Çeşitli Zeka Tanımları
Zeka herkesin ne olduğunu bildiğini sandığı fakat
hiç kimsenin tek bir tanım üzerinde anlaşamadığı bir kavramdır. Thorndike
zekayı, kişinin ne kadar uyarıcı-tepki bağlantısını kazandığının bir ölçüsü
olarak değerlendiriyor. Binet, Thorndike’ın yaptığı tanıma yakın bir tanım
yaparak geliştirdiği testlerle zekanın ölçülebileceğini savunmuştur. Piaget
zekayı, her türlü karmaşık akıl yürütme sürecinin altında yatan ve doğuştan
gelen bilişsel yeti olarak tanımlıyor. Bergson zekayı, alet yaratma gücü
Claperde ise uyum yeteneği olarak tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere bir çok
bilim adamı, zeka üzerine kendilerine özgü farklı tanımlamalar yapmıştır.
Zeka Kavramının Yaygınlığı
1) Bilimsel Alandaki Yaygınlığı
a) Rehberlik Araştırma Merkezleri(RAM) : İlköğretim kurumlarında
öğretmenler, öğrencilerin öğrenme özelliklerinin yetersizliğinden kaynaklanan
şüphe durumunda öğrenci Rehberlik Araştırma Merkezine sevk edilir. Rehberlik
Araştırma Merkezindeki uzman personel kendi öğrenim yaşamında öğrenmiş olduğu
standardize testlere göre çocuğun zekasını sınıflandırır ve gerek gördüğü eğitim
kurumuna sevk eder. Bu kurum, zihin engelliler okulu ya da kaynaştırma okulu
olabilir.
b) Psikiyatrı Klinikleri : Kliniğe gelen çocuğu değerlendirme
biçimi olarak ulanılır. Psikolog ya da kurumdaki uzman personel çocuk; altı
yaşın altındaysa gelişimsel, altı yaşın üstündeyse zihinsel açıdan standardize
edilmiş testleri çocuğa uygular. Testi uygulayan uzman personelin geçmiş meslek
yaşamındaki deneyimleri ve mezun olduğu okul bilgileri uygulayacağı testi
şekillendirir.
2) Toplumsal ve Güncel Alandaki Yaygınlığı
Toplumsal yaşamda zeka kavramının kullanımı o kadar yaygınlaşmıştır ki
hemen hemen her konuşmada zeka kelimesi geçmektedir. Akademik alandaki en küçük
başarıdan, sokaktaki iki insanın hakaretlerine kadar ki yelpazede açık ya da
üstü örtülü bir biçimde kullanılmaktadır. Günlük hayatta, sınavdan geçer not
alma, daha önceki deneyimlere dayanarak bir işi becerme hatta bir konuya kendi
özgün bakış açısını yansıtma bile o kişinin bir anda “zeki, sivri zekalı” olarak
tanımlanmasına sebep olmaktadır. Ya da bir konuda uzlaşmaya varamadığımız kişi
bir anda “laf anlamaz, kalın kafalı, söz anlamaz” olabilmektedir. Toplumumuzda
pek konuşmayan yalnız kalmayı tercih eden kişiler; kimilerine göre “çok derin
insan, akıllı ondan susuyor” diye nitelenirken yine aynı kişi kimilerine göre
“boş bir insan ya da aptal olduğu için konuşmuyor” diye nitelenmektedir. Yine
günlük hayatta sevdiğimiz kişileri “akıllı, çok zeki” olarak nitelerken,
sevmediğimiz, anlaşmadığımız kişileri “salak, akılsız” olarak niteleyebiliyoruz.
Kısacası, günlük ve toplumsal yaşamda “zeka” kavramı daha çok kişiye
karşı duygusal tutumlarımıza göre şekillenmektedir.
IQ Kavramı ve Evrimi
IQ kavramı “Intelligent Quatient”in baş harflerinden oluşmuş kısaltmadır.
Türkçeye “Zeka Bölümü(ZB), Zeka Katsayısı, Zeka Düzeyi” olarak çevrilmiştir.
Zekayı ölçme fikri ilk olarak, her şeyi ölçen ve sınıflandıran adam olarak
tanınan Sir Francis Galton tarafından 19. yüz yılın sonlarında atılmıştır.
Galton, Platonun öne sürdüğü, toplumun iyileştirilmesi için kalıtımsal
yetiştirme yöntemine inanıyor ve doğal yeteneği bir diğer tabirle zekayı
ölçeklendirme yollarını arıyordu. Dahiliğin kalıtsa olduğunu kanıtlama isteği ve
zeka ile fiziksel özelliklerin arasında ilişki olduğuna inancı çeşitli deneyler
ve çalışmalar yapmasına sebep olmuştur. 1869’da yayınladığı “Kalıtsal Deha”(
Herediraty Genius) adlı yapıtındaki temel savı; “zihinsel ve fiziksel
özelliklerin aynı ölçüde kalıtsal olduğuydu.” Fakat bu savla zihinsel yetenek ya
da zekadaki değişkenleri, biyolojik değişkenlere indirgiyordu.
Binet ve
Henry Simon (Binet- Simon Ölçeği)
Binet meslektaşı Henry Simon’la
beraber öğrenme güçlüğü çeken çocukların tespiti amacıyla ilk “yazılı zeka
ölçeği”ni 1905’de yaptı. Bu ölçek otuz ayrı testten oluşuyor, üç ile on bir
yaşındaki çocuklar için zorluk dercesine göre düzenlenmişti. Bu testler,
resimleri adlandırma, kelimeleri tanımlama, söylenen sayıyı tekrar etme,
hafızadan resim çizme sorularını içeriyordu. Testlerin temeli, daha büyük
yaştaki çocuklar daha küçük çocukların yapamadığı zihinsel işlevleri yapabilir
önermesine dayanıyordu. Böylece her yaş grubuna denk düşen daha parlak ya da
daha aza yetenekli çocukları ayırabiliyordu. Testin alandaki kullanımı,
bilimsellikten ziyade uygulamaya yönelikti ve güçlü bir zeka kuramına
dayanmıyordu
IQ Kavramının Kullanılması; William Stern
1912
yılında Alman psikolog William Stern zihinsel yaş ile kronolojik yaş arasındaki
oranı kullanarak, şimdiki Intelligent Quatient (Zeka Bölümü) ya da IQ’yu ileri
sürmüştür.
Bu oran;
Zihinsel Yaş
IQ =---------------------------X
100 ‘dür
Kronolojik Yaş
Standford - Binet Testi
1916 yılında
Lewis Terman öncülüğünde Standford Üniversitesinde bir grup bilim adamı
Simon-Binet ölçeğini biraz daha geliştirmişlerdir. Bellek, mekansal ilişki ve
pratik muhakeme gücÜnü ölçmeye yönelik bu test problemin nedeninden çok yaş
normları ve yaş grubuna uygunluğu açıklamıştır.
IQ testleri birkaç yıl
içinde diğer dillere çevrilmiş ve dünyada başka ülkelere de yayılmıştır.
Sosyal Politika Silahı Olarak IQ Testleri
Ve artık yeni bir çağ
başlamıştır. Zeka ölçülmüş ve güçlü, egemen devletlerin elinde bir sosyal
politika silahı halini almıştır. Zeka , kalıtım sayesinde aktarılan, toplumsal
sınıf ve ırksal kökene dayanan doğuştan gelen ve değişmeyen bir şey olarak
düşünülüyordu.
Standford-Binet testlerini ABD’ye getiren Lewis Terman’a
göre düşük zeka; “güney batılı İspanyol-Yerli ve Meksikalı aileler ile zenciler
arasında çok yaygın ve ortak bir şeydir… Düşük zekanın ırksal olduğu ya da en
azından geldikleri aile soyunda doğuştan olduğu görülmektedir… Bu grubun
çocukları özel sınıflara ayrılmalıdır” diyebilmiştir.
Bu testleri
İngiltere’ye uyarlayan Burt; erkeklerin kadınlardan, Hrıstiyanların
Yahudilerden, İngilizlerin İrlandalılardan, üst sınıfların alt sınıflardan daha
zeki olduklarına dair alinde çok güçlü kanıtlar olduğunu iddia ediyordu.
Yine Hitler Almanya’sında, Almanların diğer ırklardan üstün ve daha zeki
oldukları iddia ediliyordu.
Yakın geçmişe bakacak olursak 60-70’li
yıllarda Türkiye’den Almanya’ya göç eden işçilerin çocukları IQ testlerine tabi
tutulmuş, testi anlamadıkları, kültürlerine uymadığı için düşük zekalı olara
nitelenmiş ve özel eğitim kurumlarında eğitim görmüşlerdi
Bu görüşlere göre,
birileri kömür ve su taşımak için; birileri de toplumu yönetmek için doğmuştur.
Bu testler, sonuçları tayin eden kültürel ve toplumsal şablonların ezici
ağırlığı altındadır. Testler tedavi için değil tecrit için kullanılıyordu.
Zeka Testleri Neyi Ölçüyor ?
İnsan zekası, sadece genler, beyin
ya da sosyal çevrede şekillenmemekte, hepsinin bütünsel etkileşiminde ortaya
çıkmaktadır. Her şeyden önce “zeka”nın ne olduğu üzerine bir uzlaşıya
varılmadan, insanları “dahi, zeki, az zeki, donuk zekalı, moron vb…” olarak
kategorize etmek, sosyal çevreyi ve kültürel faktörleri, testin yapıldığı andaki
duygusal durumu ve ortamı, sosyo-ekonomik düzeyi, bireysel farklılıkları hesaba
katmadan yapılan IQ testleri, zeka düzeyi belirleme testleri neyi ölçebilir ?
IQ kavramının çıkışından bugüne kadar “insan zekası” gibi esnek, geniş,
değişebilen karmaşık bir olguyu “ölçmek, sınıflandırmak ve puana indirgemek” ne
kadar mümkün ?
Sonuç Yerine
1985 yılında uluslar arası düzeyde
tanınmış psikolog Jacques Goodnow bir makalesinde testler hakkında açıklığa ve
netliğe varana kadar, IQ testlerinin uygulanmasının ertelenmesi gerektiğini
ileri sürmüştür. Goodnow’un yıllar önce yaptığı çağrıyı bir kez daha düşünmenin
ve IQ testleri üzerine daha derinlemesine çalışmalar yapmanın tam zamanıdır.
Yararlanılan Kaynaklar :
1) Alan Woods ve Ted Grant,Aklın
İsyanı,Tarih Bilinci Yayınları.2004. İstanbul
2) Ken Richardson,The Origins
of Human Potential, Routlledge Press,1998,NewYork
3) Ken Richardson,The
Making of Intelligence,Columbia University Press,2000,NewYork
4) Ana
Britannica,Cilt 4- 9, Ana Yayıncılık, 1987, İstanbul
5) S. Budak,Psikoloji
Sözlüğü, Bilim Sanat Yayınları, 2001,Ankara
6) O. A Gürün,Psikoloji Sözlüğü,
2001, İstanbul
* 10. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresinde sunulan
aynı isimli “Sözel Bildiri”nin tam metnidir.
İbrahim YILDIZ
Psikolog
Özhan ÖZGÜN Sosyal Hizmet Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder