibi farklı alanlarda beceriler geliştirme eğilimi gösterebilir.
Ortanca çocuk, ne ilk ne sonuncu çocuk olmadığı için hiçbir ayrıcalığı yoktur. Bu konumdaki çocuk yoksunluk duyguları yaşayabilir ve bunun sonucunda adalet için savaşan ve dışlanmaktan kaçınan bir yapıya sahip olup, rekabetçi bir yaşam biçimi geliştirebilir.
Son çocuk ailenin hep en küçüğü olduğu için onlara anne-baba olma rolü üstlenen pek çok kişi vardır. Ancak gerçekte kardeşler bu rol için yeterince olgun değildirler. Bazen fazlasıyla yetişkinlerin konularıyla iç içe olduklarından son çocuklar sosyal ilişkilerde pek çok deneyim kazanırlar. Bazı durumlarda son çocuk sınır ve kurallara uymaktan yorulup bezginlik yaşayabilir. Aileler ise genelde son çocukları şımartma ve zamanı geldiğinde gitmelerine izin vermeme eğilimi gösterebilirler.
Tek çocuklarda, ailelerinin aşırı ilgisi “ben”lik duygusunun fazla gelişmesine neden olabilir.
Tek çocuklar ise ebeveynlerinin kaygılarının odak noktası olabilirler. Bazen aşırı koruyucu anne-baba tutumlarıyla karşılaşırlar. Rekabet etmek için fırsatları olmaz. Bununla birlikte kendilerini mikroskop altında inceleniyor gibi hissedebilirler. Bu durum onların “Ben özel bir insanım” şeklinde bir benlik kavramı geliştirmelerine yol açabilir.
Cinsiyet de zeka gelişiminde etkilidir
Sözel yeteneklerden çok görsel-mekânsal becerilerde saptanan artışlar görsel medyanın (fotoğrafçılık, film, televizyon, video, bilgisayar ) yaygınlaşmasına bağlıdır. Kızların sözel zekâsının (okuma, yazma, anımsama ve algılama) , erkeklerin ise görsel-mekânsal zekâlarının ( matematik, fen, mekanik beceriler) daha yüksek olduğu görülmektedir. Söz konusu farklılıklar cinsiyet hormonları, deneyim ve sosyalleşmeden kaynaklanmaktadır.
Okula devam edilen dönemlerde öğrencilerin zeka puanları daha yüksek
Okullaşma çocukların zekâsını olumlu yönde etkilemektedir. Günümüzde zorunlu eğitim süresinin uzaması daha akıllı öğrencilerin yetişmesine yol açmaktadır. Okullaşmanın zeka üzerindeki etkisi o denli güçlüdür ki hiç eğitim görmeyen çocuklar ergenlik dönemine zihinsel engelli olarak tanımlanabilmektedirler.
Okula devamsızlık, okuldan uzaklaşma gibi durumlar ve hatta yaz tatili nedeniyle eğitime ara verilen dönemlerde öğrencilerin zekâ puanlarında saptanan düşüşler dikkati çekmektedir.
Yüksek nitelikli okul öncesi programlar çocukların sosyal ve bilişsel gelişimini destekler.
Beş yaşın altındaki çocuklar duygusal ve bilişsel olarak ağır akademik yönlendirmeye hazır değildirler. Bu dönemde etkinlikler öğretmen merkezli değil, çocuk odaklı olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder