DİKKAT EKSİKLİĞİ VE/VEYA HİPERAKTİVİTE VE YEME BOZUKLUĞU
YİYEREK KENDİ
KENDİNİ TEDAVİ
Biz insanlar, duygusal, fiziksel ve ruhsal acılarımızı
azaltabilmek için değişik yollar bulmaya çalışırız. Bazı insanlar DEHS
belirtilerinin açtığı ve üzüntüleri giderebilmek amacıyla alkol ve başka
uyuşturucular kullanırken, diğerleri de kumar, aşırı para harcama ve seks
bağımlılığı tarzı davranışlar içine girebilirler. Kişisel tedavi, hislerimizi
değiştirebilmek amacıyla kullandığımız maddeler ya da davranışlardır. Yararlı
olmayan, ama geçici bir süreliğine kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacak
yiyecekler yemek de bir tür kisişel tedavi yöntemidir. Kişisel tedavideki
problem, tedavinin başta işe yaraması, ama daha sonra yeni problemlere yol
açmasıdır.
Yemek, geçici bir süreliğine DEHS’in neden olduğu fiziksel ve
zihinsel huzursuzlukları önleyebilir. Bu nedenle yemek, DEHS’li kisilerin
okurken, çalışırken, televizyon ya da sinema izlerken daha iyi odaklanmalarını
sağlayabilecek bir kontrol yöntemi olarak kullanılabilir. Eger beyniniz ani ve
aşırı isteklerinizi kontrol edebilecek kadar hızlı değilse, hic düşünmeden
yiyebilirsiniz. Bağımlılık derecesinde aşırı-yiyiciler 1 kutu dondurmayı ya da
bol yağlı, koca bir paket patlamış mısırı bir oturuşta yediklerini
farkettiklerinde şok olurlar. Bu tip insanlar, ne kadar yediklerinin bilincinde
değillerdir. Yemek onları bir süreliğine de olsa, coğu zaman aktif ve karmaşık
olan DEHS’li beyinlerinden uzaklaştırıp, hoş bir ‘uyku benzeri’ duruma sokar.
Her ne kadar yemeği ilaç olarak düşünmesek de, yemek ilaç gibi
kullanılabilir. Hepimiz yaşamak için yemek zorundayız; fakat belirli yiyecekleri
az ya da çok yemenin yol açtığı farklı sonuçlar vardır. Yemek yemekten tamamıyla
uzak durmanın hiç bir şekilde imkani olmadığı için, yemek yeme bozukluklarından
kurtulmak da oldukca zordur. Belirli yiyeceklerden, mesela şekerli
yiyeceklerden, belirli bağımlılıkları körükledikleri için uzak durmaya
çalışabiliriz. Fakat nereye bakarsak bakalım, bu yiyecekleri görmekten ve
koklamaktan kendimizi alıkoyamayız.
NEDEN YEMEK?
Yemek herkes
tarafından kabul gören bir şeydir. Kendimizi rahatlatmak için
kullanabileceğimiz, kültürel olarak kabul edilebilir bir yöntemdir. DEHS’li bazı
insanları sakinleştirmede kullanılan ilk madde, yiyecektir. DEHS’li cocuklar
coğu zaman kurabiye, şeker, kek, makarna gibi şeker ve karbonhidrat açısından
zengin yiyecekler ararlar. Ayrıca kompalsif aşırı-yiyenler, tıkabasa yiyenler
(binger) ya da tıkabasa yiyen ve sonra istifra edenler (binge and purge) bu tip
yiyecekler yerler. Tıkabasa yenen yiyeceklerin şeker ve karbonhidrat acısindan
zengin olması, DEHS’li beynin glukozu emerken ne kadar yavaş oldugu gözönüne
alınırsa, hiç de tesadüf değildir. Zametkin’in calısmalarinin birindeki PET scan
sonuçları, hiperaktif yetişkin insanların global beyin glukoz
metabolizmalarinin, normal yetişkin insan beyninden %8.1 daha yavaş oldugunu
göstermiştir[1]. Bir başka araştırma da, DEHS’li yetişkinlerin (hiperaktif ya da
hiperaktif özellikler göstermeyen) beyinlerindeki glukoz metabolizmasının daha
yavaş olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar, tıkabasa yiyicilerin beyin kimyalarını
değiştirebilmek amacıyla bu tür yiyecekler yediklerini öne sürmektedir.
SEROTONİN BAĞLANTISI
Serotonin, depresyon belirtileriyle
ilişkisi bulunmuş bir neurotransmitterdir (beyinde hücreler arası iletişimi
sağlayan kimyasal madde). Serotonin uykuyu, seksüel enerjiyi, ruh halini, ani ve
aşırı istekleri ve iştahı düzenler. Düşük serotonin miktarı, sinirli, huzursuz
ve depresif ruh hallerine yolaçabilir. Vücuttaki serotonin miktarını arttırmanın
yollarından birisi, şeker ve karbonhidrat açısından zengin yiyecekler yemektir.
Bu şekilde beyin kimyamızı değiştirme çabamız ne yazık ki kısa ömürlü olacaktır.
Dolayısıyla kendimizi iyi hissetmeye devam edebilmek için, durmadan ve daha
fazla yememiz gerekir.
Serotonin miktarının yeterli seviyede olması
ayrıca ani ve aşırı isteklerin kontrolünü de sağlayarak, kişinin yemeden önce
düşünebilmesine de yardımcı olacaktır.
KOMPALSİF AŞIRI
YEME
Bir çoğumuz bazen gereğinden fazla yemek yeriz. Ac olmadığımız
halde sadece zevk olsun diye yemek yiyebildiğimiz gibi, bir akşam yemeğinde ya
da bir kutlama yemeğinde planladığımızdan fazla yiyebiliriz. Bazı insanlar
içinse aşırı yemek, durdurulamaz bir bağımlılık/compulsion haline gelebilir.
Aşırı yiyenler, yemek yemeyi durdurabilme kontrollerini yitirirler. Bu tip
insanlar yemeyi açlığı gidermek icin değil, içinde bulundukları ruh hallerini
değistirebilmek için bir araç olarak kullanırlar. Kompalsif aşırı yiyenler tuz,
şeker ve karbonhidrat açısından zengin yiyecekler yeme krizine girme eğilimli
olurlar.
TIKABASA YEMEK
Tıkabasa yemenin aşırı yeme
bozukluğundan farkı, tıkabasa yiyicilerin yemeyi önceden planlamaları ve bundan
heyecan duymalarıdır. Yenecek yiyecegi almak, tıkabasa yiyebilmek için zaman ve
yer bulmak, DEHS’li beynin özellikle aradığı risk ve heyecanı yaratır. Yüksek
miktarlarda alınan bol şekerli ve karbonhidratli yiyecekler, vücutta kısa sürede
metabolize edilirler. Tıkabasa yemek, yaklaşık 15-20 dakika sürer. Yeterli
serotonin ve dopamine miktarları, tıkabasa yeme ve bulimiyadaki ani ve aşırı
istekleri kontrol etme problemlerini önlemeye yardımcı olur.
BULİMİYA
Bulimiya, istifra etmekle sonlandırılan tıkabasa
yemedir. Bulimik kişi, DEHS’li kişiye çok heyecanlı gelebilecek, tıkabasa yemeyi
planlama esnasındaki heyecanı yaşar. Bunun yanında bulimik kişi, tıkabasa yeme
sonrası tatmin olma duygusundan da heyecanlanabilir. Bu da olaya yeni bir boyut
katarak, istifra etme sonrası rahatlık duygusuna neden olur. Bir çok bulimik,
kusma sonrası bilinclerinde bir değişiklik olduğunu, rahatlama, mutluluk ve
huzur (euphoria) hissettiklerini anlatırlar. Bu tür temizlenme, kısa süreli bir
rahatlama sağlar. Dolayısıyla bulimik, kısa bir süre sonra yeniden tıkabasa
yemeye baslar.
ANOREKSİYA
Günümüzde, birçok kültürde zayıf
olma takıntısı vardır. “Yemek iyi birşey, ama sakın kilo alma”. Bu sebeple
birçok genç kız, genç erkek ve hatta yetişkin kadın, erkeğin tıkabasa
yeme-istifra etme döngüsüne tutsak olmalarına, devamlı olarak rejim yapmalarına
ve anoreksiya nervosa hastalığına yakalanmalarına şaşırmamak gerekir
Anoreksiya, ölümle sonuçlanabilecek bir rahatsızlıktır. Anorektik
kişiler, sağlıklı şekilde beslenme özelliklerini kaybederler. Kendini açlığs
mahkum etme, kontrol kaybıyla kendini gösterir. Anorektikler yiyecek, vücut
imajı ve rejim konularında takıntılıdırlar. Açlık yanında müsiller, idrar
söktürücüler, enemalar ve kompalsif eksersizlerle, kafalarındaki çarpıtılmış
zayıflık imajına ulaşmaya çalışırlar.
DEHS eşlik etsin ya da etmesin,
anoreksik ve bulimiklerin ortak özellikleri düşük konsantrasyon seviyesi ve
boşluk duygusudur. Her iki durumda da, beynin yeterli beslenememesinden dolayı
konsantre olma ya da odaklanma eksiklikleri görülür. Bunun yanında, DEHS’li
kişilerde yeme bozukluklarından çok daha önce dikkat eksikliği problemleri
görülür.
GENİŞ KAPSAMLI TEDAVİ
Hem DEHS hem de yeme
bozukluklarının beraber tedavi edilmeleri gerekir. Birçok insan, DEHS’nin teşhis
edilememesi ya da tedavi edilmemesi nedeniyle yeme bozukluklarını yenme
konusunda büyük savaşlar vermektedirler. DEHS uygun bir şekilde tedavi
edildiğinde, kişiler yeme bozukluklarını tedavi etme konusuna daha kolay
odaklanabileceklerdir. Ayrıca ani ve aşırı isteklerini daha fazla kontrol
edebilecekler, dolayısıyla kendi kendilerine DEHS belirtilerini tedavi etme
ihtiyacını daha az duyacaklardır.
Dexedrine, Ritalın, Desoxyn ve
Adderall gibi uyarıcı ilaçlar, neurotransmitter dopamine ile calışarak,
DEHS’deki huzursuzluk, ani ve aşırı istek halleri, dikkat ve takıntılı
düşüncelerle ilgili problemleri tedavi etmeye yardımcı olurlar. Paxil, Prozac ve
Zoloft gibi ilaçlarsa, serotonin miktarını arttırarak ani ve aşırı istek
kontrolu, takıntılı düşünce ve gerginliği azaltma konularında etkilidirler.
Başarılı tedavinin temeli, DEHS ve yeme bozukluklarını tıbbi, duygusal,
sosyal ve fiziksel açılardan ele alan, geniş kapsamlı bir tedavi programı
uygulanmasıdır. Yeme bozuklarını tedavi etmek zaman, yoğun uğraş ve bu yola
gerçekten başkoymayı gerektirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder