25 Aralık 2012 Salı

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE/VEYA HİPERAKTİVİTE VE YEME BOZUKLUĞU

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE/VEYA HİPERAKTİVİTE VE YEME BOZUKLUĞU

YİYEREK KENDİ KENDİNİ TEDAVİ


Biz insanlar, duygusal, fiziksel ve ruhsal acılarımızı azaltabilmek için değişik yollar bulmaya çalışırız. Bazı insanlar DEHS belirtilerinin açtığı ve üzüntüleri giderebilmek amacıyla alkol ve başka uyuşturucular kullanırken, diğerleri de kumar, aşırı para harcama ve seks bağımlılığı tarzı davranışlar içine girebilirler. Kişisel tedavi, hislerimizi değiştirebilmek amacıyla kullandığımız maddeler ya da davranışlardır. Yararlı olmayan, ama geçici bir süreliğine kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacak yiyecekler yemek de bir tür kisişel tedavi yöntemidir. Kişisel tedavideki problem, tedavinin başta işe yaraması, ama daha sonra yeni problemlere yol açmasıdır.

Yemek, geçici bir süreliğine DEHS’in neden olduğu fiziksel ve zihinsel huzursuzlukları önleyebilir. Bu nedenle yemek, DEHS’li kisilerin okurken, çalışırken, televizyon ya da sinema izlerken daha iyi odaklanmalarını sağlayabilecek bir kontrol yöntemi olarak kullanılabilir. Eger beyniniz ani ve aşırı isteklerinizi kontrol edebilecek kadar hızlı değilse, hic düşünmeden yiyebilirsiniz. Bağımlılık derecesinde aşırı-yiyiciler 1 kutu dondurmayı ya da bol yağlı, koca bir paket patlamış mısırı bir oturuşta yediklerini farkettiklerinde şok olurlar. Bu tip insanlar, ne kadar yediklerinin bilincinde değillerdir. Yemek onları bir süreliğine de olsa, coğu zaman aktif ve karmaşık olan DEHS’li beyinlerinden uzaklaştırıp, hoş bir ‘uyku benzeri’ duruma sokar.

Her ne kadar yemeği ilaç olarak düşünmesek de, yemek ilaç gibi kullanılabilir. Hepimiz yaşamak için yemek zorundayız; fakat belirli yiyecekleri az ya da çok yemenin yol açtığı farklı sonuçlar vardır. Yemek yemekten tamamıyla uzak durmanın hiç bir şekilde imkani olmadığı için, yemek yeme bozukluklarından kurtulmak da oldukca zordur. Belirli yiyeceklerden, mesela şekerli yiyeceklerden, belirli bağımlılıkları körükledikleri için uzak durmaya çalışabiliriz. Fakat nereye bakarsak bakalım, bu yiyecekleri görmekten ve koklamaktan kendimizi alıkoyamayız.

NEDEN YEMEK?


Yemek herkes tarafından kabul gören bir şeydir. Kendimizi rahatlatmak için kullanabileceğimiz, kültürel olarak kabul edilebilir bir yöntemdir. DEHS’li bazı insanları sakinleştirmede kullanılan ilk madde, yiyecektir. DEHS’li cocuklar coğu zaman kurabiye, şeker, kek, makarna gibi şeker ve karbonhidrat açısından zengin yiyecekler ararlar. Ayrıca kompalsif aşırı-yiyenler, tıkabasa yiyenler (binger) ya da tıkabasa yiyen ve sonra istifra edenler (binge and purge) bu tip yiyecekler yerler. Tıkabasa yenen yiyeceklerin şeker ve karbonhidrat acısindan zengin olması, DEHS’li beynin glukozu emerken ne kadar yavaş oldugu gözönüne alınırsa, hiç de tesadüf değildir. Zametkin’in calısmalarinin birindeki PET scan sonuçları, hiperaktif yetişkin insanların global beyin glukoz metabolizmalarinin, normal yetişkin insan beyninden %8.1 daha yavaş oldugunu göstermiştir[1]. Bir başka araştırma da, DEHS’li yetişkinlerin (hiperaktif ya da hiperaktif özellikler göstermeyen) beyinlerindeki glukoz metabolizmasının daha yavaş olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar, tıkabasa yiyicilerin beyin kimyalarını değiştirebilmek amacıyla bu tür yiyecekler yediklerini öne sürmektedir.

SEROTONİN BAĞLANTISI


Serotonin, depresyon belirtileriyle ilişkisi bulunmuş bir neurotransmitterdir (beyinde hücreler arası iletişimi sağlayan kimyasal madde). Serotonin uykuyu, seksüel enerjiyi, ruh halini, ani ve aşırı istekleri ve iştahı düzenler. Düşük serotonin miktarı, sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine yolaçabilir. Vücuttaki serotonin miktarını arttırmanın yollarından birisi, şeker ve karbonhidrat açısından zengin yiyecekler yemektir. Bu şekilde beyin kimyamızı değiştirme çabamız ne yazık ki kısa ömürlü olacaktır. Dolayısıyla kendimizi iyi hissetmeye devam edebilmek için, durmadan ve daha fazla yememiz gerekir.

Serotonin miktarının yeterli seviyede olması ayrıca ani ve aşırı isteklerin kontrolünü de sağlayarak, kişinin yemeden önce düşünebilmesine de yardımcı olacaktır.

KOMPALSİF AŞIRI YEME


Bir çoğumuz bazen gereğinden fazla yemek yeriz. Ac olmadığımız halde sadece zevk olsun diye yemek yiyebildiğimiz gibi, bir akşam yemeğinde ya da bir kutlama yemeğinde planladığımızdan fazla yiyebiliriz. Bazı insanlar içinse aşırı yemek, durdurulamaz bir bağımlılık/compulsion haline gelebilir. Aşırı yiyenler, yemek yemeyi durdurabilme kontrollerini yitirirler. Bu tip insanlar yemeyi açlığı gidermek icin değil, içinde bulundukları ruh hallerini değistirebilmek için bir araç olarak kullanırlar. Kompalsif aşırı yiyenler tuz, şeker ve karbonhidrat açısından zengin yiyecekler yeme krizine girme eğilimli olurlar.

TIKABASA YEMEK


Tıkabasa yemenin aşırı yeme bozukluğundan farkı, tıkabasa yiyicilerin yemeyi önceden planlamaları ve bundan heyecan duymalarıdır. Yenecek yiyecegi almak, tıkabasa yiyebilmek için zaman ve yer bulmak, DEHS’li beynin özellikle aradığı risk ve heyecanı yaratır. Yüksek miktarlarda alınan bol şekerli ve karbonhidratli yiyecekler, vücutta kısa sürede metabolize edilirler. Tıkabasa yemek, yaklaşık 15-20 dakika sürer. Yeterli serotonin ve dopamine miktarları, tıkabasa yeme ve bulimiyadaki ani ve aşırı istekleri kontrol etme problemlerini önlemeye yardımcı olur.

BULİMİYA


Bulimiya, istifra etmekle sonlandırılan tıkabasa yemedir. Bulimik kişi, DEHS’li kişiye çok heyecanlı gelebilecek, tıkabasa yemeyi planlama esnasındaki heyecanı yaşar. Bunun yanında bulimik kişi, tıkabasa yeme sonrası tatmin olma duygusundan da heyecanlanabilir. Bu da olaya yeni bir boyut katarak, istifra etme sonrası rahatlık duygusuna neden olur. Bir çok bulimik, kusma sonrası bilinclerinde bir değişiklik olduğunu, rahatlama, mutluluk ve huzur (euphoria) hissettiklerini anlatırlar. Bu tür temizlenme, kısa süreli bir rahatlama sağlar. Dolayısıyla bulimik, kısa bir süre sonra yeniden tıkabasa yemeye baslar.

ANOREKSİYA


Günümüzde, birçok kültürde zayıf olma takıntısı vardır. “Yemek iyi birşey, ama sakın kilo alma”. Bu sebeple birçok genç kız, genç erkek ve hatta yetişkin kadın, erkeğin tıkabasa yeme-istifra etme döngüsüne tutsak olmalarına, devamlı olarak rejim yapmalarına ve anoreksiya nervosa hastalığına yakalanmalarına şaşırmamak gerekir

Anoreksiya, ölümle sonuçlanabilecek bir rahatsızlıktır. Anorektik kişiler, sağlıklı şekilde beslenme özelliklerini kaybederler. Kendini açlığs mahkum etme, kontrol kaybıyla kendini gösterir. Anorektikler yiyecek, vücut imajı ve rejim konularında takıntılıdırlar. Açlık yanında müsiller, idrar söktürücüler, enemalar ve kompalsif eksersizlerle, kafalarındaki çarpıtılmış zayıflık imajına ulaşmaya çalışırlar.

DEHS eşlik etsin ya da etmesin, anoreksik ve bulimiklerin ortak özellikleri düşük konsantrasyon seviyesi ve boşluk duygusudur. Her iki durumda da, beynin yeterli beslenememesinden dolayı konsantre olma ya da odaklanma eksiklikleri görülür. Bunun yanında, DEHS’li kişilerde yeme bozukluklarından çok daha önce dikkat eksikliği problemleri görülür.

GENİŞ KAPSAMLI TEDAVİ


Hem DEHS hem de yeme bozukluklarının beraber tedavi edilmeleri gerekir. Birçok insan, DEHS’nin teşhis edilememesi ya da tedavi edilmemesi nedeniyle yeme bozukluklarını yenme konusunda büyük savaşlar vermektedirler. DEHS uygun bir şekilde tedavi edildiğinde, kişiler yeme bozukluklarını tedavi etme konusuna daha kolay odaklanabileceklerdir. Ayrıca ani ve aşırı isteklerini daha fazla kontrol edebilecekler, dolayısıyla kendi kendilerine DEHS belirtilerini tedavi etme ihtiyacını daha az duyacaklardır.

Dexedrine, Ritalın, Desoxyn ve Adderall gibi uyarıcı ilaçlar, neurotransmitter dopamine ile calışarak, DEHS’deki huzursuzluk, ani ve aşırı istek halleri, dikkat ve takıntılı düşüncelerle ilgili problemleri tedavi etmeye yardımcı olurlar. Paxil, Prozac ve Zoloft gibi ilaçlarsa, serotonin miktarını arttırarak ani ve aşırı istek kontrolu, takıntılı düşünce ve gerginliği azaltma konularında etkilidirler.

Başarılı tedavinin temeli, DEHS ve yeme bozukluklarını tıbbi, duygusal, sosyal ve fiziksel açılardan ele alan, geniş kapsamlı bir tedavi programı uygulanmasıdır. Yeme bozuklarını tedavi etmek zaman, yoğun uğraş ve bu yola gerçekten başkoymayı gerektirir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder