30 Aralık 2012 Pazar

Havale Geçiren Çocuklarda Özel Eğitim


Havale Geçiren Çocuklarda Özel Eğitim

Modern eğitim anlayışı bireyi bir bütün olarak kabul eder ve çocuğun zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal özelliklerini bir bütünlük içerisinde geliştirmeyi amaçlar.
Her çocuğun belli ilgi, yetenek ve kapasitede olduğu dikkate alınmalıdır.
Her çocuk tektir, yani kendi başına bir kişilik, bir bireydir.
Her çocuğun yetenekleri, başarıları ve başarısızlıkları vardır.
Her çocuğun olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Kaygıları, korkuları, sevinçleri, heyecanları vardır.
Çocukları kendi yetenekleri çerçevesinde yetiştirmek, çocuğa destek olmak demektir.

Hedefimiz çocuğun kişilik ve yeteneklerini, gidebileceği en üst noktaya kadar desteklemek olmalıdır. Başarı ve mutluluk bu desteğin ardından zaten gelecektir.
Beyin aynılıklardan değil, farklılıklardan öğrenir. Örneğin bizler size sürekli dış ortam deriz. Çünkü evdeki her şey aynıdır; kapı, perde, masa, dolap. Dışarıda ise geçen arabalar, çiçekler, ağaçlar, çocuklar, pazardaki elmalar, pazarcı amca, kuşlar, kelebekler, v.s. her şey, herkes farklıdır. Çevrenin yarattığı uyaranlar ve bunların sürekliliği beyin fonksiyonlarını oluşturan ve geliştirip zenginleştiren faktörlerdir. Beyin-çevre ilişkilerinde beyin belirleyici, çevre ise şekillendirici ve yeniden üreticidir.

Çocuk evrenseldir. Çocuk tüm çağların çocuğudur. Duyarlık dönemleri ırk olmaksızın her çocukta vardır. Çocuğun gelişimi için gerekli ortam sağlanmalıdır. Çocukta motivasyon (istek) vardır. Bu motivasyonu çıkartıp öğretmek önemlidir. İnsan beyni öğretildiği biçimde şekillenir.
Beyine 1,5 ile 3 yaş arasında uyarı verilmesi çok önemlidir. Erken gelişme döneminde olabildiğince farklı uyarılar algılamak insan beyninin gelişimi için yapılacak en etkili katkıdır.

3 - 6 yaş arası çocuklar doyurulmamış bir merak, enerji ve etkinlikle dikkatleri çekerler. Eğer ev yaşamında bu davranışları özendiren, sorgulama, deneme ve yanılmalara olanak sağlayan bir ana-baba varsa girişkenlik duygusu gelişir. Eğer kısıtlayıcı ve denetleyici iseler, çocuklarda kenetlenme ve suçluluk duygusu gelişir.
Eğitim, olumlu davranış değişikliği sağlar. Tıbbi tedavi ile onun öğrenme güçlüğünü ortadan kaldırmak mümkün değildir. Tıbbi yollarda ilaçlar ağırlıklı oluyor, ancak davranışları ilaçla öğretemiyoruz.

Eğitimde ilk önce çocuğun düzeyi belirlenmelidir. Bu düzeye uygun çevre düzenlenmeli ve uygun araçlar seçilmelidir. Hazırlanan program çocuğun seviyesinin ne üstünde ne de altında olmalıdır, aksi takdirde çocuğun dikkati dağılır. Çocukla çalışırken hep yapmamaları gerekenler üzerinde konuşmadan, eleştirmeden çalışmalıyız. Özellikle yapabildikleri üzerinde yoğunlaşarak konuşmalıyız. Her çocuk için ayrı program yapmalıyız.

Havale geçiren çocuklarınıza karşı çok hassas olup, her dediğinin yapıldığını gözlüyoruz. Çocuğun sorunları ile disiplini birbirlerine karıştırmadan çocuklarımızı çok sevmeli ve aynı zamanda da kural koyabilmeliyiz. Kullandığımız "hayır"lar sayıca az, fakat sevgi dolu ve istikrarlı olmalıdır.

Beyinde eğer bir bölüm görevini yapamıyorsa, diğer bir bölüm o görevi üstlenebilmektedir. Hatta eğer öğrenme yollarından biri herhangi bir nedenle tıkanmışsa, yan yollar doğal olarak gelişebilmektedir.
Etkin öğrenme ancak çocuğun kişisel ve aktif katılımıyla gerçekleşebilir. Bunun bir yolu hareketler, renkler, müzik ve diğer dışavurum biçimlerinden yararlanmaktır. Diğer bir yol ise olumlu bir duygusal ortamı yaratmak ve çocuğun duygularını dışa vurmasını ve seçimler yapmasını teşvik etmektir.
Çocuğun aktif ilgisi ve zihinsel çabası öğrenmede başlıca faktörlerdir. Görüntülere, seslere, duygulara, kokulara ve tatlara verilen her tepki, beyinde yeni bağlantılar oluşmasına yol açar. Yetişkinler çocukların faaliyetlerini denetler ve sınırlandırırken aşırı kısıtlayıcı davranırlarsa, çocukların problem çözme ve zihinsel örgütlenme yetenekleri geri kalmaktadır. Her çocuğun düşünmek için bireysel bağlantılar geliştirmesi gerekir. Bu gelişim içten gelir ve dış uyarıcıları malzeme olarak kullanır.

Çocuklara açıklamalarda bulunmak yeterli değildir; onlara tecrübe etmek, irdelemek, deney yapmak ve yaşamak için fırsat vermeliyiz. Yaşam boyu zekanın gelişimini sağlayan bu süreçtir. Bebekler bilme gereksinimi ile donatılmış olarak doğarlar. Bizim görevimiz ise onlara sevgi ve benimseme ile yaklaşmak ve gelişimlerinin her aşamasında gerekli uyarıcıları sağlamaktır.
Deneyimlerin anlamını kavramak erken öğrenmenin anahtarıdır. Burada gerekli araçlar beden, eller ve beyne yeni bilgileri taşıyan duyu organlarıdır.

Oyuncaklar, yaklaşık 6. ayda önem kazanmaya başlar, ancak bunlar çocuğun kontrol edebileceği, iletişim kurabileceği ve ona bir anlam ifade edecek nitelikte olmalıdırlar. Daha büyük çocuklarda çocuğun boyuna uygun mobilya, tabure ya da yazı tahtası çocuklara hoş bir kontrol duygusu kazandırır ve öğrenme isteğini artırır. Evler yapmak için kullanılan oyuncaklar, doldurulup boşaltılan kaplar çocuğun etkin kontrolünü gerektirir ve tepe, orta, taban, büyük, küçük, daha büyük, en büyük gibi ilişkileri öğrenmesine yardımcı olur. Farklı büyüklük ve biçimlerdeki tahta küplerin en iyi oyuncaklar olduğu kabul edilmektedir.
Oyun hamuru, parmak boyaları, kil, çeşitli boyalar, su mukavva, tutkal ve çamur gibi malzemeler duygusal algı sistemlerini geliştirmeye ve düzenlemeye yardımcı olan örnek malzemelerdir.

Çocuklarınızı hata yapmaktan korumaya çalışmayın, bunlardan ders alacaklardır.
Sonuç değil, süreci takdir etmeyi öğrenin. Kazandın demektense, gerçekten gayret gösteriyorsun deyin.
Zihinsel kalıplar duygusal bağlantı şebekeleri üzerine inşa edilir.
Çocuğun dikkatini duyusal dünyadaki kalıplara yönlendirin:
"Bunun tadı neye benziyor ?",
"Bunlar birbirine benziyor mu?" gibi.

Çocuğunuzun gündelik olayların içerdiği anlam ve bağlantıları kavramasına yardımcı olun. Sürekli olarak yenilediği "neden?" sorusu beyin hücreleri arasındaki bağlantıları kurmak için duyduğu gereksinimi yansıtmaktadır.
Çocuğunuza kendi oyununu kurması için zaman tanıyın. Müdahaleci anneler ve babalar çocuğun kendine özgü zihinsel kalıplar geliştirmesini engelleyebilir.
Yeni yürüyen çocuklara çok sık yiyecek ve içecek verilmesinin bile daha sonraki okul başarısını olumsuz etkilediği bilinmektedir.
Televizyon, bilgisayar programlarının ya da video kasetlerinin sizin yerinize iş görmesini beklemeyin, okul öncesi çocukların bol bol gerçek yaşam deneyimlerine ihtiyacı vardır.
5 ila 7 yaş arası öğrenme için önemlidir. Beyin en dinamik değişim aşamalarından birindedir ve değişik sistemlerdeki duyu kalıplarını birleştirmeye çalışmaktadır. Kendini ifade etmeyi bilmeyen çocuklar, ifade edilmiş bilgiyi ezberlerler. Sözel gelişim düzeyi yetersiz çocuklar için okuma yazma ertelenebilmelidir. Erken okuma yazmanın hiçbir yararı yoktur.

7 - 8 yaşları arasında büyümenin bir başka önemli alanı sıralama, sınıflama gruplama işlemleridir. Örneğin, köpekler mi çok, hayvanlar mı çok? Okulda karşılaşılan pek çok ödev temelde sınıflandırma becerisine dayanır. Neyin "doğru" olduğunu açıklamaktansa, sorular sorun. Yani cevabı siz vermeyin, ona buldurtun.
Bir sorusunun yanıtını bilmediğinizde itiraf edin. Bu sizin için her şeyden daha çok heyecan verici bir fırsattır. Çocuğunuza kendi kendinize nasıl sorular sorduğunuzu ve bilgiyi nasıl aradığınızı gösterebilirsiniz.
Çocuğunuzla çalışırken ya da oynarken "unuttum" yanıtını sabırla karşılayın.
Bunun anlamı anlamanın onda henüz pekişmediğidir.

Öneriler:
- Çocuğun aktif ilgi ve katılım göstermesini sağlayın
- Yetkin beyin hücreleri şebekelerinin gelişebilmesi için söz konusu faaliyetin bir çok kez tekrarlanması gerektiğini unutmayın.
- Evinizi çocuk için tehlikesiz hale getirin, onun yeni girişimlerini yüreklendirin.
- Mümkünse, çocuğun dışarıyı izleyebileceği bir pencere ayarlayın.
- Alçak raflar kurarak çeşitli oyuncak, nesne ve kitapların her an çocuğun elinin altında olmasını sağlayın. Oyuncakların rastgele tıkıştırıldığı kutular kullanmayın.
- Yeni nesne ya da oyuncakları çocuğa birer birer sunun. Beyin her yaşta yeniliklere tepki verir, ama çocuklar yeni uyarıcılar ile karşılaştıklarında çevrelerinde tanıdık nesnelerin bulunmasını tercih ederler.
Çevredeki ilginç ve parlak renkli görsel uyarıcılar resimler, posterler, takvimler çocuğun görsel dikkatini çeker ve hayallerini çeşitlendirir.
- Çocuğa dikkatini çevrenin belirli özelliklerine ya da çevredeki bazı nesnelere çekin. Belli bir anda tek duygusu üzerinde yoğunlaşmasını ve bilgi almasını sağlayın. "Bak, gör, dokun, kokla, tat, hisset".
- Dil ile duyusal girdiler arasında bağlantı kurmayı alışkanlık haline getirin. Bebeklerle bile olan bitenler üzerine konuşun. Dil, beynin düşünme, öğrenme ve planlamaya ilişkin bir kontrol merkezi olarak gelişebilmesinin aracıdır.

Konuşma Eğitimi
İnsanlar duygularını, düşüncelerini, gereksinimlerini ve deneyimlerini ifade edebilmek için dili, el - vücut - yüz hareketlerini kullanır.
Dil gelişimi kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılmasının akılda yerleşmesinin ve daha sonra da bunların birey tarafından kullanılmasının gelişmesidir. Havale geçiren çocuklarda bu gelişim basamaklarında aksamalarla, gecikmelerle karşılaşılabilir.

Dil Gelişimi:
Alıcı dil ve ifade edici dil olmak üzere iki dönemde incelenir.
Alıcı dil: Bebekler sesleri birbirinden ayırabilirler, yapılan hareketlerle, işaretlerle sesi birleştirebilirler. Alıcı dil yeteneğinin gelişmesi havale geçiren çocuklarda daha yavaş olabilir. İfade edici dil yeteneğinin gelişmesi, alıcı dil yeteneğinin gelişmesine bağlıdır. Söyleneni anlayabilen bir çocuk anladığını diğer kişilere aktararak çevresindeki kişilerle ilişki kurabilecektir. Havale geçiren çocukların bir kısmında oluşan zihinsel gelişim yetersizliği çocuğun dikkatini yoğunlaştıramamasına, kavramaya ait becerileri kazanmada güçlük çekmesine neden olmaktadır.

Alıcı Dil Gelişimi için dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Kullanılan oyuncaklar, eşyalar çocuğun anlama yaşına uygun olmalıdır.
- Tüm yapılan çalışmaları oyunla öğretmeliyiz. Her zaman çocuğun oyuna aktif katılımını sağlamalıyız.
- Basit sözel ifadeler kullanmalıyız. Bunları anlayabildiğinde karmaşık ifadeler kullanabiliriz.
- En önemlisi çocuklarda konuşurken göz kontağı kurmalıyız. Anlamasını istediğimiz kelimeyi çocuğun gözlerinin içine bakarak söylemeliyiz.
Alıcı dil gelişimi için yapılan dil çalışmalarından örnekler:
Günlük bakım sırasında onun dikkatini çekerek ve göz kontağı kurarak konuşmalısınız (örneğin: mama verirken yiyeceği gösterip mama sözcüğünü kullanmak).
Giydirirken giysilerin isimleri tekrarlayın veya kağıt bebekler hazırlayıp, bebeklerin giysileri giydirilirken isimleri söyleyin.
Çeşitli kuklalar kullanarak çocuklarla oynayın ve bu oyunlar sırasında çocuklarla konuşun.
Çocuğa oyuncakların ismini öğretin.
Eşyayı verme, alma oyunları yapılır. Al, ver, tut, at sözcüklerini kullanın (Örneğin: Topu at, topu tut).

İfade Edici Dil:
Bu devrede çocuk kendini anlatabilme yeteneğini kazanmaya başlar.
Havale geçiren çocukların beyinleri geçirdikleri havalenin şiddetine göre etkilenebilir. Bazı çocuklar algısal dil döneminde, bir çoğu da ifade edici dil döneminde gecikebilir. Beyinde etkilenen bölüm görevini yapamadığında diğer bir bölüm görevini alabilir. İfade edici dil döneminde bunu sağlayabilmek için de çocuk devamlı uyarılmalı, her söylediği sözcük için desteklenmeli, sürekli olarak konuşması için yönlendirilmelidir.
İfade edici dil gelişimi için dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Kullandığımız sözcükler çocuğun anlayabileceği düzeyde olmalıdır.
- Çocuğun ne söylediği, nasıl söylediği, ne istediği dikkatle dinlenmelidir.
- Model olunmalıdır.
- Söylediğinizi taklit etmesi sağlanmalıdır.
- Çocuk konuşmaya çalışırken sürekli soru sormamalı onu bıktırmamalısınız.
- Çocuğu konuşması için cesaretlendirmelisiniz.
İfade edici dili geliştirecek eğitim çalışmalarından örnekler:
Çocuğa albümdeki fotoğraflar gösterilir, isimler tekrarlanır, sorulur.
Resimli küplerin üzerindeki isimler öğretilir.
Yemek veya içmek için isteklerini ifade etmesi sağlanır, cesaretlendirilir.
Bir torbanın içine küçük oyuncaklar (örneğin; hayvan şekilleri) koyulur içinden alınıp isimlendirilmesi istenir.
Çocuklar önce tek kelimelerle ifade ederler. Örneğin top gibi, daha sonra iki kelime bir araya getirilir; top ver gibi ve giderek daha uzun cümlelerle ifade edici dil gelişimi tamamlanır.
Tüm bu çalışmaların amacı havale geçiren çocuğa konuşmayı öğretmektir. Bunun için sabırla, bıkmadan inatla, ümitsizliğe kapılmadan çalışmalar yapmalıyız ve sonuçta mutlaka konuşmada gelişme olacağını bilmeliyiz.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder